English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ç ] / Çok da kötü değil

Çok da kötü değil translate English

326 parallel translation
- Çok da kötü değilmiş, değil mi?
There, now that wasn't so bad.
Fakat çok da kötü değil.
But that's not too tough.
Hayatım çok da kötü değil, ama ben hayatımın geri kalanını sevimli ve güzel... küçük şişman öğrencilere nasıl kayak yapılacağını öğretmeye, harcayarak geçirmek istemiyorum....
My life is not so terrible, but I don't wish to spend the rest of it teaching fat little children how to ski, and being charming and picturesque.
Aynı safta savaşmamız çok da kötü değil ha?
Too bad we're fighting on the same side, huh?
- Bu, çok da kötü değil.
- That's not so bad.
Bir düşün. Sığırların durumu bizimkinden çok da kötü değil.
Well, what I mean is, if you think about it, cattle ain't got it much worse than us.
Çok da kötü değil.
Well, that's not bad.
Bu iş para getirmezse, çok da kötü değil.
If the deal doesn't make any money, that's not too bad.
Ama durum çok da kötü değil Seibert.
Well, that's not catastrophic, Seibert.
Aslında, durum çok da kötü değil.
Actually, it's gonna be all right.
Çavuş çok da kötü değil.
Sarge ain't so bad.
Çok da kötü değil.
That ain't so bad.
Biliyor musun, çok da kötü değil. Kendimi daha iyi hissediyorum.
Now, uh, a little powder under your tush.
Çok da kötü değil, Sam.
Oh, it's not so bad, Sam.
Sizin için çok da kötü değil. Düşün!
It's pretty good for you both, too, isn't it?
Çok da kötü değil!
It's not that bad! Hey, listen!
Çok da kötü değil.
It's not that bad.
Ve üstüne değiştirmesini izledik. Yine de, burada çalışmak çok da kötü değil.
And we watched her changing.
Tüm olan biteni düşününce, çok da kötü değil.
Well, not too bad, all things considered.
Çok da kötü değil.
This isn't too bad.
Kedileri dışarı çıkarırsak çok da kötü değil.
Once we get the cats out, it won't be too bad.
- Çok da kötü değil, değil mi?
That's not too bad, right, Timmy?
Çok da kötü değil Homer.
It's not so bad, Homer.
Hey, bu aslında çok da kötü değil.
Hey, this isn't so bad.
Burada olmak çok da kötü değil.
It's not bad in here.
Aslında çok da kötü değil.
It's not too bad.
Çok da kötü değil, Ted.
It's not that bad, Ted.
Dougal, bu mu "çok da kötü değil"?
Dougal, how is this "not that bad"?
Durum kötü ama çok da kötü değil.
Now, it's bad, but it's not too bad.
Çok kötü olsa da, sadece şu an önemli değil.
It isn't only now, although that's bad enough.
Hem senin durumun da çok kötü değil.
Besides, you haven't done so badly for yourself.
Oh, evet, Jack Brewer. Neyse, bana doğru geldi ve gergin bir sesle ama böyle, sesi titriyor gerginlikten. Yanıma yaklaştı ve alçak sesle, ama tam da öyle değil çok kötü bir huyu vardır, öyle bir fısıldar ki herkes duyar.
He, uh, walks across the floor to me and with an intense voice - a voice absolutely shaking with intensity - he sidles up to me and he whispers... he's got the most miserable habit of whispering -
Mulligan, sadece kulağın değil parmakların da çok kötü.
Mulligan, not only do you have a tin ear, you have lead fingers.
- Ama çok da kötü olmamış, değil mi?
- do not believe that there has been only to welcome an old professor.
Belki çok fazlalar, ama bu da kötü bir şey değil.
They are too much, but, it's not bad at all.
Birkaç yıl önce bu çok zordu, ama artık o kadar da kötü değil.
It was very heavy a few years ago, but it's not so bad since.
Uyandırmak bazen çok da kötü bir şey olmuyor, değil mi?
THAT WOULDN'T BE SUCH A BAD THING TO WAKE UP TO SOMETIMES, WOULD IT?
Bu da çok kötü değil, aslında.
That's not too bad, either.
Bu çok da kötü bir durum değil.
That's not such a terrible thing.
Gidilecek çok da kötü bir yer değil.
Not such a bad place to go.
Mulle, çok da kötü bir fikir değil.
Mulle isn't such a bad idea.
Çok kötü durumda, değil mi? - Ama çok büyük ve pahalı da değil.
It's in terrible condition, but it's dirt-cheap at least.
Çok da kötü bir şey değil.
That's not always a bad thing.
Daha çok ya da daha az kötü değil.
No more nor less irritating.
O kadar da kötü değil. Çok iyi biriyimdir.
I'm a pretty nice guy.
Çok da kötü değil.
Not bad.
Çok da kötü bir şey değil.
That's not the worst thing.
Bu adi bir reklamdan başka bir şey değil. Tarzı da çok kötü.
This is shameless self-promotion, very bad taste!
Sanırım biraz ayrılık çok da kötü bir fikir değil.
Well, I guess a little time apart isn't such a bad idea.
Diğer gazeteler kadar kötü değil, ama çok iyi olduğu da söylenemez.
It's not a bad paper as papers go, but that's not saying much.
Çok da kötü değil.
It's not too bad.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]