Belki ben translate Spanish
7,739 parallel translation
Belki ben de sana para verecek havamda değilimdir.
Tal vez yo no estoy de humor para pagarte. ¿ Que tal eso?
- Belki ben arasam...
Quizá si llamo.
Belki ben isterim.
Bueno, tal vez yo sí.
Belki ben yüksek sesle anneme ve babama olan gerçekler hakkında konuşmak isterim. Tanrı ruhlarını korusun.
Tal vez yo quiero hablar de lo que les pasó a mamá y papá, que Dios se apiade de sus almas.
Ve bunu ilk söyleyen ben olmak istedim her ne kadar ikimizde hatalı olsakta, belki ben fazla hatalı olabilirim, çok hatalı...
Y yo sólo quiero ser el primero en decir que a pesar de estar los dos equivocados, Quizás yo lo hice un poco peor... Peorcísimo.
Belki ben yardımcı olabilirim. İşinizi kolaylaştırabilirim.
Tal vez podría ayudar... facilitarlo.
- Belki ben de gelip denetlemeliyim.
Quizás debería ir y supervisar.
Belki ben yardım edebilirim.
¿ Tal vez pueda ayudar?
Şey, belki ben onu sırtından bıçakladım gibi oldu.
Bueno, puede que le apuñalase por la espalda.
Belki ben istiyorum. Belki kovaya kaka yapmak istiyorum.
Tal vez yo sí quiera hacer caca en un balde.
Çünkü belki ben muhtemelen senden hoşlanıyor olabilirim. Başlangıç seviyesinde.
Porque quizás considere dejar que me gustes.
Öyle mi? O zaman belki ben de suratını dağıtırım.
Entonces quizá te parta la cara.
İyi de, belki ben senin meraklı gözlerinden uzak bir kaç günü iple çekiyorum.
Quizá estaba deseando pasar unos días... sin tu mirada indiscreta, ¿ no?
Belki ben sana yardımcı olabilirim Duke.
Tal vez pueda ayudarte, Duke.
- Belki ben yardımcı olabilirim.
Quizá pueda ayudarles.
Belki ben okuyabilirim.
Tal vez, yo pueda ayudar.
Bir an için ben... belki biraz delice ama... senin kendinde olmadığın hissine kapıldım.
Pero le encuentro sentido... Y quizás esté loca... pero le encuentro sentido has estado un poco perdida.
Belki de ben kötüyümdür. Kötü müyüm peki?
Quizá doy asco. ¿ Doy asco?
Belki de ben kendime inanmıyorumdur.
Tal vez yo no confío en mí mismo.
Belki de bu insanlar, Grace ve ben gibi aynı şeyi arıyorlardır.
Quizá esa gente esté buscando lo mismo que Grace y yo.
Belki de ben kapıyı ya da pencereyi kilitlemedim.
Quizá no cerré la puerta... o la ventana.
Ama ben Eski Croatoan Cafe'deyken belki de kardeşi Skip oradaydı.
Pero cuando yo estuve en El Viejo Café Croatoan, tal vez su hermano Skip estaba allí.
Ben kardeşimle tekrar değişirsem belki herkes değişir.
Tal vez si mi hermano y yo volvemos a cambiar, todos los demás lo hagan.
Ben belki iş bitiminden sonra eve üzerinde çalışmak için bir kaç dava dosyası götürmüş ve geri getirmekte pek de başarılı olamamış olabilirim.
Pues puede que a veces también me haya llevado a casa expedientes para trabajar en ellos fuera de horas, y puede que no se me haya dado muy bien devolverlos.
Belki de bunu kabul etmek zor olan. Ben bunu değerlendiriyor muyum ya?
¿ Estoy considerando hacerlo?
Ben de belki bugün iyi bir iş çıkarabilirsem bu bana hayatımı yoluna koymak için...
las cosas han en mal estado, y supongo que pensamiento si podía hacer un buen trabajo hoy, quizá yo tendría el impulso
Belki bütün bu bebek olayını ben ve Petra halledebiliriz.
¡ Tal vez todo el tema del bebé puede llevarse realmente a través de Petra!
Yani ben de düşündüm ki, belki sen gelip işleri biraz daha az garip yapmak istersin.
Así que he pensado que a lo mejor podías venir y hacer las cosas menos incómodas.
Belki de ben öyle düşünmeni istediğim içindir.
Porque eso es lo que yo quería que usted creyera.
Ama belki de sonraki buluşmamızı dört gözle bekleyen tek ben değildim.
Pero quizás no fuera la única ansiosa de nuestra próxima reunión.
Ya da belki sonuç olarak sen ve ben beraber çalışırız.
O... quizás tú y yo podríamos trabajar juntos después de todo.
