Çok yakındık translate English
453 parallel translation
Biz çok yakındık, hayatım.
My dear, we were intimate.
Duygu aynıydı, bu benim kıtamdı ve çok yakındık.
The essence was the same, it was my continent, we were very close.
Bilirsin, gerçekten güçlü... ve biz çok yakındık, o ve ben.
He was really, you know - real - real strong. And we was real close, him and me.
Mayının bulunduğu yere çok yakındık... tren çarptığındaysa, metal parçaları havai fişek gösterilerindeki gibi... üzerimize düştü.
We were too close to where the mine was planted, so when the train hit it, pieces of metal fell like a shower of fireworks all about us.
Hayır, hayır. Hornsby ile birbirimize çok yakındık.
No, Hornsby and I have been through too much together.
Onunla şirkete aynı zamanda başlamıştık. Çok yakındık.
That's marriage.
Sen ve ben bir zamanlar çok yakındık Miles.
You and I were very close once, Miles.
Yıllardır birbirimize çok yakındık.
We've been so close all these years.
Açıklaması zor bir şekilde birbirimize çok yakındık.
We've been very close in a way that's hard to explain.
14 yıldır görüşmüyoruz. Ama eskiden çok yakındık, liseden sonra da öyleydi.
We hadn't seen each other in 14 years, but we were very close at one time, even after high school.
Danny ve ben gerçekten çok yakındık, ama ilişkimiz olağandı.
And Danny... Danny and I were really close, except there wasn't any magic, you know what I mean?
Çok yakındık.
We were very close.
O zamanlar çok yakındık, sende adresi yok mu?
We were very close then, don't you have her address?
Elimi yavaşça yanağına koydum ve o an gerçekten çok yakındık.
I raised my hand and put it against her cheek... and for that moment we were very close.
Biz onunla çok yakındık.
We have had such a close bond.
Acil bir işimiz yoktu, ayrıca buraya çok yakındık.
We had nothing hot on, besides, we were close.
Bilirsin o ve ben bir zamanlar çok yakındık... iki perdeli parmağı bilirmisin?
Do you know that she and I were once as close... as two webbed fingers?
Çok yakındık.
We were too close.
Çok, çok yakındık.
Very, very close.
Ben ve Colin çok yakındık.
Me and Colin was very close.
Çok yakındık, gerçekten. Ta ki...
We were close, real close, until...
kız kardeşim ve ben çok yakındık.
My sister and I were very close.
Çok yakındık.
Pretty close.
Çok yakındık!
We were so close!
Baban ve ben çok yakındık.
Your father and I were very close.
- Biz hep çok yakındık, değil mi?
- We've always been close, haven't we?
Ve küçük kız kardeşim... lösemiden öldü. Çok yakındık çünkü küçük yaşta yetim kalmıştık.
Then my sister... my little sister... died of leukaemia.
Eskiden çok yakındık, ama onu yıllardır görmedim.
We used to be so close, but I haven't seen her in years.
- Biz çok yakındık.
- We were so close.
Biz küçükken seninle çok yakındık.
You and I were so close when we were young.
Söylemeliyim, yıllar önce çok yakındık, ama ben...
I gotta tell you, we were very close many years ago, but I...
Biliyorsun, çok yakındık.
You know, be very close.
Laura'yla çok yakındık ve bu korkutucuydu.
Laura and I were so close.
Hepimiz çok yakındık birbirimize.
We were all so very close.
Çok yakındık!
So close!
- Biz çok yakındık!
- We were all so close!
Annem ve ben çok yakındık.
My mother and I were very close.
Çok yakındık.
I was very close.
Çok yakındık.
We were close.
Gerçekten çok yakındık!
We were very close!
Dün gece kazanmaya çok yakındık.
We were too damn close not to win last night.
Onlarla tüm gün prova yaptık ve çok cana yakındılar.
I'm not singing with a strange band. I rehearsed with them all afternoon, and they're very friendly.
Birbirimize çok yakındık ve bana "Buradan gidelim mi?" dedi.
We were talking about things I'd never talked to anyone about before.
Şunu bilmelisin ki benim çok sevgili Katerina Matveyevnam artık insanlar arasındaki sınıf çatışmaları genel olarak sona ermiş durumdadır ve ezik halkların kurtuluşları çok yakındır.
You should know, my dearest Katerina Matveyevna, that to date, the class battles have been completed by and large, and the day of worldwide liberation is coming.
Rausch'a çok yakındır. Yoldaşlık örgütünün başında.
He's Adjutant to Rausch, the head of the Comrades Organisation.
Üç yaş küçük olan kız kardeşine çok yakındı.
He was very close to his sister who was three years younger.
Evimize, buradan kurtulmaya o kadar yakındık ki... Ve bunun için artık çok geç!
Close enough to home to bark our shins, and now it's gone.
Bazen seni kıskandığımı itiraf etmekte bir sakınca görmüyorum. Frank mektuplarından çok zevk alırdı. Yazdığın bazı şeyler onun espri anlayışına çok yakındı.
At times, I don't mind telling you, I was very jealous of you... as Frank so enjoyed your letters... and they, or some, were so like his sense of humor.
Sessizce yaklaştı, artık çok yakındı.
" SHE TURNED WITHOUT A SOUND AND FACED HIM.
Ben eminim ki, çok cana yakın bir kızsındır.
I'm sure you're a very warm woman.
Yani, tamam elbette çok zekiydi, ama... samimiydi, anladın mı? Cana yakındı. Tek bir bireymiş gibi çalıştık, ben cümleye başladığımda, sonunu o getirebilirdi.
I mean, she was brilliant, of course, but... warm, you know... friendly and it was like we worked as one.
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53