English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Z ] / Zamanlaman

Zamanlaman translate English

780 parallel translation
Zamanlamanız harika.
Party? I'm more like a riot.
Zamanlaman çok iyi anne.
Well, very nice timing, Mommy.
Zamanlaman giderek kötüleşiyor tatlım.
Your sense of timing, dear, gets worse and worse.
Ve zamanlaman iyiydi.
And your timing's good.
Geçen gece beni yağmurda arabaya aldığında da zamanlaman iyiydi.
It was good last night when you picked me up in the rain.
Zamanlaman berbat ama içgüdülerin muhteşem.
Your timing is rotten but your instincts are just great.
Zamanlamanın ötesinde olmasını sağlayın.
Make it ahead of schedule.
Seyircileri güldürdün, zamanlaman da bütün mimiklerin de mükemmeldi.
You got all your laughs, your timing, every gesture, perfect.
- Evet. Zamanlaman ve tonlaman tam istediğim gibiydi.
Your timing, your inflections were just what I wanted.
Kötü olan sen değilsin, zamanlaman.
Not awful, my dear, just rather a bad bit of timing.
- Zamanlaman çok iyi.
- Well, you picked a fine time.
Zamanlamanız harika!
Your timing is perfect.
Zamanlaman her zaman olduğu gibi yüzde yüz.
Your timing is always 100 percent.
- Zamanlamanız harikaydı Bayan Elgin.
- Your timing was perfect, Mrs Elgin.
Zamanlaman mükemmel.
Your timing's perfect.
- Evet, iyi. Zamanlaman benim işime yaradı.
Your timing works out well for me.
O gece zamanlaman çok kötüydü, kollarımın 3 metre olması lazımdı.
That night your timing was so bad I needed arms ten feet long.
Zamanlaman yanlış.
Your timing's way off.
Zamanlamanız mükemmel olmalı.
Your timing's gotta be perfect.
Dostum Paul, zamanlaman çok başarılı.
My dear Paul, how very considerate of you to be on time.
Doğru bir şey yaptın, ama zamanlaman yanlış.
You did the right thing, but you picked the wrong moment.
Hélene'in ilk mektubunu aldığında zamanlamanın iyi olduğunu söyledi.
When he got HeΙene's first Ιetter, he said it was good timing.
Hiç olmazsa Jewel Mayhew'ün ölümündeki zamanlamanın ve bütün bunların alaycı bir rastlantı sonucu olduğunu çıkartırız.
It would at least give us the timing of Jewel Mayhew's death, and all this, a sort of bizarre irony.
Zamanlaman bir harika Christian.
You sure got a great sense of timing, Christian.
Zamanlamanızı ona göre yapın.
Calculate your timetable accordingly.
Harika bir zamanlaman var.
You've got a great sense of timing.
Zamanlaman kötü, Jim.
Your timing is lousy, Jim.
Çok iyi bir zamanlaman var.
You're always right on time.
- Zamanlamanız mükemmel, tebrikler.
- I congratulate you on your timing.
Marifetlerini bilemiyorum ama, zamanlaman kesinlikle çok kötü.
I don't know what you've got, but you sure got bad timing.
Mükemmel bir zamanlaman var.
You have a perfect sense of timing.
Zamanlaman çok iyi.
I love problems.
Zamanlaman harika!
Great timing!
Zamanlamanız da gayet iyi.
And well-timed.
Zamanlaman için birşey söylem gerek.
I must say one thing for your timing.
Zamanlamanız muhteşem.
Your timing is exquisite.
Zamanlamanın doğru olduğundan emin değilim.
I don't know if the timing is right.
Zamanlamanız mükemmel.
Your timing's immaculate.
Zamanlamanız mükemmel.
You keep an excellent table.
- Zamanlaman kötü.
- You had bad time.
Seni kim yolladı bilmiyorum ama zamanlaman çok yanlış.
I don't know who's sending you but you come at the wrong time.
Zamanlamanın doğru olduğunu düşünüyor.
He thinks the time's right.
Solaklık zamanlamanı mahveder, anladın mı?
A southpaw throws your timing off.
Biz zamanlamanın gerisinde neredeyse bir dakika vardır.
We're almost a minute behind schedule.
Bence zamanlaman kötü, Adelaide.
I think your timing's lousy, Adelaide.
- Zamanlaman mükemmel.
You're perfect.
Zamanlaman harika.
You've got great timing.
Zamanlaman gerçekten... Özür dilerim, geç geldim.
You really pick your times to....
Zamanlamanı pek uygun bulmadım.
I find your timing less than appropriate.
Zamanlaman çok kötü.
You have lousy timing.
Zamanlaman biraz kötü.
Timing's a little off.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]