Birlikte kalın translate Spanish
303 parallel translation
Rachel ve sen birlikte kalın.
Tú y Rachel os quedaréis.
Size birlikte kalın dedim.
- Les dije que permanecieran juntos.
Birlikte kalın.
Manténganse juntos.
Birlikte kalın.
No os separéis.
Birlikte kalın.
¡ Permanezcan juntos!
Birlikte kalın!
¡ Permanezcan juntos!
Ruth, birkaç şişe su al yanına... anlaşıldı. ayrıca, yan yana yürüceğimizi unutmayın, bu çok önemli... en zayıf avı almayacaklardır, lideri alıcaklar ve daha sonra dağılanları, yani birlikte kalın... ewet birlikte kalalım, deneyelim ve kimsenin ölmeyeceği bir gün yaşayalım.
Ruth, toma suficientes botellas de agua... También, recuerden caminar juntos, es muy importante... tomarán la presa mas débil, tomarán al líder, para que el resto se disperse, asi que permanezcan juntos...
Burgess, Wallop burada Marco ile birlikte kalın.
Burgess, Wallop, quédense con Marco.
Birlikte kalın!
¡ No os separéis!
Müfettiş baş tanığımızla birlikte kalın.
Quédese con su principal testigo, Inspector. Puede que necesite una declaración de él.
Birlikte kalın.
Quédense juntos.
Ne olursa olsun, birlikte kalın!
Pase lo que pase, permanezcan unidos!
Birlikte kalın, ayrılmayın.
No se separen. No se rezaguen.
İkiniz konuşmaya devam edin. Birlikte kalın.
Conoceos mejor.
Birlikte kalın ; güvende olursunuz.
No se separen. No les pasará nada.
"Hoşça kal canım, yarın birlikte çay içeriz."
"Adiós, querida, tomaremos un té mañana."
Evliliği daimi bir kaynak işi gibi görüyorum birlikte büyüyen iki ağaç gibi, gerçi ablam tam tersi davranışlar sergilese de kalıcı bir kütle gibi iki ağacın aşılanıp tek bir doku olması gibi.
El matrimonio es una fusión permanente, dos árboles que crecen unidos... por mucho que mi hermana me demuestre lo contrario... Es una masa repelente... permanente... como la fusión permanente de dos árboles con un injerto permanente. Ay, eso es muy obvio.
Arkadaşın olmasam, birçok savaşta birlikte çarpışıp tehlikelere göğüs germiş olmasak, bana ve Roma'ya ne kadar cesurca hizmet ettiğini bilmesem, seni bir hain olarak idam ettirmeye mecbur kalırdım.
Si no fuera tu amigo... si no hubiera luchado contigo en muchas batallas... y compartido muchos peligros en la lucha... si no estuviera seguro de lo valientemente que nos has servido a mi y a Roma... pediría que te ejecutasen por traición.
Eğer bu bizim son gecemiz ise burda seninle kalıp birlikte geçirmek istiyorum... hangi yıldızların çatıyı oluşturduğunu keşfetmek istiyorum.
Si ésta va a ser nuestra última noche, la quiero pasar aquí contigo... y descubrir qué clase de techo habrían sido las estrellas.
Kalın, birlikte bekleriz.
Entre y la esperaremos juntos.
Hayır, Gilberte. Kalırsam, yarın kalmamak bende seni terkediyormuşum izlenimi uyandıracak. Yarın da kalırsam birlikte yaşıyor olacağız, yani evli gibi birşey..
No, Gilberte, si me quedo, tendré la impresión de abandonarte... al no quedarme mañana, y si me quedo, mañana seremos una pareja... casi como un matrimonio, y eso va en contra de nuestras convicciones.
Bu evde kal, ya da sana bir ev alayım annenle birlikte yaşarsın.
Quédate aquí, o si no conseguiré una casa para que tú... y tu madre viváis juntas.
Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun.
Permanecer velando conmigo.
Bununla birlikte bir şey var ki 12 yaşımda hizmetçiyle üzerimde kalıcı bir iz bırakan annemi şaşırtan, kızın boş yere işsiz kalmasını sağlayan bir tecrübem oldu.
Aunque a los doce años tuve una experiencia con la mucama que me dejó marcado para toda la vida conmocionó a mi madre y le costó el empleo a la pobre chica. Bueno, todavía hay esperanzas para usted, después de todo.
Hayatta kalıyorum çünkü savaşı kazanan zekam oluyor, birlikte yaşamalarını sağlıyor.
Sobrevivo porque mi inteligencia supera a ambas mitades las hace vivir juntas.
O zaman burada kalıp, bizimle birlikte savaşmalısın, Chuka... ve senyoranı en iyi şekilde koru.
Pues deberá quedarse y luchar con nosotros Chuka. Y proteger a su Señora tan bien como pueda.
Chuck, birkaç adamla birlikte çocuğun yanında kalın.
Chuck, tú y un par de muchachos quedaos con el chico.
Değirmende, kasabanın dışında, karısıyla birlikte kalıyor.
En el molino, fuera de la ciudad, Donde vive su esposa. Esta armado.
