Anlayacaksın translate Spanish
2,487 parallel translation
İşe yaradığını nasıl anlayacaksınız?
Pero ¿ cómo sabrás si funciona?
Büyüyünce beni anlayacaksın.
Me entenderás cuando seas grande.
Ne zaman anlayacaksın?
¿ Cuándo vas a entenderlo?
Bu sizin işiniz olacak. Önümüzdeki günlerde seçilmiş olduğunuzu daha iyi anlayacaksınız.
Será su trabajo en los siguientes días asegurarse de ser uno de ellos.
Ne demek istediğimi anlayacaksın.
Mira y verás a lo que me refiero.
- Eğer sağlam değilse... - Nasıl anlayacaksın? Sekiz yıl inşaat işi yaptım.
Hace un minuto, ese barco tosía humo negro, ¿ y ahora nada?
Bir kez olsun beni dinlesen, anlayacaksın!
¡ Si me escucharas por una vez, entenderías!
Anlayacaksın... topu al.
lo conseguirás... el balón.
Ne zaman anlayacaksın?
Cuándo lo entenderás?
Peki, Sweets, bunu anlayacaksın.
Vale, Sweets, entenderás esto.
Bir gün çocukların olacak ve anlayacaksın.
Algun dia tendras hijos. Y lo entenderas
Ama gün gelecek anlayacaksın. Her neyse, iyi kızdır. Yani bazen...
Pero es buena chica... a veces...
Bana saldıracaksın çünkü sorularına asla cevap alamayacağını anlayacaksın.
Vas a atacarme porque te darás cuenta de que nunca obtendrás las respuestas a tus preguntas.
- İstediğimi nasıl anlayacaksın?
- ¿ Cómo sabes que quiero?
Eninde sonuda, asıl kime kızacağını anlayacaksın.
Pero al final te darás cuenta de con quién estás enfadado.
Bunun yeterli olmadığını yakında anlayacaksın.
Bueno, pronto verás que no es suficiente.
Bence başka bir bakış açısıyla bakarsan, anlayacaksın -
Creo que si lo pones en perspectiva, lo verás.
Merak etme, anlayacaksın.
Oye, no te preocupes. Lo cogerás.
Şimdi canın yanıyor bir tanem, ama böyle böyle ilişkilerinin değerini anlayacaksın. Teşekkür ederim, baba.
Sé que ahora te duele, cariño, pero... así es como sabes que era relación que merecía la pena.
İhtiyacın olduğunda anlayacaksın.
Lo entenderás en su momento.
Hiç tadına bakmazsan nasıl anlayacaksın?
¿ Cómo sabes que no te gusta si no lo pruebas?
Sonra neye bulaştığını anlayacaksın. Peşinden dövmeler gelecek.
y entonces ¿ sabes que será lo siguiente?
Ve seni tutukladığımda bugün yıktığın şeyin paradan çok daha fazla değerli olduğunu anlayacaksın. Onu yeterince hatta tutabildim mi? Kem..
Y cuando te arreste, te darás cuenta de que lo que has destrozado hoy, valía mucho más que el dinero. ¿ Lo he mantenido el tiempo suficiente? Si.
sana ulaştıklarında anlayacaksın.
Lo sabrás cuando empiecen a tomarte.
G.I. Joe, ne zaman gerçek Amerikan kahramanlarını yenemeyeceğini anlayacaksın?
G.I. Joe, ¿ cuándo vas a aceptar que no puedes vencer a los verdaderos héroes americanos?
Bir gün sen de anlayacaksın.
Un día entenderás.
Bunu şu an anlamayabilirsin, ama güven bana, bir gün anlayacaksın.
Puede que ahora no lo entiendas, pero créeme, algún día lo harás.
Bir gün büyüyüp yetişkin biri olunca anlayacaksın her şeyi. Sorumlulukların da olacak.
Sabes qué, algún día lo entenderás cuando crezcas, te conviertas en adulto y tengas responsabilidades.
İnan bana dostum, bunu görünce seninle aynı tarafta olduğumuzu anlayacaksın.
Créeme, amigo... después de que las veas, verás que estamos todos en el mismo barco.
Onunla konuşma zamanı geldiğinde bunu anlayacaksınız. Max size kendisi söyleyecek.
Cuando sea tiempo de hablar con él sobre esto, lo sabrás.
Sana sürtük gibi davran diyen yok, ama ikiniz aylardır çıkıyorsunuz eğer o anlamda birlikte olmadıysanız, birlikte olduğunuzu nereden anlayacaksın?
Nadie te está forzando a ser una "putilla", pero habéis estado saliendo desde hace meses. Si no estáis juntos en ese sentido, ¿ Cómo sabes que estáis juntos juntos?
- Anlıyorum. - Aslında tam anlamıyla anlayamazsın ama ileride anlayacaksın.
- De verdad, no podría, pero podrá.
Yetişkinlerin karmaşık duyguları olabileceğini anlayacaksınız.
Sois conscientes de que los adultos tienen emociones complicadas.
Kadınlar oy hakkı kazandığında sen de çok iyi anlayacaksın.
Es algo que descubrirás muy pronto, en cuanto las mujeres consigan el voto.
Doğru söylediğimi anlayacaksınız
- Entonces me creeréis.
Neden bir kez daha erkek gibi giyinmeni istediğimi anlayacaksın.
Vas a entender por qué te pedí que te vistieras, una vez más, como un hombre.
Hedefi iyi göremediklerini anlayacaksın.
Ya ves que no tienen ningún blanco claro.
Tek ihtiyacının Gus'la ben olduğumu ne zaman anlayacaksın?
Basta ya. ¿ Cuándo te vas a dar cuenta de que Gus y yo somos todo lo que necesitas?
Buranın çalışmak için sıra dışı bir yer olduğunu anlayacaksın.
Descubrirás que es un extraño lugar de trabajo.
Fakat bir dakika içinde daha iyi anlayacaksın.
Pero sabrá la verdad en un minuto.
Ne kadar ciddi olduğumu anlayacaksın.
Y sabrás que hablo en serio
Seninle işim bittiğinde, biraz kestireceksin ve uyandığında ne kadar çirkin, değersiz bir sürtük olduğunu anlayacaksın.
Cuando acabe contigo, vas a echar una pequeña siesta, y vas a despertar sabiendo exactamente lo sucia e inútil que eres.
Bana gelince neden sizin teşkilatta görünmek istemediğimi anlayacaksınız.
En cuanto a mí, prefiero evitar ser visto en tu compañía.
Sanırım bu yetkiye sahip olduğumu anlayacaksınız Doktor Hannity.
Creo que averiguarás que sí la tengo. Dra Hannity.
Sen de anlayacaksın.
Podrás hacerlo algún día.
Ama anlayacaksın.
Pero lo harás.
Ve neden öyle dendiğini onu keşfetmeye başladığımızda anlayacaksınız.
Y cuando empecemos a explorarla entenderán por qué.
Sizi yalnız bırakalım mı? Anlayacaksın.
¿ Necesitais un momento?
Ya da yasaklama emri alırsan, affetmediğini anlayacaksın.
Y si recibes una orden de alejamiento, entonces sabrás que no lo ha hecho.
Türkiye'ye dönünce benim suçsuz olduğumu anlayacaksın.
Al regresar a Turquía podrás ver que soy inocente.
Bir gün öleceğim ve anlayacaksın.
!