Çalışırım translate English
10,226 parallel translation
Çok korkutucu olmamaya çalışırım.
I'll try not to be so terrifying.
Ben Ambulans'ta çalışırım. İyi, peki.
And brings the whole house down with his eeyore routine.
- Bilirsiniz, daha çok çalışırım.
- You know, I can work harder.
Tabii, ayarlamaya çalışırım.
Of course. I'll see what I can do.
Ben yatırımcılar için çalışırım.
I work for investors.
- Fakat o sektörde çalışırım.
- But in that world.
Gelmeye çalışırım.
I'll try. Okay?
Ben bodrum katta kalır ve kalan hasarı kontol altına almaya çalışırım.
I'll stay down in the basement and try to contain any remaining damage.
- Siz çalışıyorsanız ben de çalışırım.
Look, you guys are working, and so am I.
Sıkı çalışırım. "
I work so hard. "
Okulun yakınlarında yarı zamanlı çalışırım.
I'll work part-time near the university
Silahı Hong Kong'da tutarsanız nasıl çalışırım sizinle?
If you keep the weapon in Hong Kong, how can I work with you on that?
Hiçbir şeyden haberim olmazken nasıl olur da sizinle çalışırım?
How can I work with you when I don't know anything?
Siz işinizi bitirene kadar ben mutfakta biraz burpee çalışırım.
I'll just do some burpees over in the kitchen till you guys are done.
Mesajlarımda daha kibar olmaya çalışırım artık.
Guess I'll try to be nicer in my texts.
Bunca yıldır bunun için çalışmadım ben.
It's not what I've been working for all these years.
Yazarlarımızın çoğu kendi evlerinde çalışır.
Mostly, our contributors work from home.
Shannon'un, ya da adı her neyse, güvenli bölgeye girip sıkıştırma algoritmama ulaşmaya çalışmasının iyi bir gerekçesi vardır.
I'm sure there's a good reason why Shannon, here, or whatever your name really is, broke into a secure area and tried to access my compression algorithm.
Uzun zamandır mı gönüllü olarak çalışıyorsun?
I was going to do it for two weeks... five years ago. Have you been volunteering long?
Nazik olmaya çalışır mısın?
Could you just... try and be nice?
Umarım çalışır!
( Hopefully work )
Ayrıca tek başımıza çalışırız.
And we work alone.
Hırsızlıkla suçlandığımı, kaçırıldığımı, hayatımın işinin benden çalındığını Çinli bir casusun evime girip beni öldürmeye çalıştığını da unutmayalım.
I mean, let's not forget being accused of robbery, being abducted, having my life's work stolen, and, oh, yeah, then there's that Chinese spy who broke into my house and tried to off me.
Hayır, dinleyin. Ona yardım etmeye çalışıyordum, ben o...
No, listen, I was trying to help her, she tied...
Peter Mills Manga'da çalışmaya hazır mısın bakalım?
Hey, chief. Peter mills, Are you ready to work squad?
Simons-Wachtel'deki çalışıyoruz. - New York'taki bir yatırım bankası.
We work for Simons-Wachtel, an investment bank in New York City.
Joe Abrams'ın eskiden Riyad'da Orta Doğu yatırım masasında çalıştığının farkında mısın?
Are you aware that Joe Abrams formerly worked at the Middle East investment desk in Riyadh?
Hayır efendim, yardımcı olmaya çalışıyorum.
No, sir. I'm just being helpful.
Yardım Eden Eller isminde bir hayır organizasyonu için çalışıyor.
She works for a charitable organization called Helping Hands.
- İşinize karışmıyoruz. Sadece aylardır hatta yıllardır çalıştığımız bir davadaki yetki hakkımızı kullanıyoruz.
Just maintaining jurisdiction on a case that's been ours for months, years.
Fazla çalışır mı? Evet.
Overworked, yeah.
Aile geçmişimin izini sürmeye çalışıyorum. Sanırım siz de bir parçası olabilirsiniz.
I'm trying to trace my family history and I think... you might be part of it.
Fakat bu düşündüğüm şeyler hakkında bağlantı kurmaya çalışıyorum tüm bu acı ve kaygı nesiller boyu aktarılacak, ve sadece soykırım da değil ve Yahudi soykırımı ya da Yahudi ayakkabıları da değil bu daha fazla şey gibi mecazi soykırım gibi.
But it actually kind of relates to what I've been thinking about, you know, this whole pain and anxiety that's just been passed down through the generations, and not just the Holocaust, or the pogroms or the Jew shoes, it's just sort of more like, uh... like metaphorical Holocaust.
Çoğumuz hayatımız boyunca bunu saklamaya çalışırız.
Most of us spend our lives trying to hide it.
Bak, o kadın her kimdiyse onun katilini bulursak Vanessa'nınkini de bulacağız. - Sanırım ikisi de burada çalışıyordu.
Look, whoever that woman was, if we find her killer, we will find Vanessa's too, and I think they both worked here.
İki yıl sokaklarda çalışınca sanırım biraz değişmiştir.
I suspect she'd changed a bit... Two years on the streets.
Dünyaya barış dolu ve sıcakkanlı bir millet olduğumuzu ticaret yapmaya istekli olduğumuzu turistlere hazır olduğumuzu ikna etmeye çalışıyorum.
I'm trying to convince the world, that we are... that we are a peaceful and friendly nation... anxious to do business... eager to welcome visitors.
Güzel. Kantinde çalışan herkesi tanıyorum. Mısır suyunu beleşe içmeme izin veriyorlar.
I know everyone back there, so they let me drink their corn water.
Evet, ama ben daha çok bir bira fabrikasında çalışmak için çok yakışıklı olduğum ya da çok güzel bebek hapşırışı yapışıma falan yoğunlaşırlar sanmıştım.
Yeah, but I thought they'd stick to material about how I'm too handsome to work at a brewery, or-or how I have tiny little baby sneezes.
Beyin bir ofis gibi çalışır. Yüzü analiz eden iki kısım vardır.
The brain is like an office, where two key desks handle most of the face-analyzing workload, the fusiform face area...
Bu bizim sorumluluğumuz ve ayrıcalığımızdır.
It's our responsibility, and it's our privilege.
Sanırım bana bir şey söylemeye çalışıyorlar.
I think they're trying to tell me something.
Neredeyse bir yıldır tepeden ayrılmadım galiba başkasının maceralarından nasiplenmeye çalışıyorum.
I haven't been off the Hill in almost a year. I suppose I'm just trying to live vicariously through someone else's adventures.
- Doktor değilim ama kafam çalışır.
I'm not a doctor, but I do all right.
Chad, söyle bakalım, "S.N.T" de ne kadar zamandır rehber olarak çalışıyorsun?
So, Chad, tell us, how long have you been a page with "S.N.T."?
Yedek sunucu çalışır durumda mı?
The backup server up and running?
Gelecek aylarda da mirasın bir orta yolunu bulmaya çalışırız. Tamam mı?
Over the next few months we'll make arrangement for the balance of the estate.
Ama Mısırın yerini tutmaya çalışan hazır mısır mı?
But pretend corn trying to be corn? Pass.
Sık sık geç saatlere kadar çalışır mıydı?
Does he often work late?
Ben sadece çalışır, dışarıda oynar, biraz pilav yer, sonra da yatardım.
I simply studied, played outside, ate some rice, and went to bed.
Hayır, biliyorum. Şuradaki tuhaf tipten kurtulmaya çalışıyorum.
No, I know, I'm trying to get rid of this weirdo over there.
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalıştı 29
çalışmıyor 158
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalıştı 29
çalışmıyor 158
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyor musunuz 18
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyor musunuz 18