Çok yakıştı translate English
768 parallel translation
Çok yakıştı!
A perfect fit.
- Çok yakıştı.
- Very fitting.
Herkes çok yakıştığını söylemişti.
Everybody else thought it was very becoming.
Kar sana çok yakıştı!
All that snow becomes you.
Üzerinize de çok yakıştı.
And it's so flattering on you.
5 kilo verdi ama çok yakıştı tabii.
She lost 10 pounds, but, of course, it's very becoming.
Ona, hangi elbiselerin kendisine daha çok yakıştığını öğrettim.
I taught her what clothes were more becoming to her.
Sadece yedi tane ve çok yakıştığını söylüyorlar.
Only seven of them, and I'm told they're most becoming.
- Nanni, sana çok yakıştı. - Hayır.
Nanni, it looks good on you.
Gelinlik çok yakıştı ona.
She makes a wonderful bride.
Sana çok yakıştı, Morris.
They suit you, Morris.
Ayrıca sana da çok yakıştı.
Besides, you're very handsome in it.
Bu elbise çok yakıştı.
That dress really suits her
- Çok yakıştı.
- It looks good.
Sana çok yakıştı.
It becomes you
- Çok yakıştı.
- It looks wonderful on you.
Ona daha çok yakıştı.
It looks better on him.
Tatlım, bu sana çok yakıştı!
Honey, it's you!
Hem tişörtümle çok yakıştı.
Besides, it matches my shirt real good.
Bu benim terzimin çok yakıştığını söylemek istediğim Bermuda şort için yazdığı bir fatura.
This is a bill from my tailor for a pair of extremely becoming Bermuda shorts.
Çok yakıştı.
Very becoming.
Ah, sana çok yakıştı.
Oh, it looks beautiful on you.
Çok yakıştı chérie.
It's lovely on you, chérie.
Berberi ipeklilerimiz Hristiyan zırhınıza çok yakıştı.
Our Moorish silks suit well your Christian armor.
Sana çok yakıştı.
Looks cute on you.
Herkes birbirimize çok yakıştığımızı söylüyordu.
We made a very handsome couple everybody said.
Çok yakıştı. Gerçekten çok yakıştı!
It's very, very smart.
Birbirinize çok yakıştınız.
You look great together.
Kesim size çok yakıştı.
It looks really great on you.
Sana çok yakışmıştı.
It was so becoming to you.
Sana çok yakışmıştı.
You looked nice wearing it.
Almanları, çok sevdikleri Paris'e yakıştıramayanlardan mısınız?
Are you one of those who can't imagine Germans in their beloved Paris?
Geçtiğimiz birkaç ay boyunca pek çok kez, sol tarafında bir ağrı olduğundan yakınmıştı.
Several times... the past few months, he complained... about a pain along his left side.
- Dün gece çok güzeldi, elbisen de yakışmıştı.
You were so nice last night, in full uniform. - I know.
Yatıştığı zaman avlanmaya gideceğiz, çok yakında.
When she's peacified, we'll go hunting one night, real soon.
Bilirsiniz, savaş sırasında Ning-po'daki halkınızla... çok yakın bir şekilde çalıştık, Peder O'Shea.
You know, I worked very closely with your people in Ning-po during the war, Father O'Shea.
Plymouth'un St. Giles'a çok yakın olduğunu görünce...
When I found out how near Plymouth was to St. Giles -
Ona ucuzluk mağazasında çok yakışıklı bir erkekle tanıştığımı söyledim.
I told her I met a million-dollar boyfriend in a five-and-ten-cent store.
Yaşlı adam çok yorgun hissediyordu ve çok yakınca gece olacağını biliyordu. Böylece başka şeyleri düşünmeye çalıştı.
The old man felt very tired, and he knew that the night would come soon and he tried to think of other things.
Onunla şirkete aynı zamanda başlamıştık. Çok yakındık.
That's marriage.
- Bu elbise, krala çok yakıştı.
On a king that coat looks good.
Bizim köyün yakınlarına bir çok alay konuşlanmıştı.
Many regiments were stationed near our village.
St Louis'deki kuzenimi ziyaret ediyordum, ve Leavenworth oraya çok yakın.
And I was visiting a cousin in St Louis, and Leavenworth isn't far...
Tekne çok açıktaydı ve muhtemelen yakılmıştır.
The galley's so far away and the fire is probably out.
Paris'te Gare St Lazare yakınlarında çok iyi bir restoran var.
Τhere is a very good restaurant in Paris near the Gare St Lazare.
Çok güzel! Sende bana hemen kötülüğü yakıştırdın.
OK, you're always ready to think badly of me.
Bu çok yakıştı.
Payment on the TV set,
Anlamışsınızdır ki artık hepimiz çok yakınlaşmıştık.
You understand that now that we was all very familiar.
Birbirimize çok yakın çalıştık.
We work so closely together.
Bir zamanlar sarışındım, çok yakışmıştı!
I used to be a blonde, real cute!
Ben Derviş Mustafa, benden çok üstün arkadaşıma yakıştıramam bu hareketi.
I, Mustafa the Dervish, cannot ascribe such a behavior to my friend.
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yaşlı 53
çok yakın 78