Ama diğer yandan belki de olmuştur ve ben hatırlamıyorumdur.
Pero, por otro lado, puede ser que haya sucedido y yo no lo recuerde.
- Hayır! Belki zayıf olduğundan, belki güzel olduğundan her şey hep yanına kâr kalmış. Ama bilesin ki, davranışların başkalarını etkiliyor ve ben senden nefret ediyorum.
Tal vez porque eres delgada y linda consigues todo lo que quieres, pero tus actitudes tienen un efecto en los otros y eres mala persona, y el hecho que no lo entiendas no te hace menos mala persona.
Ben biraz uzaktım belki doğru görememiş olabilirim ama dişleri gördüm.
Bueno, estaba... estaba un poco lejos, así que tal vez no lo vi bien, pero lo que creo que vi... eran dientes.
Belki de ben kendime inanmıyorumdur.
Quizás no confíe en mí mismo.
Bu akşam şu ev arkadaşını karşına oturtup... "Dostum, sen evde televizyon izlerken ben bokun içindeydim. Kabuslarım sana göre fazla korkunçsa belki de ilaçlarımın parasını sen ödemelisin" diyeceksin.
Esta noche, siéntate con ese supuesto compañero del cuarto y dile, "Tío, estaba en la mierda mientras tú estabas en casa viendo la tele. ¡ Si mis pesadillas son tan horribles para ti, quizás necesites pagarme mis medicinas!".
- Ben sadece belki de konuşabiliriz diye düşünmüştüm.
¿ Qué puedo hacer por ti, Will? Bueno, yo... Esperaba que pudiéramos hablar.
Belki ondan sonra ben... ben seni evine getiririm ve bazı ev işleri yaparım.
Y quizás, después de eso, podría... podría traerte de vuelta, y podría hacer algunas tareas.
- Belki de ben rüya görüyorum.
- Quizá yo estoy soñando contigo.
Hangi durumda olursa olsun, ölçek sabit değil ve ben 10 yılda, belki daha fazla sürede fikrini değiştireceğini hayal ediyorum.
En cualquier caso, la escala es fluida e imagino que tengo una década... quizá más, para cambiar tu opinión.
Ben alkol alıyorum, belki ikimiz için de içebilirim.
Yo no demasiado, así que quizá pueda beber por los dos.
Bütün bu büyük şeyleri kaçırdım. Ben de baban olarak bir şey yapmak istedim... Belki bir araba...
Me perdí las grandes cosas, así que quería hacer algo, de un padre, así que pensé un coche.
Veya belki de ben en başta babasıyla çıkmamalıydım.
O Tal vez no debería haber salido con su padre para empezar.
Ben daha sonra alırım belki.
Tal vez más tarde.
Belki önce kendimi tanıtsam daha iyi olacak ben Prens Wu, geleceğin kralı.
Tal vez debería presentarme, soy el príncipe Wu, futuro rey.
Aramadı, o yüzden ben de belki suya düşmüştür, bu yüzden telefonu bozulmuştur ve bir sahilde sıkışıp kalmıştır diye düşünüyorum.
No llamó, por eso creo que tal vez cayó en el agua y eso arruinó su teléfono, ahora estará varada en alguna playa.
Belki de Terry ve Ben gölde biraz gezinmeliyiz.. yalnız başımıza..
Quizá Terry y yo podríamos salir al lago... solos.
Bilirsin, Ben keşkeleri olan bir adam değilim, Ama sen onun hayatımı değiştireceğini söylemiştin, Ben düşündümde belki bütün bunların anlamı
No soy un tío de los que dice "y si...", pero dijiste que me cambiará la vida, así que he pensado que tal vez
Ben onu eğitmeye çalışıyordum. Belki küçük McAndrew'u dinlemeyi bırakabilseydin o kadına güvenilmeyeceğini fark ederdin.
Estaba tratando de educarla, y quizá si dejaras de escuchar al pequeño McAndrew, te darías cuenta de que la mujer no es de fiar.
Ve evet, belki zamanlama mükemmel değil, ama ben Rafael'le olmak istiyorum.
Y, sí, quizás el momento no sea perfecto, pero quiero estar con Rafael.
Belki telefonu kaldırıp beni ararsın ben de onu sinemaya ya da yemeğe götürebilirim.
Quizá tomes el teléfono y me llames... y yo puedo... Yo puedo llevarlo a comer o al cine.
belki ben yardımcı olabilirim 21
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
ben seni seviyorum 69
bentley 21
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
ben seni seviyorum 69
bentley 21
benes 21
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
ben seni istiyorum 18
beni affet 279
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
ben seni istiyorum 18
beni affet 279
ben de seni seviyorum 508
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98