Bilemezsin translate Spanish
6,410 parallel translation
Asla bilemezsin.
NUNCA SE SABE.
Ne göreceğini hiçbir zaman bilemezsin.
Nunca sabes lo que podrías ver.
İlişkileri var mı bilemezsin.
No sabes si se estaban acostando.
Derin bir sicil araştırmasının neler ortaya çıkaracağını hiçbir zaman bilemezsin.
Y nunca se sabe lo que una investigación de antecedentes a fondo revelará.
- Bunu bilemezsin.
- No lo sabes.
- Bunu bilemezsin.
No lo sabes.
Bilemezsin ki, kilitli.
No lo sabes. Está cerrado.
Okulda yaptığı saçmasapan, aptalca şeyleri kaç kere dinlemek zorunda kaldığımı bilemezsin.
Las veces que me he tenido que sentar y oír las estúpidas, sin sentido, idiotas cosas que ha hecho en la escuela.
Bunu bilemezsin.
Eso no lo sabes.
Kendine bir suçlu gibi davranılmasının nasıl bir şey olduğunu bilemezsin.
No sabes lo que se siente ser tratado como un criminal.
Geleceğin ne getireceğini tabii ki bilemezsin.
Claro que no se puede saber lo que el futuro nos depara.
- Bilemezsin.
No lo sabes.
Bunların hiçbirini bilemezsin.
No sabes nada de esto.
İki buçuk yıl boyunca adam öldürmek insana neler yapıyor bilemezsin.
Te sorprenderá lo que dos años y medio de asesinatos le hace a tu interior.
Neyi içeri aldığını asla bilemezsin.
Uno nunca sabe qué puede entrar.
Ne hissettiğimi bilemezsin.
No sabes lo que estoy siendo.
Bilemezsin.
No lo sabes.
Ne kadar makbule geçtiğini bilemezsin.
No puedo decirte cuánto te lo agradezco.
Bilemezsin ki.
Bueno, nunca se sabe, ¿ o sí?
Evet ama bilemezsin sonuçta.
Ya, pero no lo sabes, ¿ o sí?
Gittiğinde nasıl hissettim asla bilemezsin.
No sabes cómo me hace sentir cuando no estás.
- Bunu bilemezsin.
- y el mío no. - No sabes eso.
- Bunu bilemezsin.
- Eso no lo sabes.
Gerçek olup olmadığını bilemezsin.
No sabrás qué es real y qué no lo es.
Sonunu bilemezsin. Sonuçta bir iş bu.
El trabajo es así.
Nasıldır bilemezsin.
No tienes ni idea.
Haklı olup olmadığını bilemezsin.
Nunca sabes si tienes razón.
Nasıl bir his olduğunu bilemezsin.
No tienes idea de lo liberador que es eso.
Asla bilemezsin.
Nunca lo sabrás.
- Bunu bilemezsin.
- Bueno, eso no lo sabes.
Ne olacağını asla bilemezsin.
Nunca sabes lo que puede pasar.
Notaların doğru sırada olup olmadığını bilemezsin ki.
Nunca sabes si las notas están siendo tocadas como toca.
Bunun bizim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsin.
No tienes idea de lo que significa para nosotros.
Asla bilemezsin.
Nunca se sabe.
İnsanların ne düşündüğünü bilemezsin.
No puedes saber lo que piensan.
Bunu bilemezsin.
No sabes eso.
Ama bilemezsin.
Pero no lo sabes.
Senin başına gelinceye kadar bilemezsin.
No puedes saberlo hasta que es la tuya.
- Bunu bilemezsin.
- Eso no puedo saberlo.
- Sonrasını bilemezsin.
No sabes dónde es.
O noktayı geçmeden bilemezsin.
No puedes saberlo hasta que lo pasas.
Neye ihtiyacın olur asla bilemezsin.
Nunca se sabe cuándo la pueda necesitar.
Söğüt halkasının komik tarafı, ne göreceğini asla bilemezsin.
Lo más gracioso de un aro de sauce... es que nunca sabes lo que vas a ver.
Sebebini öğrenmeden, ne yaptığımı ya da... kime hizmet ettiğimi bilemezsin.
No puede saber lo que he hecho o a quién he servido hasta que sepas por qué.
Fakat imkansız bir şey bu çünkü kimsenin gerçekte neler hissettiğini bilemezsin.
Pero eso es imposible. piensa de verdad.
gerçeği söylüyorum ancak kimse bana inanmıyor nasıl bir şey olduğunu bilemezsin.
Pero usted no tiene idea de lo que es saber la verdad y no tiene a nadie que cree.
- Bunu bilemezsin.
- Tú no sabes eso.
Asla bilemezsin.
Nunca la conocerás.
Bilemezsin.
Nunca se sabe.
Bilemezsin herhalde.
Supongo que no puedes.
- Asla bilemezsin.
Nunca se sabe.
bilemezsiniz 26
bilemem 161
bilemedin 19
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemem 161
bilemedin 19
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25