English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ç ] / Çalışma

Çalışma translate English

14,758 parallel translation
Süper baba olmaya çalışma.
Stop trying to be the cool dad ;
Ben çalışma odasındayım.
I'm in the den.
İlhamın yüzde 80'i benim için çalışma gerektirir.
Anyway, what's inspiration? 80 % hard work.
Hayli zor çalışma olmalı.
Sounds like a job.
Onun için bir tür şehitlik uydurmaya çalışma.
Don't try and fabricate some kind of martyrdom for her.
Merhaba... siz burda polisin çalışma şeklini bilmiyorsunuz.
Hello... You aren't familiar with the way the police functions here...
Çalışma vizem olmadığını bildiğin hâlde gelmemi isteyen sendin.
Which you asked me to come to, knowing that I did not have a work visa.
Pekâlâ, çalışma vizen olduğunu varsayalım. Yediğin, içtiğin gezip tozduğun güzel hayatından vazgeçer miydin?
Okay, what if you had one, would you really give up your beautiful life of eating and sleeping and going out all the time?
Beni bahanelerle atlatmaya çalışma.
Don't saddle me with excuses.
Ve bu sadece bir çalışma.
And that's just one study.
Bak, birlikte muhteşem bir çalışma yaptık. Ve geri döndüğünü görmekten nefret ediyorum çünkü...
Look, we've done amazing work together, and I would hate to see you fall back just because...
Çok fazla çalışma.
Don't work too hard.
İşin aslı Albay Mustard çalışma odasında şamdanla düzüşmüşse de umurumda değil.
The point is I don't care if Colonel Mustard did it in the study with a candlestick,
Kafanın çalışma şeklini sevdim hayatım.
I like where your head's at, sweetheart.
Tamam, buraya gelip nostalji yaratmaya çalışma.
Okay. Don't come back here trying to make things the way they were.
Tuhaf çalışma yöntemleri var.
They work in strange and mysterious ways.
Kocanın yeni çalışma etiğini duydun mu?
Hear about your husband's new-found work ethic?
İğrenç küçük beyninin çalışma biçimine bayılıyorum.
I love the way your foul little mind works.
Çalışma tarzınız bu mu?
That's your M.O.?
Çalışma olduğunu, eski yola saptığımızı söyle.
Tell them where there's construction... - We went on the old road.
Çalışma ortamlarındaki düşük oksijen seviyesinde kaynaklanıyormuş.
It's due to the low-oxygen working environments.
Hayatımın geri kalan günlerini Mars'a ait bir çalışma kampında geçirmeyeceğim.
And I am not spending the rest of my days in a Martian gulag.
Ve bu tıbbi bir çalışma değil.
And this is not the work of a medical professional.
Murtagh lütfen bu akşam fazla insanı aşağılamaya çalışma.
Murtagh, please try not to insult too many people tonight.
Sırası değil ama genel olarak çalışma şeklimden memnun musunuz acaba?
I wanted to ask if you're pleased with my work in general?
Çalışma isteklerini kaybetmişler gibi sanki.
They've somehow lost their morale.
Her zamankinden daha yakın bir şekilde çalışma imkânına kavuşacağız.
And that we will work closer together than we did so far.
Bana sorarsanız, bu kanunsuzun çalışma tarzı huzur dolu mezramız bu korkunç suçlulardan arınana kadar tırmanmaya devam edecek.
If you ask me, the modus operandi of this vigilante will escalate until our peaceful Hamlet is washed of these vicious criminals.
O... ateşli çalışma arkadaşım.
She is... my hot study partner.
It çalışma ile ilgisi sıfır sahiptir ve ı var. Sıfır arzu arkadaşlarınızla takılmak için.
It has zero to do with work and I have zero desire to hang out with your friends.
Çalışma saatlerimiz pazartesiden cumaya, sabah dokuz, akşam altı.
Our office hours are Monday through Friday, 9 : 00 AM to 6 : 00 PM.
Serbest çalışma işlerinden nefret ediyorum.
I hate these fucking freelance jobs.
Bu kadar sorumlu olmaya çalışma.
Don't try to sound so responsible.
Hindistanın çalışma hızı 5 atıştan sonra biraz yavaşladı.
- India's run-rate has come down a little bit in the last 5 overs.
Beni kandırmaya çalışma.
Stop trying to con me out of mine.
Çocuklarımızı çalışma kampına göndermeyeceğim.
I'm not sending our kids to a labor camp.
Çalışma programın nedir?
What is your itinerary?
- Çok sıkı çalışma.
Well, don't work too hard.
Kama kuyruklu kartal yuvaları gibi bir şey üstünde çalışma yapıyordu.
He studies wedge-tailed eagles'nests or something.
Metreslerle, uzun çalışma saatleriyle ve uyuşturucu sorunlarıyla uğraşacağımı biliyordum.
I knew I'd be dealing with the mistresses and the long hours and the drugs.
Kendi dönüşümümün üzerinde çalışma fırsatı yani.
The chance to study my own transformation.
Daha fazla parayla çalışma imkanım olsaydı, şirketi iki kat hızlı büyütebilirdim.
If I had more money to work with, I could be growing this thing at twice the pace.
Bir yıllık çalışma.
One year of work.
- Rakipleriyle çalışma gerekliliğini anladığı için babamıza duyduğun saygıdan bahsetmiştin bana.
- You once spoke of your respect for our father because he understood the necessity of working with one's rivals.
Fazladan çalışma mı?
- Extra work?
Sizce bu feribot şirketinde çalışma istediğini sağlar mı?
You think that makes him want to work for the ferry company?
- Beni takip etmeye çalışma.
- Don't try and follow me.
İnanılmaz çalışma, Megan.
Amazing work, Megan.
Bana hayatını borçluydu, bu yüzden çalışma şekillerini değiştirdiğini söylediğinde ona inandım.
He owed me his life, which is why I trusted him when he said he had changed his ways.
Bu deliyi yenmeye çalışma, Lucius!
Don't try and outsmart this lunatic, Lucius!
Çok yoğun bir çalışma yapacağız.
We have a solid timeline to work with.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]