English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bir ses

Bir ses translate Spanish

7,863 parallel translation
Aniden, harika bir ses çıktı.
De pronto, sólo está este increíble sonido.
Uyanıyorum ve ben bu... garip bir ses duydum, ve
Me despierto y oigo este...
- Aşağıdan bir ses geldi sanki.
Creo que oí a alguien abajo.
Çok korkunç bir ses çıkartmış.
Ella hizo el ruido más espantoso.
Tommy, Kardeşin bir ses kaydı bırakmış.
Tommy, tu hermano dejó una grabación.
Bir ses duydunuz mu?
¿ Nada?
İçimden bir ses sirk ucubemizin sadece başlangıç olduğunu söylüyor.
Algo me dice que nuestro fenómeno del circo... quizá solo sea el comienzo.
Bir ses duydum...
Oí...
Çok keskin bir ses ilk solucan deliğini açtığımdan beri beynimin içinde yankılanıyor.
Un sonido penetrante atraviesa cada sinapsis de mi cerebro desde que abrí el primer extremo del agujero de gusano.
Bir fikrim yok. Ama içimden bir ses Smulitzer'la ilgili diyor.
No tengo idea, pero tengo el presentimiento de que rima con Smulitzer.
Yumuşak bir ses tonu ile konuşuyorsun, onu gerçekten seviyor olmalısın.
Todo suave y soñadora. Deberías amar realmente a esa chica.
Evet ve küçücük bir ses çıkarırsan beni evden atar.
Sí, y si haces un pequeño ruido, ella me desalojará.
Sana hafif tutulmuş gibi bir ses tonuyla konuşup hayatının sevişmesini yaşayacağını ima edeceğim kısmı es geçelim mi?
¿ Podemos saltearnos la parte en la que hablo con encanto...? ¿ y te hago creer que tendremos sexo espectacular?
Dürbünü alıp sahaya baktığında formasında 55 yazan tanıdık bir yüz gördü ve kafasındaki cılız bir ses "İşte bu." dedi.
Así, cuando toma sus binoculares, mira el campo de juego... ve una cara conocida con el 55 en su camiseta... y una vocecita interior le dice : "Ése".
Korkunç bir ses vardı... ve ben de... iplerle... bağlanmıştım.
Había un ruido terrible y estaba enredado en... en... hilos.
İçimden bir ses "bir şeylerin peşinde olsun" diyordu.
Supongo que una parte de mí esperaba que tuvieras razón.
Bir ses yüreğinde yankılanacak.
.. una voz hará eco en su corazón.
Bir ses duyduğumu sandım.
Oí un sonido.
Bir ses duydum galiba.
Pensé escuchar un ruido.
"Seni ararım" derdim ama içimden bir ses geldiğin yerde işler böyle yürümüyor diyor.
Yo diría que te llamo... pero tengo un sentimiento, que de dónde vienes... simplemente no funciona así.
Yalnız bir ses değilim, kalabalığın sesiyim.
No soy una voz solitaria. Soy muchas.
İçimden bir ses, Kralın kraliyet planlarının zindandan yapılmadığını söylüyor.
No creo que los asuntos del Rey se organicen desde el Calabozo.
Bir anda bum diye bir ses duydum ve "masanın altına girin" dedim.
Escuché este Boom de la nada y solo dije,'métanse bajo la mesa.'
Seksi bir ses tonu var. Bu harika.
Sí, tiene una voz sexy.
Sanırım bir ses duydum.
Creo que oí algo.
Gerçekten de, bir ses duydum.
Creo que escuché algo.
Ama bir kaç yıl önce Kongre'ye "İyi çalışma koşulları ve adil rekabet hukuku" adının verdiğimiz bir tasarı sunduğumuzda ve bunun için insanlarla çalıştığımızda şirketlerden hiç bir ses çıkmadı.
Pero cuando presentamos un proyecto de ley en el Congreso hace unos años, o trabajamos con gente para hacerlo, lo llamamos "Ley de Condiciones Laborales Dignas y Competencia Leal", las empresas respondieron a una sola voz,
Muhteşem bir ses duydum.
He oído una voz maravillosa.
Her neyse işte, içimden bir ses bunun kız bir balık olduğunu söylüyor.
- Tandy, no. Vale, bien, bien. Vale, Jasper, ¿ estás listo?
Şunu dinlesene. Bir ses duymak ister misin?
