Bakalım ne olacak translate Spanish
381 parallel translation
Bakalım ne olacak.
Bueno. Nunca se sabe.
Ona bildireyim, bakalım ne olacak.
Voy a hablarle, le parecerá bien.
Bakalım ne olacak.
Ya sabes, solo echaremos un vistaso
Bakalım ne olacak?
- ¿ Se tentará? - ¡ No lo haga, no!
Bakalım ne olacak.
Veamos qué pasa.
Bekle, bakalım ne olacak!
Espera, veamos qué pasa.
Ama sinir sistemine elektrik verdiğimizde bakalım ne olacak...
Pero veamos que sucede cuando introducimos electricidad en su sistema nervioso...
Şuraya atmaya çalış ve gör bakalım ne olacak.
A ver que pasa si lanzas bien.
Tamam, bakalım ne olacak...
- Bueno, trae, hombre. A ver qué pasa.
Bakalım ne olacak.
Veré qué ocurre ahora.
Bakalım ne olacak.
Hasta ver que pasa.
Bakalım ne olacak.
Y vamos viendo qué pasa.
Bakalım ne olacak.
Déjame ver qué pasa.
Yok be, dediklerini yaparsam bakalım ne olacak görelim dedim.
No, sólo quería saber qué pasaría si le seguía la corriente.
Bekleyelim. Bakalım ne olacak?
Esperaremos a ver qué pasa.
Eski otobüs hattı ile planlanan demiryolu sistemini karşılaştır bakalım ne olacak.
Trata de comparar la vieja ruta de autobús con el futuro sistema Trenlace, a ver qué obtienes.
Bakalım ne olacak?
¿ Qué va a ser?
Bakalım ne olacak. Tamam mı?
Veremos qué pasa. ¿ De acuerdo?
Bakalım ne olacak.
Veremos qué pasa.
Bunu yaptığı sırada, Ben kızımı salıveririm yanına. Bizde sizinle duvar örgüsünün ardına gizleniriz. bakalım ne olacak.
Pues haré que mi hija aquí lo encuentre... y presenciaremos nosotros la entrevista tras los tapices.
Bilin bakalım ne olacak?
¿ Saben qué?
- Bak bakalım ne olacak?
- ¿ Ves lo que está pasando?
Arama duyurusu çıkarın, bakalım ne olacak.
Avisa a todas las patrullas.
- Bakalım ne olacak.
- A ver qué pasa.
Sadece deneni yapsana sen, bakalım ne olacak!
- Bueno, simplemente sopla, entonces lo sabrás. - Exacto, sopla.
Bakalım ne olacak.
A ver qué hacen si todo esto se para.
Ya bakalım ne olacak.
Veremos.
Ben de biliyorum. Neden yukarı çıkıp bir kuru temizleme poşetinin içine girmiyorsun? Bakalım ne olacak?
¿ Por qué no vas arriba y y te asfixias con una bolsa de lavandería y ves si eso te ayuda?
Toplanalım ve bakalım ne olacak.
Lo dejamos y ya veremos qué pasa.
Eğer birlikte ölürsek, bakalım annemize ne olacak.
Veamos que le pasa a mamá... si morimos juntos.
- Ya pencerem ne olacak? - Dur bakalım!
- ¡ Mis cristales!
Bakalım şimdi ne olacak.
Tengo que pensar ésta.
Saçlarla biraz uğraşayım, bakalım ne olacak?
Déjeme unos minutos, veremos lo que puedo hacer.
Bakalım sonraları ne olacak?
Veremos qué pasa después.
Ne olacak bakalım.
Bien... Veamos qué ocurre.
Sıra sana geldiğinde ne olacak bakalım.
Quiero ver lo que ocurre cuando te toque a ti.
Her şey doğru giderse ne olacak bir bakalım.
Así que a ver qué pasa si todo sale bien. ¿ Preparados?
Deneyelim. Bakalım bana ne olacak?
¿ Me lo dejas probar?
Bakalım bu kutuya ateş edince ne olacak.
Ahora, quiero ver qué pasa... si disparo contra ese baño.
Bakalım bu kutuya ateş edince ne olacak dedim.
Dije que quiero ver qué pasa... si disparo contra eso.
Pekala, laboratuvara gidip ne yapabileceğimize bir bakalım derim, üzerinde bir kaç test yaparız ve ne olduğunu bulmaya çalışırız. Ve birisinin sana ateş açmasına sebep olacak ne yaptığını da bulmalıyız.
Mira, creo que deberíamos ir al laboratorio hacerte algunas pruebas, y averiguar lo que pasó y lo que hayas hecho para que te dispararan.
Bakalım sırada ne olacak ilgiyle bekliyorum.
Siento curiosidad por lo que pueda pasar ahora.
Bakalım bugün ne olacak.
Te digo el menú del día.
Bakalım hangisi olacak? Ne dersin?
Pero, ¿ quién?
Bakalım kalkanlara çarpınca ne olacak.
A ver qué pasa cuando impacte.
Revire gitsem iyi olacak, bakalım orada ne değişiklik var.
Será mejor volver a la unidad médica a ver si hay algún cambio.
Ne olacak görelim bakalım.
Tú lo sabes. Veamos que sucede.
Bil bakalım bu hafta içerisinde ne olacak?
Bueno, adivina que va a suceder dentro de una semana?
Ama bil bakalım ne olacak?
¿ Pero sabes qué?
Bakalım şimdi ne olacak.
Veamos qué pasa ahora.
Şimdi, ne olacak görelim bakalım.
Veamos qué pasa.