Zamanki translate English
12,178 parallel translation
Her zamanki gibi.
Just the usual.
Her zamanki gibi bir şey bulacağız.
We'll find something. We always do.
Her zamanki gibi daha iyisini denerim.
I try. Always will.
Fakat sopayı sallaman her zamanki gibi kuvvetli.
But your swing, strong as ever!
- Her zamanki bahisler mi?
- Usual stakes?
Her zamanki gibi kimsenin balık ayağı dinlediği yok
As usual, nobody's listening to Fishlegs. [snorts]
Görünüşe göre sadece sen ve ben varım Rüzgarkamçı her zamanki gibi.
Looks like it's just you and me, Windshear... as usual.
Ama egonun her zamanki gibi tavan yaptığını görmek çok hoş.
But it's nice to see your ego's as strong as ever.
Her zamanki şüphelilerden hangisi bu sabahki ejderhayla gemi batırma olayından sorumlu?
They are scareships. Scareships?
Burası her zamanki evin değil, değil mi?
It's not your average house, is it?
Ufak Rick, her zamanki gibi harika bir danstı.
Tiny Rick, hey, great dancing as usual.
Her zamanki görevli nerede?
Where's the usual guy?
Her zamanki gibi çok güzel görünüyorsun.
You look as beautiful as ever.
- Her zamanki gibi!
- Typical!
Her zamanki gibi hayal görüyorsun.
You're as delusional as ever.
Her zamanki işler.
Ah, business as usual.
Hayaletler her zamanki cadılar bayramı kostümlerini giyiyorlarsa hangisi Andy nereden anlayacağız?
Hey, wait, if the Ghosts are wearing their usual Halloween costume, then how are we supposed to tell which one's Andy?
Yani, şüphelerim var tabi ama sadece haklı mıyım görmek istiyorum, her zamanki gibi.
I mean, I have my suspicions, of course. But I just want to see if I'm right, as usual.
O zamanki rahipler savaşçıydılar.
The clergy were warriors.
Her zamanki gibi benimle oynuyor.
He's toying with me, as usual.
Her zamanki gibi, bir krize neden oldun ve bunu kendi çıkarına dönüştürdün.
As usual, you found a way to exploit a crisis and turn it into your own advantage.
Ve vakayı çözdüğümüzde her zamanki gibi tüm kötüleri içeri atacağız.
And when we get a break in the case, we're gonna put away all of the bad guys just like we always do.
Her zamanki gece güvenlik nöbetime giderken küçük kızım bana gelip, gitmememi rica etti.
When I went to do my regular night security watch, my little daughter came to me, and asked me not to go.
Sırtıma her zamanki sertlikte vurdu.
He hits me on the back just as hard.
O zamanki mekanın adı Burger Corral'dı ve 4 kurban vardı.
At that time it was at a place called the burger corral And there were 4 victims.
Eyalet voleybol şampiyonluğumu mahvettiğin zamanki gibi.
Like that time you ruined my volleyball state championship.
Hukuk fakültesinden tanışıyoruz, evet. O zamanki diğer 1500 kişi ile olduğu gibi.
We were acquaintances in law school, yes, as I was with the 1,500 other Harvard Law students at the time.
Aynı senin korktuğun zamanki gibi her şey titreşiyor.
It's also like that when you're scared, everything vibrates.
Her zamanki gibi haklısın.
You're right. You're always right.
- Her zamanki gibiler.
- Oh, the usual. You know.
Bugün bile o zamanki duyguyu açıklamaya kalksam, şu anda bunu açıklamaya çalışsam herhalde Jaws'ta dev bir dalganın içine atlamak gibiydi, derim.
You know, still to this day, if I could explain the feeling, it would be like what it feels like for me now, dropping into a huge wave at Jaws.
Ekipten ayrıldığım zamanki adam değil.
I was pulled out of a place that he wasn't.
Her zamanki gibi daha çok analiz için bilgi hazinem hizmetinde. Teşekkür ederim.
As always, my collected knowledge is at your disposal for further analysis.
Her zamanki gibi onun yanına uçamazsın.
You can't just fly up to him like you usually do.
Her zamanki izinler ve denetimlerden sonra, o arsaya inşa etmekte özgürsünüz.
You are free to build on that lot, pending the usual approvals and inspections.
- Hayır, bunlar her zamanki kıyafetlerim.
No, these are my usual clothes.
Her zamanki aptallardan değil.
Not the usual creepers.
Cayman sadece her zamanki çekilmez çetesiyle takılacak.
It's just Cayman hanging out with his usual insufferable crew.
Biraz daha fazla. Her zamanki gibi.
A little bit more, as always.
Her zamanki gibi sakinleşip geri döneceğini sanmıştım.
Um, I thought that she would just cool off and come back like she always did.
Dostum her zamanki gibi klas ve düşüncelisin.
Buddy, classy and thoughtful as always.
- Senin her zamanki teorin bu tabii.
We know that's your default theory.
Sizden her zamanki işinizden başka bir şey yapmanızı istemiyoruz.
Your job today is the same as it always is.
O zamanki yapbozu hatırlıyor musun?
Do you remember the puzzle from back then?
Sanki bir şeyle meşgulmüş gibi parmaklarını klavyenin üstünde dolaştırıyordu ama her zamanki bir şey yapmıyordu tabii. O yüzden olayın özünü anladı sanıyorum.
Well, he did that thing where he acts like he's busy, his finger sort of wobbles over the shift key and he's not really doing anything, so I think he got the gist.
Her zamanki takımını toplayıp soruşturmaya katılacak.
Says he'll put his usual DC team together, joint investigation.
- Aman, her zamanki şeyler işte!
- Oh, it's the usual!
Her zamanki adamı kullan.
Use the usual guy.
Her zamanki gibi haklısın.
- Mm-hmm.
Her zamanki klas hareketler.
Ever a class act.
Her zamanki gibi zevkti.
It was a pleasure as usual.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71