Gracias.
Belli bir ses tonuyla çığlık atardı.
Gritaba con esa voz.
Sonra bunu duydum. Bir ses.
y escuche este, era como, un sonido.
Sonra şöyle bir ses duyuyorsunuz ; sanki, birisi kulağınızın dibinde bağırıyor, tam burada durup, bağırıyorlar gibi.
Luego escuchas, este sonido. Es como... se siente como alguien escuchando al lado de tu oido, como si estuviesen aqui, y estuviesen gritando.
Bir süre sonra kapıda bir ses duydum.
Después de un rato, oí un golpe en la puerta.
Bir ses duyuyorum ve bana öldür diyor.
Puedo escuchar una voz... y me está diciendo que mate.
İçimden bir ses aksini söylüyor.
Algo me dice que no.
Ve ateş. Yandım ve tükendim. İçimde kaçmaya çalıştığım bir ses var.
Y fuego, llamá, mientras soy consumida, hay una voz dentro de mi que trato de espantar, dice antes de que otro mundo me reclame y me tome y aún.
Çok ses getirecek, ama bir nebze değişim olmayacak.
Lo que significa mucho ruido, pero no cambiará las cosas ni un poco.
ve son olarak bir türlü çalışmayan ses demosu... Andy Hertzfeld tarafından tasarlanmıştır.
Y después voy a decir que la demostración de voz que no funcionó fue diseñada por Andy Hertzfeld.
Müzik için klavye, daha iyi ses kartı.. .. daha iyi bir ekran kartı, gelişmiş bir hafıza kartı.
Teclados para música, un mejor sonido, mejores gráficas, memoria mejorada.
Zemine bir çatal bırakabilirler. O an bunu görürseniz, bırakmayacaklardır. Çünkü ses çıkarabilir ve bu durum tanınmalarını sağlayabilir.
Puede que pongan un tenedor en el suelo debajo de la mesa, para ver si lo notas, y no lo dejarían caer porque eso haría ruido y sería demasiado fácil.
Yıllar boyu, bu ses bir gelmiş bir gitmiş.
Y por años, esta cosa iba y venía.
Bak, çok iyi bir kulağın var, bunu kabinde kanıtladın ve başka neyin olduğunu duymak için süper heyecanlıydım ama bana verdiğin şey, daha fazla toplama ses oldu.
Mira tienes muy buen oído. Me lo demostraste y estaba muy emocionado de oír tus cosas y lo que me diste fueron más mezclas.
Bir tiz ses daha duymak istemiyorum.
¡ No quiero oír ni pío!
Hayalden başka bir şey değil hayat. Çalımla yürüyen zavallı oyuncu sahnedeki vakti için yıpratır kendini ama bitince rolü ne ses kalır ne seda.
La vida es una sombra errante un pobre actor que se agita y se pavonea una hora en escena y nunca más se le oye.
Parmaklıklı kapısı ya da ses geçirmez odası ile 6 ile 9 metrelik bir hücrede ne kadar dayanabileceğimi sanıyorsunuz? Evin peşinde değil.
Ella no está tras la casa.
Engel, bana bir ses ver.
Engel, dame una actualización.
Aklıma üstü kapalı bir anı geliyor aslında gönülsüzce tabii ki korkutucu güçte ve ses tınısında osurduğunu hatırlıyorum ve kendisine bu korkunç zararı verdiği için korkmuştum.
Apenas. Tengo un vago recuerdo de ella, en cierta ocasión que involuntariamente, quiero suponer se tiró un pedo tan aterradoramente poderoso y sonoro que temí que se hubiera hecho un daño terrible.
- Bu film çok ses getirecek. - Buddy iyi bir senaryo bulursa...
Esta película va a ser gorda, y si Buddy consigue un buen guion...
Ses, dengesiz veya başka bir şey olan çamaşır makinesi gibi geliyordu. Duvara çarpıyormuş gibiydi ve beni de dehşete düşürüyordu.
Y sonaba como una maquina lavadora o como algo fuera de balance golpeando contra la pared, y realmente me aterraba.
Tek bildiğim yatağa geri girmem gerektiğiydi ki, kafamda bir tip ses vardı ve kendi sesimdi, "Yatağa gir" diyordu.
Todo lo que sé es que tengo que volver a la cama, una voz dentro de mi cabeza decia... mi propia voz decia "regresa a la cama."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]