Bir daha translate Spanish
257,384 parallel translation
Bu olmamalıydı ve bir daha tekrarlanmayacak.
Esto no debería haber ocurrido y no se repetirá.
Bir daha yaşanırsa ne yapmam gerektiğini artık biliyorum.
Pero ahora sé qué hacer, de volver a ocurrir.
Seni bir daha görmezsem, Bebbanburg'un Uhtred, Sana iyi şanslar dilerim, kader nereye götürebilsin.
Si no te veo de nuevo, Uhtred de Bebbanburg, te deseo buena suerte, a donde sea que te lleve el destino.
Bir daha asla olmaz.
Nunca más.
Bir daha hiçbir şeye bakamayacağım.
No puedo mirar nada... y nunca más podré.
Bir daha gelirsen ıslık çal.
Cuando vuelvas por aquí, solo silba.
Bir daha da karşıma çıkma sakın!
¡ No quiero volver a verte!
Bir daha geldiğinde birlikte izleriz.
Podemos verlo cuando vuelvas por aquí.
30 saniye içinde buradan çıkıp gitmezsem, elmaslarını bir daha asla göremezsin.
Si no salgo de aquí en 30 segundos, no volverás a ver tus diamantes.
Biliyorum. Bir daha otur!
Sí. ¡ Hazlo de nuevo!
Onu bir daha kaybedemem.
No lo puedo perder otra vez.
Bir daha seni inciteceği için endişelenmeyeceksin.
Nunca vas a tener que preocuparte de que él te vaya a hacer daño de nuevo.
Evet, seni bir daha asla gözümün önünden ayırmayacağım.
Sí, nunca voy a dejar que te vayas de mi vista de nuevo.
Bir daha!
Encore!
Karayı bir daha ne zaman görürüz bilmiyorum.
No sé cuándo volveremos a ver tierra.
Bu gece bana bir daha hiç unutmamayı... umduğum bir şeyi hatırlattı... sevgi en karanlık ruhları bile kurtarabilir.
Y esta noche me recordó algo que espero no volver a olvidar nunca... El amor puede salvar incluso a las almas más oscuras.
İstersen bir daha...
¿ Querrías...?
Söyleyecek bir şeyim olduğunda gideceğiz, daha önce değil.
Iremos cuando tenga algo que decir, no antes.
Bir kadeh daha şarap için etrafı kolaçan etmenizi tavsiye edebilir miyim?
Os sugiero que vayáis a tomar otra copa de vino.
Baskın yapsalar da, biz yağma yapmayacağız ve daha da mühimi onları tek bir hububat tanesiyle dahi beslemeyeceğiz.
Si nos asaltan, no les daremos ni un solo grano que comer.
Daha önce böyle bir yüz görmemiştim.
Nunca había visto un rostro así.
Bir kılıçtan daha az beceri gerektirir.
Requiere menos aptitud que una espada.
Devonshire şehrini bir kez daha görmek isterdim.
Me habría gustado ver mi tierra de Devonshire una vez más.
Bir yolculuk daha yapmayı düşünüyorsunuz diye endişeleniyorum efendim.
Me preocupa que esté pensando en hacer otro viaje, señor.
Daha heyecan verici bir şeye ne dersin?
¿ Y qué tal algo un poco más emocionante?
Daha iyi bir teklifi olan varsa buyursun.
Si alguien ofrece un trato mejor, bienvenido sea.
Peki İskoçya'ya gelmek niye bir anda yeminini tutup kasayı muhafaza etmekten daha önemli oldu?
Así que, ¿ por qué de repente Escocia es más importante que vigilar la bóveda y cumplir tu sagrado juramento?
Evet ama bu bir savaşçı değil ki, daha cenin resmen.
Sí, pero ella no es una guerrera. Es un embrión.
Bu sefer daha iyi bir fikrim var.
Esta vez tengo una idea mejor.
Ama işler bitince, paran bir rahibenin yaşamından daha temiz olacak.
Pero a fin de cuentas, tu dinero va a estar más limpio que el historial de navegación de una monja.
Ama seninkini tahmin etti, bir yaşıma daha girdim.
Pero que me condenen si no ha pronosticado el tuyo.
- Archie, bir sorum var. Ben aslında bıçağa dokunmadım. Teknik olarak daha az vermem lazım.
- Archie, una pregunta, es que yo de hecho no he tocado el cuchillo, así que creo que técnicamente puede que deba menos.
Son bir şey daha var.
Solo una última cosa.
Zamanda ufak bir çizgi daha ve hepimiz evdeyiz.
Solo una línea más y estamos en casa.
Stan, bu ikimizin arasında olanlardan daha büyük bir şey dostum.
Stan, esto es mucho más grande que los problemas entre nosotros, hombre. Abre tus ojos.
Bir kez daha söyle de pizzayı suratında parçalayım.
Dices eso una vez más y te restriego la pizza por la cara. ¿ Qué?
Bir şey daha kreşle ilgili...
Bueno, te diré una cosa.
- Sana altın yıldız vereceğim ama buraya çok çok daha ciddi bir şey konuşmak için geldim.
Te doy una estrella dorada por el garito, pero estoy aquí para hablar contigo de algo muy muy serio.
Daha bir dakika bile olmadı.
Bueno, eso es casi un minuto.
Onun için hazırladığım plan çok daha kalıcı bir çözüm içeriyor.
Mi plan para ella implica algo mucho más permanente.
Hizmetlerimi sunmayı teklif etiğimde... aklımdaki şey tam olarak bu değildi. Tabii işaretleri yanlış okuyorsam ve... işler çok daha heyecanlı bir hale gelcekse o başka.
No puedo decir que esto es exactamente lo que tenía en mente cuando ofrecí mis servicios, a menos que haya malinterpretado las señales y las cosas estén a punto de tomar un giro mucho más emocionante.
Sanırım daha iyi bir fikrin var.
Bueno, supongo que tienes una idea mejor.
Bu çok daha önemli bir şeyle ilgili.
Se trata de conseguir algo mucho mejor.
Bir kişilik daha yerin vardır diye umuyordum.
Esperaba que tuvieras espacio para uno más.
Sonra bir güzelim paket daha gelir.
Luego viene otro preciso envío.
Sonra bir tane daha, bir tane daha.
Y luego otro.
- Bir ders daha ister misin?
¿ Quieres otra lección?
- Daha yakında bir yer yok mu?
- ¿ Nada más cerca?
Hep daha pozitif bir yaklaşımda bulunmak isteriz ama elimizde başka bir şey yoksa bize iltica eden kişinin KGB'den olduğunu itiraf ettirdiğin kaydı kullanabiliriz.
Bueno, siempre es deseable un enfoque más positivo, pero si es todo cuanto tenemos, podemos ir con la cinta que usted grabó en la que él admitía que la "desertora" era en realidad del KGB.
Bir ara sorayım, daha kibar olmuş olurum.
Debería preguntar alguna vez. Sería más cortés.
Yürüyüşe çıkarmam gereken bir köpeğim olsa daha kolay olurdu.
Sería más fácil si tuviera un perro al que pasear.
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmasın 24
bir daha olmaz 55
bir daha bak 16
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha söyle 118
bir daha yapma 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmasın 24
bir daha olmaz 55
bir daha bak 16
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha söyle 118