Alacak translate Spanish
15,420 parallel translation
Onun adını ağzına alacak uygunlukta biri değilsin.
No eres digno de pronunciar su nombre.
Etli hamur takımı burada yer alırken kurabiye takımı da burada yerini alacak.
El escuadrón Dumpling, tomará su posición aquí mientras que el escuadrón galleta tomará posición aquí.
Onunla yaşarsam çok para alacak.
Si vivo con ella, va a recibir mucho dinero.
Albert White'ı öldürürsem, hemen başka birisi gelip yerini alacak.
Si mato a Albert White alguien va a ascender y a ocupar su lugar.
Digger senin payını alacak.
Digger recibe tu parte
Saat 10'da RAPID Timi tüm kontrolü ele alacak.
Desde las diez de la mañana las fuerzas especiales tienen el control.
Mücevher ve altın tüccarları alacak mal arıyor.
Mercaderes de joyas y oro, queriendo comprar.
Yıllarımızı alacak.
Nos llevará años.
Çünkü bunca sene onları tutsak alacak kadar gaddar olan tek kişi tarafından esir tutuluyorlar.
Porque fueron hechos cautivos, por la única persona tan cruel, como para apresarlos por todos estos años.
Annen sana alaycı kuş alacak
♪ Mamá te comprará un ruiseñor
Annen sana Elmas yüzük alacak
♪ Mamá te comprará un anillo de diamantes
Ve olur da alaycı kuş ötmezse Annen sana elmas yüzük alacak
♪ Y si ese ruiseñor... ♪ Te compraré un...
Annen sana elmas yüzük alacak
♪ Mamá te comprará un anillo de diamantes
- Silahını alacak mısın?
- ¿ Le vas a sacar el arma?
İşte bu, evini insanın elinden alacak bir adama benziyor.
Luce como alguien que ejecutaría una casa.
Diğer kurul üyeleri uyandığında yerini başkası alacak ve tüm kontrol benim elime geçecek.
Cuando la directiva despierte, serás reemplazada... y yo asumiré al mando total.
Yakalanmadan içeri girip onları alacak birisini bulacağız.
Contratamos a alguien para meterse y tomarlos.
Bu gördüğünü kaymak gibi, nefis bir şeyin içine katacağım. Bakalım büyük yudumu kim alacak?
Verteré esto en un platillo cremoso y delicioso... a ver quién da una probadita.
Buna alışmak zaman alacak, biliyorum ama bence uzun vadede harika...
Sé que te llevará tiempo acostumbrarte, pero creo que será algo grandioso a largo...
Ve o kocaman, şişko kahverengi köpek? O da payına düşeni alacak.
Y ese perro gordo marrón también pagará.
Adamın yanında karısının yerini alacak sevimli bir sarışın var.
Tiene un linda rubia que reemplazó por su esposa.
Uh, Koç Ford'un yeni bir politikası var, her bölüme bir burssuz oyuncu alacak.
El entrenador Ford tiene una nueva política, él va a poner un pie en cada suite.
Babamın gençliğinde kitap alacak parası yoktu.
De niño, no podía permitirse libros.
Sonunda en üstte müşteri, yani bütün işi kıvıracak ve bütün riskleri alacak kişi oturur.
Y finalmente, en la cima se encuentra el comprador, el que en verdad hace el trabajo y asume todo el riesgo.
akıl alacak gibi değil.
No lo comprendo.
Akıl alacak gibi değil.
Es incomprensible.
Karım şimdi her şeyimi alacak.
Ahora mi esposa lo sabrá todo.
Teknemi alacak
Tendrá mi bote.
Her şeyimi elimden alacak.
Me va quitar todo.
O biraz zaman alacak.
Eso va a tomar algo de tiempo.
Biletinizi alacak mısınız artık?
¿ Va a comprar las entradas o no?
6 torbayı alacak.
Bien, se llevará las 6 bolsas.
- İşler eğlenceli bir hâl alacak.
Las cosas van a complicarse un poco.
Kendi elleri ve kanla alacak.
Voy a conquistarla con mis propias manos, con mi propia sangre.
Bunu herkese açık ölüm cezası alacak... Gözlerinde korku ile Ölümüne bir mücadele... Son nefesine sırasında.
Se someterá a una ejecución pública, una lucha hasta morir y el miedo en tus ojos cuando respires tu último aliento será tu arrepentimiento.
Birileri de gelip seni alacak mı?
¿ Te llevarán a ti también?
İngiliz Hükümeti'ni baskı altına alacak karşı bir hareketle, sürgüne gönderilen Bechuanaland şefi Seretse Khama bugün İngiliz kamuoyuna çağrıda bulundu.
En un contragolpe para presionar al gobierno Seretse Khama, el jefe en exilio de Bechuanalandia, apeló a los británicos. ¡ EL REY DE ÁFRICA Y SU REINA BLANCA DESTERRADOS!
Geceliği 350 dolar. Alacak mısınız?
$ 350 la noche. ¿ La quiere?
Hakettiği cezayı alacak o zaman.
Se merecía todo tipo de castigo.
Kazanan $ 25,000. dolar alacak.
El ganador se lleva $ 25.000.
Ve bu aklını başından alacak.
Y esto... la dejará sin aliento. Sí.
Onlara, nefes alacak zaman brakmak istemiyorum.
No quiero darles tiempo para respirar.
Oğlumun intikamını kim alacak Stark?
¿ Quién va a vengar a mi hijo, Stark?
- Ayda 60 dolar alacak, artı masraflar.
Recibe 60 dólares al mes, más gastos.
Çabuk çıkın Larry, çocuklar duş alacak.
Vamos, Larry, termina ya. Estos muchachos necesitan ducharse.
"Amerika 1936 Olimpiyatlarında yer alacak."
Presidente de la A.A.U., J. T. Mahoney, renuncia por asunto de Berlín ¿ Qué te parece?
- Silah falan alacak değilim.
No voy a comprar armas o algo así, hombre.
New York'a gidip hayatımı Jerry diye birine onaylatmalıyım yoksa onu elimden alacak ve ben tekrar lanet bir masada görev yapamam.
Debo regresar a la Ciudad de Nueva York y justificarle mi vida a alguien llamado Jerry antes de que me quite todo y no puedo volver a estar sentada en ese maldito escritorio.
Bunları alacak mısın?
¿ Es todo?
Elbiseni mahvettiğini göster. Bakalım yenisini alacak mı?
Muéstrale cómo arruinó tu vestido, así te compra uno nuevo.
¶ Baban sana alaycı kuş alacak ¶
Papá va a comprarte un sinsonte.
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
alacaksın 58
alacaksınız 23
alacak mısın 19
alacağım 105
alacağız 40
alacakaranlik kuşaği 23
alacaksın 58
alacaksınız 23
alacak mısın 19
alacağım 105
alacağız 40