Anlayabiliyorum translate Spanish
3,373 parallel translation
İşini ne kadar sevdiğini anlayabiliyorum.
Puedo ver cuánto amor pones en ello.
Dışarıdan bakınca anlayabiliyorum bir komplo olmalı.
Desde fuera, puedo entender que debe ser una conspiración
Sevgili herkes kolay oldugunu sanmayin ancak artik hepimizin birbirimize benzedigini anlayabiliyorum.
"Querido grupo : No piensen que fue fácil pero ahora entiendo que somos todos iguales".
Sevgili herkes kolay oldugunu sanmayin ancak simdi hiçbir sekilde alakamiz olmadigini ve asla olmayacagini anlayabiliyorum.
Querido grupo : ... no crean que fue fácil pero ahora entiendo que no somos iguales y nunca lo seremos.
Anlayabiliyorum.
Lo entiendo.
Aranızda bu olasılıktan şüphe duyan vardır elbet bunu anlayabiliyorum.
Hay quien duda de la posibilidad. Aunque lo entiendo.
Bir insan olarak seni anlayabiliyorum.
Como hombre, te entiendo.
Tepkinden anlayabiliyorum.
Me doy cuenta, por tu reacción.
Şimdi o uyuşturucuyu içince suskunluğunu anlayabiliyorum.
Ahora puedo entender tu negativa a tomar la droga.
Sizi anlayabiliyorum.
Sé cómo se siente.
Doktor yarısı sayılırım, anlayabiliyorum.
Soy pasante de hospital. Sé algo al respecto.
Jack'in neden seninle evlendiğini anlayabiliyorum.
Puedo ver por qué Jack se casó contigo.
Bunu anlayabiliyorum.
De seguro lo entiende.
Ve elbette, deneme isteğini anlayabiliyorum ama korkarım ki, daha önce kimse kaçamadı.
Y, claro entiendo que quieran tratar... Pero nadie ha conseguido escapar.
Kadın olduğunu anlayabiliyorum.
Es decir, sé que eres mujer.
Olağan bir tipleri varsa, en azından, standartlarının niye bu kadar düşük olduğunu anlayabiliyorum.
Si ellos fueran de mediocre apariencia podría más o menos entender el por que de su bajo estándar.
- Neden olduğunu anlayabiliyorum.
- Y puedo ver por qué.
Sıkıntını anlayabiliyorum.
Veo que estás empalmado.
Eğitim ve öğretimdeki yararları anlayabiliyorum. Ama Tanrıdan konuşmaya başladığınızda mantık deyince ikisi pek uyuşmuyor değil mi?
Bien, puedo ver los beneficios en la enseñanza y el aprendizaje, pero cuando empiezas a hablar de tu dios, la razón no entra, ¿ verdad?
Medyum falan olduğumu söylemiyorum ama bazen olacakları anlayabiliyorum gibi...
Yo no digo que soy psíquico o algo pero es sólo que a veces siento como que puedo- -
Düşmanın kötü ve gaddar oluşunu anlayabiliyorum ama bir hemşerinin kendi hemşerisi için düşmanla işbirliği içinde olup ona yardım etmesi.
Que el enemigo era malo y brutal, puedo entenderlo. Pero todos esos compatriotas que seguían sus órdenes. Todos los hijos de puta que ayudaron al enemigo.
Düşmanın kötü ve gaddar oluşunu anlayabiliyorum...
Que el enemigo era cruel y malo, yo podía entenderlo.
Kayıt dışı ; son seferinde olanlardan sonra bir başrol oyuncunla daha çıkman imajın için hiç iyi olmaz. Bunu anlayabiliyorum. Ama harika bir hikâye olurdu.
Extraoficialmente, entiendo que es malo para tu imagen salir con otra protagonista después de todo lo que pasó el pasado otoño, pero esto podría ser una gran historia.
Neden böyle hissettiğini anlayabiliyorum.
Puedo ver por qué te sentiste de esa manera.
Bu halde bile anlayabiliyorum.
Incluso así, lo veo.
Her şeyi anlayabiliyorum ben.
Yo puedo entenderlo todo.
Neler yaşadığını anlayabiliyorum.
Entiendo por lo que está pasando
Neler olduğunu anlayabiliyorum.
Se por lo que estás pasando
- Laf soktuğunu anlayabiliyorum.
- Sé captar una indirecta.
- Anlayabiliyorum.
Yo... Puedo ver el porqué.
Evet, anlayabiliyorum.
Sí, se nota.
ama nedenini anlayabiliyorum.
Entiendo perfectamente por qué.
Kapıların bana neden kapatıldığını anlayabiliyorum.
Entiendo que se me hayan cerrado las puertas.
Ama ben anlayabiliyorum.
Pero yo puedo entender...
Heteroseksüel olup da birazcık meraklı olan kızları da anlayabiliyorum.
O sino... Una chica hetero, que está un poco curiosa.
Bunu kesinlikle anlayabiliyorum.
Sí, lo entiendo.
Oldukça tuhaf olduğunu anlayabiliyorum.
Puedo notar que es bastante extraño.
Seni anlayabiliyorum.
Sí, creo que conozco eso.
Bak, bu yeni keşfettiğiniz gücün heyecanını anlayabiliyorum. Ama dediğim gibi bu uzun sürmeyecektir.
Escucha, comprendo la emoción de este poder recién adquirido, la euforia, pero te advierto, no durará.
Yetenekli olanları anlayabiliyorum.
Tengo ojo para el talento, sí.
Gözlerinin içine baktığımda ne kadar derin hissettiğini görebiliyorum. Ve o kızları neden öldürmek zorunda kaldığını anlayabiliyorum.
Cuando te miro a los ojos, sé como sientes todo, y entiendo por qué tuviste que hacerles lo que les hiciste a esas chicas.
Hayal kırıklığını anlayabiliyorum, gerçekten.
Entiendo tu frustración. De verdad.
Ama ben de köriden hoşlanmam, hüsranını anlayabiliyorum.
Aunque tampoco me gusta el curry, así que entiendo su frustración.
- Çok cesur olduğunu anlayabiliyorum.
Veo... que usted es muy valiente.
Bunu anlayabiliyorum
Lo entiendo.
Yüzünden anlayabiliyorum.
Lo supe por su rostro.
Öfkeni anlayabiliyorum.
Entiendo tu ira.
Tıpkı büyük Gene Roddenberry gibi, seyircimi anlayabiliyorum
¿ De verdad?
- Anlayabiliyorum.
- Puedo ver.
Numara yaptığını anlayabiliyorum.
Puedo ver que lo estás fingiendo.
- Anlayabiliyorum.
- Puedo comprender.