Birlikte olduğum kızların çoğunda rol yapmak zorunda kalırdım.
Con las chicas que amaba me fabricaba un personaje.
Etrafı yerle bir edip, sonra da paralarına sığınırlar, ya da düşüncesizliklerine, onları birlikte tutan her neyse işte. Bıraktıkları pisliği temizlemek başkalarına kalır.
Lo aplastan todo y luego se refugian en su dinero, o en su indiferencia, o en aquello que les mantiene unidos, y los otros arreglan lo que ellos destrozaron.
Adam Walinsky ve Peter Edelman ile birlikte bize verilen siyasi çizgi doğrultusunda bütün gece ayakta kalıp Robert Kennedy'nin konuşmasını hazırlamıştık.
Acababa de dar la línea de actuación.
Tam tersine, müstakbel eşinle birlikte yeni sarayımızda kalırsınız diye düşünmüştüm.
Al contrario, tenía la esperanza que tu y algún esposo continuarían viviendo en el nuevo palacio.
O senle birlikte olduğu sürece, senin başka bi yüzün, başka bi kalıbın olacak.
Cuando te tenga preparado, sólo serás una carita sobre una portada.
Umarım burada kalırsın... Eve ile birlikte.
Espero que te quedes aquí con Eve.
Bizde kalırsın, annemle ve benimle birlikte...
Te vienes a casa. Mamá y yo te esconderemos.
Bu yüzden şimdi Tanrı'nın ailenizin ve arkadaşlarınızın huzurunda her ikinize de bu dünyada olduğunuz sürece kalıcı bir birliktelik yaşamak amacıyla birlikte olmayı kabul edip etmediğinizi sormak istiyorum.
Les pido ahora en presencia de Dios, familia y amigos, que declaren sus intenciones de unión eterna mientras vivan en esta tierra.
Zaman ve mekanın ötesine geçmeyi isteyen Van Gogh, çok canlı bir palet seçer. Renkler izleyicinin belleğine kazınır ve sonsuza dek onunla birlikte kalır.
En su deseo de trascender el tiempo y el lugar, él elige una gama tan vivida, que se graba en la memoria del espectador y permanece ahí para siempre.
Elimi tutun. - Birlikte kalın.
Todos juntos.
Jojo'yla uzun zaman birlikte kalırsanız kilo alışını görmeye başlardınız.
Si observabas a JoJo, verías que engordaba hora tras hora.
Fakat kışın gelip çatması ve buzlu kapısını kapatmasıyla birlikte genç albatros da denize geri dönmek zorunda kalır.
Pero mientras el invierno se instala y cierra sus puertas de hielo también los jóvenes albatros retornan al mar.
John'la birlikte zaman geçirecektik ama Dr. Chang daha önce bilinmeyen bir uygarlığın kalıntılarını bulduğunu düşünüyor.
Se suponía que John y yo pasaríamos más tiempo juntos... pero el doctor Chang cree que ha encontrado las ruinas... de una civilización antigua de la que nadie a escuchado antes.
Yo, yo, ben sadece... Yarın gece birlikte yemeğe çıkalım mı?
¿ Está libre para cenar mañana?
Bizi yıkıyorsun.Eğer seninle kalırsak, bizi de kendinle birlikte yıkacaksın.
Si nos quedamos, nos destruirás contigo.
Bak birkaç eşyanı topla. Dylan ve sen gelip benimle birlikte merkezde kalın.
Mira ¿ por qué no preparas algunas cosas y vienen tú y Dylan conmigo a la base?
John'la birlikte vakit geçirecektik ama Dr. Chang daha önce bilinmeyen bir uygarlığın kalıntılarını bulduğunu düşünüyor.
John y yo íbamos a estar juntos, pero el Dr. Chang cree que encontró ruinas de una civilización antigua desconocida.
Kraliyet varisi olan çocukları duvarlarına toslamış, halkı, kalıntılarının üstüne basıp geçmiş. Kaderin zalim dışlamasıyla Cassandra bir başına duruyor. Krallığı, ailesi ve dostları rüzgârla birlikte uzaklaşmış.
Ahora, velada por el humo mortal de la ruina... sus hijos reales despeñados por sus muros... su gente conducida por sus ruinas... y ahora, sola en el cruel aislamiento del destino... se encuentra Cassandra... su reino, familia y amigos... llevados por el viento.
Benimle birlikte kalırsın, değil mi?
Entonces tendrás que acostumbrarte a mí.
"3 kalın arkadaşıyla birlikte."
"Va con tres amigos suyos que están como gorilas."
3 tane kalın adamla birlikte.
Va con tres amigos suyos que están como gorilas.
- Birlikte çıkalım mı? - Dışarı çıkarır mısın?
¿ Quieres que salgamos juntos tú y yo?
Pek çok türde, heme erkeğin hem dişinin yavruyu büyütmesi gerekir ; bu yüzden en azından çiftleşme mevsiminde kuşların pek çoğu çift olarak birlikte kalır.
En la mayoría de las especies, macho y hembra son necesarios para criar a los pichones, así que, luego de aparearse, se mantienen unidas, al menos durante la temporada de cría.