English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ç ] / Çok sık değil

Çok sık değil translate English

1,499 parallel translation
Ama bir süre ya da çok sık değil.
But not for a while and not often.
Çok sık değil.
Not very often. Mmm-hmm.
- Çok sık değil.
- Not very often.
- Çok sık değil, turnede de, o yüzden....... zannederim e-postalarımı da yardımcısı yanıtlıyor.
- Not a lot, you know. He's on tour, so... Actually, I think his assistant has been answering my e-mails.
Çok sık değil.
Not often.
çok güzel bebek diyor ki, "bu sıkı, ama fazla değil, ve ıslak popomu pudralama şekline hastayım"
Very nice. Baby says, "It's tight, but not too tight, and I wuv the way you powdered my wittle bottom."
- Bu çok açık değil.
- That's not very specific.
Çok yazık! Ne kadar hoş biri, değil mi?
It's a pity she is quite pretty.
Bence onun yola çıkış noktası oturduğumuz yere çok uzak değil.
I'm gonna guess that its jumping-off point was a little bit closer to where we're sitting.
Dylan, bu cesur bir tavşan için çok kısa bir sıçrayış değil mi?
Dylan... surely it's only a short hop for such a brave bunny.
Uh, söylemeliyim ki, çok büyük bir karışıklık oldu çünkü, aslında, o bizimle birlikte değil.
Uh, I just want to say, there's been some sort of terrible mix up'cause, actually, he's not with us.
Çok yazık değil mi? Sizinki gibi güzel bir kız.
That's a shame isn't it, a girl as beautiful as your daughter.
Hep iş konuşmaları çok sıkıcı değil mi Anna?
All they do is talk shop! Aren't you bored, Anna?
Ama bu kız için çok geç değil.
But for her it's not too late.
Eğlenesin diye değil, sıkıntılarımızı hafifletmek için gönderilmiştin. Burada çok ıstırap çektik.
You were sent to relieve our situation, not to pleasure yourself.
Çok sıkı kadın değil mi?
She's cool, right?
Çok kısa olmadı değil mi?
It's not too short?
Değil mi? " kışın... çok soğuk.
Right? " The winter...
Martha's Vineyard'da balıkçılık çok önemli değil midir?
Isn't fishing, like, a big deal on Martha's Vineyard?
Çok sıkı ama, değil mi?
It's pretty cool, though, huh?
Yani başladıkları rakamla ilgili bilgi hiç bir zaman bilinemiyordu, yani bir kaç bin dolarlık kazanç çok da takip edilesi değil sonuçta.
I tried to tell Cris that, but this married guy, he screwed her up real good. Billy's the reason we got busted, though.
Hiç iyi değil. Oh, çok sıkıcı..
Problem is no one has ever made you an offer.
Hayır değil, çok sıkıcı.
Oh no, it ain't. It's terribly boring.
Bu çok çirkin görünebilir Kariyerini tehdit edebilir 0, 16 değil, 17 yaşına geldi artık
Could raise a mighty stink. Maybe threaten your career. She's not 16, she's 17 now.
Yirmibeş, otuz kilo fazlalık o çok önemli değil.
Fifty, a hundred pounds overweight, that's not a big deal.
Müfettiş, çok meşgul genç anneler veya aşk yaşayan genç kızlar, değişik amaçlar için çok sayıda çek yazabilirler. Belli alışkanlıklar edinmiş yaşlı bayanlar değil.
And Inspector, a busy young mother or a girl who's having a love affair is the type who writes cheques of also different kinds, not an old lady who has formed habits.
Bence ışıkların sönmesi için yemek odasındaki lambayla da o oynadı. Çünkü çok iyi hatırlıyorum, oradaki "çoban kız" dı, "çoban oğlan" değil. Oysa ertesi gün- -
And I think he fiddled with that lamp in the dining room, to make the lights go out, because I distinctly remember it was the shepherdess, not the shepherd and the next day...
Bombay çok kalabalık değil mi?
Bombay's really crowded, no?
- Bu gece hava çok sıkıntılı değil mi? - Ne?
- What?
- Çok karmaşık bir görev değil.
- It's not that complicated a mission.
Kızı bırakman için çok geç değil arkadaşım.
It's not too late to let her go, my friend.
Pek çok şeysin ama- - Sıkıcı bunlardan biri değil.
You're a lot of things, but- - boring ain't one of them.
Önemli değil, uzun zaman önceydi, çok kalabalık bir partiydi.
That's okay, it was a long time ago when we met. Kind of a crowded party.
Hayıryangınlar çok sofistike, ve eğer politik bir bildiri vermek istiyorsa, yeterince açık değil.
No. The fires are too sophisticated, and if he's trying to make a political statement, he's not being too clear about it.
Suç dosyası çok kabarık değil.
He's a quiet career criminal.
Buralara çok sık gelir oldun, değil mi?
Well. You're becoming a regular fixture around here, aren't ya?
Artık çok geç, değil mi?
It's too late, isn't it?
Çok kızgın, değil mi?
She's mad, isn't she?
Çok güzel küçük bir kız. Adı belli değil. Sookie iyi, Jackson iyi.
Well, it's a beautiful girl, name to come, and Sookie's fine, Jackson's fine, everyone's fine.
Ben en çok Louisiana tatlı sosisi severim. Çünkü en güzel tat onundur. Küçük bir ısırık ama abartılı değil.
Well, personally, I love the Louisiana sweet sausage'cause it has the nicest flavor- - a little bite, but not too overwhelming.
Çok kıvrandı ama savaşçı biri değil Thelma.
He's tried really hard, but he's not a fighter, Thelma.
Araştırmalarında birşey bulamayacakları çok açık, değil mi?
It's not like they're gonna find anything, right?
Çok hoş ve düzeltilmiş, daha önceki gibi kötü ve sıkıcı değil.
It's all smooth and polished, not dark and heavy like the early stuff.
Çok fazla değil mi Yılancık?
That's a lot of money, ain't it, Snakey?
Kız çok seksi ama, değil mi?
SHE'S PRETTY HOT, THOUGH, HUH?
bu çok çılgınca, değil mi kardeşini hapse atan polise aşık olmak yani.
It's crazy, right... falling in love with the cop who locked up your brother.
Pek mutlu değil. Daha çok, 45 yıllık bir rock fiyaskosunun yılı olacak.
What's more depressing than a 45 year old failed rock and roller?
Evet ama ben daha büyüğüm. Senden daha çok içtim. Ayrıca, saat gece yarısını geçiyor yani artık senin doğum günün değil.
But I'm older, and I actually drank more than you, and besides, it's past midnight, so it's not your birthday anymore.
Buz makinası çok daha doğrudan bir örnektir ve radyo-karbon bozulur biraz karışık ama sanırım ana mantığı anladın, değil mi?
The icemaker's a more linear example, and radiocarbon decay is exponential, but you get the idea?
Biliyor musun, bu çok garip, ya da değil, herneyse, ama biz birlikte olduğumuzdan daha uzun bir süre ayrı kaldık.
You know, it's funny, or not funny really, but we've been apart longer than we were together.
Kız arkadaşın olması çok kötü değil mi?
You know, it's just too bad you have a girlfriend, you know?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]