Bu translate Spanish
2,775,977 parallel translation
Tüm bu olayların merkezinde, 2001'de ölen Rahip Joseph Maskell var.
Todo se centra en un sacerdote que murió en 2001, el padre Joseph Maskell.
Keşke bu olaylar hiç olmamış olsaydı. Bunu sağlayamasak da biraz iyileşmeleri için uğraşabiliriz.
Deseamos que jamás vuelva a ocurrir pero, al no poder deshacer eso, lo mejor que podemos hacer es darles sanación.
Umarım Joseph Maskell mağdurları olarak şu yaşımızda sırf bu verdiğiniz ufak tazminatı almak için buraya geldiğimizi sanmıyorsunuzdur.
Espero que no piensen que los supervivientes de Joseph Maskell, a las edades que tenemos, en verdad venimos aquí para recibir la poca compensación que están dando.
Bu şeyleri söyleme fırsatı benim için başpiskoposlukla ilgili şeylerden çok daha önemli.
Tener la oportunidad de decir estas cosas me parece mucho más importante que cualquier otra cosa relacionada con la arquidiócesis.
Bu beni nasıl mı etkiledi?
¿ Qué impacto tiene en mí?
Bu iki şeyi aynı kefeye koyamazlar.
No puedes poner ambos conceptos lado a lado.
Bu problemi onlar çözemez. Devlet devreye girmeli.
Ellos no pueden ser quienes resuelvan este problema, el gobierno debe ser el que interceda.
Bu benim, bu da kardeşim.
Ese soy yo, ese es mi hermano.
Bu iş boyumu aşmıştı.
Ahora estaba en grandes problemas.
Roma'da olmasaydı buraya gelirdi. Bu gece burada olurdu. "
ARZOBISPO WILLIAM KEELER... estaría aquí esta noche ".
Bu hikayeyle çok ilgileniyorlardı.
Y ellos estuvieron muy interesados en la historia.
Bu olaydan haberim yoktu.
No sabía nada de esto.
Bu inanılmaz bir şey.
Increíble, maldita sea.
Bu Monsenyör Malooly adlı adam... 1993'te, ailem ve dostlarım herkese imzasız mektuplar yollayıp gazeteye ilan verdiklerinde aldığımız mektuplardan birini başpiskoposluk yollamıştı.
Así que este monseñor Malooly... En 1993, cuando familiares y amigos enviaban cartas a todos anónimamente, y ponían anuncios en diarios, una de las cartas que llegó fue de la arquidiócesis.
" Bu suçlamaları teyit edemeyiz.
" No podemos corroborar nada de esto.
Bu iğrenç bir şey.
Esto es repugnante.
Eğer "Bu olay hiç olmadı" demeye başlarsan bana yalancı demiş olursun.
Si empiezas a decir cosas como : "Eso nunca pasó". Me estás diciendo mentiroso.
Bu saçmalıklarla ilgileneceksen belki de bu yanına kâr kalabilir, tamam mı?
Vas a enfrentar esas mentiras. Podrías salirte con la tuya.
Ve bu bir yalan.
Y eso es mentira.
Bu yaptıkları insanların öfkesini susturuyor. Haklı öfkelerini. Olayları duyurup görünür olmamız için duyulan ihtiyacı yok ediyorlar.
Y cierta parte de esto realmente sofoca la ira de la gente, y la ira justificada de la gente, y la necesidad que tiene la gente de hacer públicas las cosas y dejar de actuar como si...
Çoğu Keough mezunu bu işin sonlanıp kapıların kapanmasından çok memnun.
Muchas graduadas de Keough están felices de ver cerrar este círculo y estas puertas,
Tarihin bu parçası yok olacak.
de ver destruida esta parte de la historia.
Ama bu olayın taciz boyutu gittikçe büyüdü.
Pero el ángulo del abuso despegó y no paró de crecer.
Gece uyuyamadığımda "Biraz daha düşünürsem bu olayı çözebilirim" diyorum. Sabahın üçünde.
Por las noches cuando no puedo dormir, digo : "Si pienso en esto un poco más, podré descifrarlo", a las 3 : 00 a. m.
Başlarına gelen bu olay, kaderlerini belirledi.
Y lo que les pasó fijó su suerte.
Bu şiiri yazdığında 16 yaşındaydı.
Ella tenía 16 años cuando escribió este poema.
Cathy'nin hayatı, Cathy'nin ölümü ve bu taciz olayları...
La vida de Cathy, la muerte de Cathy y este abuso...
Bu kızlar hayatları boyunca bu sırrı tutmuş.
Estas chicas han vivido con esto toda su vida.
Ben de hayatımı en iyi dostumun, ablamın kaybının acısıyla yaşadım ve bu hiç geçmeyecek.
Yo viví con la pérdida de mi mejor amiga, mi hermana, toda mi vida y así seguiré.
Bu cinayet katilin yanına kâr kaldı.
Quien la haya asesinado se salió con la suya, y...
Cathy'nin cinayetinin üstünden neredeyse 50 yıl geçti ama bence bu dosya çözülecek.
Han transcurrido casi 50 años desde el homicidio de Cathy, pero creo que se resolverá.
Devletin yapması gereken de bu.
Es lo que debería hacer el Estado.
Bu kadın, orada olan şeyleri durdurmaya çalışırken öldürüldü.
Esta mujer murió por ayudar a detener lo que pasaba allí.
Bence yaptığım şeyler, korkularımla yüzleşmem, bu çatlağa yaklaşıp şunu demem gibi :
Personalmente, siento que lo que hago, enfrentar mi temor, es acercarme a la grieta y decir :
Bu çılgınlık.
Esto es una locura.
Elimden gelen bu.
Es todo lo que puedo pagar.
Bakın, biliyorum belki de bu biraz şey,...
Mira, sé que esto quizá parece...
Yani, bu adam bodrumu onaracağını söyledi...
Así que... este tipo, dijiste que te arregló el sótano...
James Morecroft... Bu da adresi.
James Morecroft... esa es su dirección.
Tanrım, tüm bu lanet şeyleri söylediğime inanamıyorum.
Jesús, no puedo creer que esté diciendo todo esto.
Bu nedir?
¿ Qué es esto?
- Hepsi bu kadar.
- Es todo tu culpa.
Bu bölgede bir hırsız olduğunu söyledi
Dijo que había robos en el área...
Söylediğin bu değildi.
Bueno, eso no es lo que dijiste.
- Sadece bu işte, bu sokakta yaşadığımızı söyledim.
- Solo que vivíamos en esta calle.
- Sana söyleyeyim, başka yol yok, konuştuklarının hepsi bu.
- Bueno, te diré... no hay manera que eso sea todo sobre lo que hablaban.
Evet, kardeşim bu.
Sí, es mi hermano.
Bu gece burada kalabilir miyim?
¿ Puedo quedarme aquí esta noche?
Bu deneyde, solvent miktarının olası en az düzeyde kullanılması önerilir.
En este experimento... es recomendable usar el mínimo posible de solvente.
Gelecek derste bu deneyi yazılmış şekilde istiyorum.
Quiero este experimento redactado para la próxima vez.
James'le alakalı mıdır bu?
¿ Está James por aquí?