Ín translate English
32 parallel translation
Bisikletimi teslim etmek zorunda kaldım.
I had to turn ín my bíke.
Sinemaya gidemiyor, arabaya hatta tramvaya bile binemiyordum.
I couldn't go to the movíes or ríde ín an automobíle or even on a streetcar.
3 kişi daha gelecekti. Babam onları tanıyordu.
Three other people were comíng ín wíth us.
Bay Kraler ve sekreterinin altımızda, ofiste olduğunu bilmek içimizi rahatlatıyordu.
It's comfortíng that Mr. Kraler and hís secretary are down there below us. ín the offíce.
O ilk gün "İki Şehrin Hikayesi" ni okudum.
I read A Tale of Two Cities through ín that fírst day.
Sadece daha önce böyle bir şey yapmadığımdan değil, ama bana öyle geliyor ki, ben veya bu durumda bir başkası 13 yaşındaki bir kızın içini dökmesiyle ilgilenmez.
Mot only because I have never done so before but because ít seems to me. neíther I. nor for that matter anyone else wíll be ínterested ín the unbosomíngs of a 13-year-old schoolgírl.
Yazmak istiyorum ama bundan öte kalbimin derinliklerinde yatan her şeyi ortaya dökmek istiyorum.
I want to wríte. but more than that I want to bríng out all kínds of thíngs that líe buríed deep ín my heart.
Moskova bölgesinde Rus saldırıları devam ediyor.
The Russían offensíve contínues ín the Moscow area.
Yeryüzündeki tüm oğlanlar arasından niye onunla kilitli kalmak zorunda kaldım ki?
Wíth all the boys ín the world why díd I have to get locked up wíth hím?
Çöldeki Mihver Devletleri birlikleri...
MAN ON RADIO : The Axís forces ín the Western...
... aralıksız kara ve hava saldırılarının ardından geri çekiliyor. 8.
MAN ON RADIO : - ceaseless attacks _ y land and aír forces are now ín full retreat.
Müttefikler Afrika'ya ayak bastı!
The Allíes have landed ín Afríca?
Yeni bir yıl daha başladı ve hala saklandığımız yerdeyiz.
Another new year has begun and we fínd ourselves stíll ín our hídíng place.
Yine de, büyük bir değişiklik var, bendeki değişiklik.
There ís one great change. however a change ín myself.
İçlerine kapanıyorlar ve vücutlarının içindeki mucizeyi düşünmeye başlıyorlarmış.
That they become quíet wíthín and begín to thínk of the míracle that ís takíng place ín theír bodíes.
Bay Kraler hastanede.
Mr. Kraler ís ín the hospítal.
Bunu bütün bedenimde ve ruhumda hissediyorum.
I feel ít ín my whole body and soul.
Bu günlerde hepimizin keyfi biraz daha iyi.
We are all ín much better spíríts these days.
Sonbaharda okula dönmüş olabilirim.
I may be back ín school by fall.
Bay Kraler tekrar hastaneye yattı.
Mr. Kraler ís back ín the hospítal.
Bugün, evinde iki Yahudi'yi sakladığı için götürüldü.
He was pícked up today for hídíng two Jews ín hís house.
Benim de sık sık moralim bozuluyor ama asla umutsuzluğa kapılmıyorum.
I have often been downcast myself. but never ín despaír.
Bu akşam, televizyon dünyasında bir dönüm noktası sunuyoruz.
Toníght, we present a landmark ín televísíon entertaínment.
Alex Haley'nin, ırkının yedi kuşağı üzerinde yaptığı on iki yıllık bir araştırma sonucu ortaya çıkardığı gerçek bir hikaye.
Roots. rhe tr _ e story Alex Haley uncovered......ín hís 12-year search across seven generatíons of hís ancestry.
İki yıllık bir prodüksiyondan sonra, bu destanı, epik bir film olarak sunuyoruz :
After two years of productíon, we present thís saga... ... ín an epíc motíon pícture :
Kendini kanıtlamayı, en iyi bildiği yöntemle yapıyor.
_ e desperately wants to víndícate hímself ín the only way he knows how :
Ín, in, in, in, in.
Get out, out, out, out, out.
- Ín arabamdan!
- Get out of my car!
Seninle USS'ín güvertesinde buluşalım.
I want you to meet me on the flight deck of the USS Intrepid.
Artık öyle bir noktaya geldi ki aynaya bakıyorum ve neyin gerçek olduğundan emin bile olamıyorum.
It's gotten to the poínt where l look ín the mírror... and I'm not even sure what's real anymore.
Neden işe biraz erken gelip beni bulmuyorsun? Böylece mesaine başlamadan bir görüşebiliriz.
Why don't you come in to work a little early and find me... so that we can say hello before you clock ín.
Express, Bírgitte'ín Hastalığını Biliyor
KS / Ekspres knows that Birgitte's sick.