Bu çok tuhaf translate Spanish
1,603 parallel translation
Bu çok tuhaf bir duyguydu.
Fue un sentimiento tan extraño.
Bu çok tuhaf.
Es extraño.
Aman Allahım.Bu çok tuhaf.
Fuel el sol en mis ojos. Oh, Dios Mío, Eso es tan extraño.
Hiç bir şey demedi ki.. Bu çok tuhaf çünkü o genellikle çok konuşkan biridir
Él no dijo nada... lo cual es extraño, porque él usualmente es un agradable charlatán.
Bu çok tuhaf.
Es raro.
Bu çok tuhaf.
Pues qué raro ¿ Cuándo?
Biliyorsun bu çok tuhaf.
Tú sabes, es raro.
Bu çok tuhaf.
Es de lo más raro.
Bu çok tuhaf... ilginç.
Es muy gracioso. Interesante.
Bu çok tuhaf.
Correcto. Esto es realmente raro...
Vov, bu çok tuhaf.
Esto es raro.
Bu çok tuhaf. Adamı dün gece rüyamda görmüştüm.
Es tan extraño, tuve un sueño sobre él anoche.
Bu çok tuhaf.
Esto es muy raro.
Bu çok tuhaf ama Cliff şu adamla uzun süredir konuşuyor mu?
De acuerdo, esto es raro, Pero ¿ Ha estado Cliff hablando con ese tipo por demasiado rato?
Bu çok tuhaf!
Qué raro.
- Tamam, bu çok tuhaf.
- ¡ Chico malo! - Otra vez.
Bu çok tuhaf.
Qué raro.
Bak bu çok tuhaf işte.
Eso fue extraño.
- Bu çok tuhaf.
Yo... esto es raro.
Bu çok tuhaf.
Esto está raro.
Kenara çekip konuşursan bu çok tuhaf kaçar.
Será raro si hablas con ella aparte.
Bu çok tuhaf.
Esto es tan raro.
İnsanlar hayal kırıklığına uğrayacaktı, ve bu çok tuhaf, anla işte.
No quiero decepcionar a la gente. Pero es raro.
Bu çok tuhaf.
Esto es tan extraño.
Bu çok tuhaf, bir dakika önce kendini rol yaparken izliyorsun ve sonra sen oluyorsun.
Es extraño. Estás mirando a Jared perder peso comiendo bocadillos y de repente estás tú.
Bu cok tuhaf.
Es de lo más extraño.
Bu çok tuhaf.
¿ Ves muchos de éstos?
Bu çok tuhaf..
Es gracioso, sin embargo.
Bu.... bu gerçekten çok tuhaf
Esto es... Muy extraño.
Bu yüzden cezalandırılmam çok tuhaf.
Es raro que lo castiguen a uno por una basura como esa, no?
Bu aile çok tuhaf.
Esta familia es rara.
Çok tuhaf bir şey oldu. Sabah evden çıkarken bu kasedi buldum. Kapıya bantlanmıştı.
Esto es muy raro pero esta mañana encontré esto pegado en la puerta de mi casa.
Bu liste ile ilgili olarak çok tuhaf davranıyor.
- Es muy raro lo de esta lista.
- Angela,... birlikte çalıştığımız için sana tuhaf geliyor biliyorum,... ayrıca bu zamana kadar, sana karşı çok duyarsız davranmış da olabilirim.
- Angela sé que esto es extraño porque trabajamos juntos y porque hasta o inclusive ahora, te parecía repugnante.
Bu resim çok tuhaf!
Qué raro es esto.
- Çünkü bu... çok tuhaf. - Neden olmasın?
¿ Por qué no?
Murderuss'un farkına varma tarzı çok tuhaf tamam mı? Bu son derece basit.
Es muy conveniente.
- Ah, çok tatlıdır, biraz tuhaf bu aralar, ama...
Un poquito rebelde, pero... - ¿ Cuántos años tiene ya?
Bu, çok tuhaf.
Qué extraño.
Bu tuhaf gözleriniz çok sözler vermiş.
"Estos extraños ojos han hecho muchas promesas..."
Evinden ilk kez ayrılıyorsun. Yeni arkadaşlar bu arada erkek arkadaşından da ayrıldın ve bir sürü tuhaf kaza da cabası. Çok fazla stres altındasın.
Es tu primera vez lejos del hogar, nuevos amigos, romper con tu novio de secundaria, y luego lanzarse en todos estos raros accidentes, eso es mucho estrés.
Çok tuhaf, tehlikeyi hiçe sayarak... -... cesetleri hep bu savaş alanına atıyor.
Es raro, siempre deja los cuerpos en ese campo de batalla sin importar el riesgo.
Bu epeyce ironik, hatta çok tuhaf. " Chogyam Trungpa Rinpoche - 1939-1987
Es bastante irónico muy divertido, por cierto.
Şu an burada üzeri yazılı kâğıtları elimde tutarak oturmam ve içeride beni beklemeleri çok tuhaf geliyor. Şunu da fark ettim ki bu olanların gerçek olduğuna hâlâ kendimi inandırabilmiş değilim.
Parece tan raro, estar sentada aquí así con este papel con palabras y todos ellos esperándome adentro y me doy cuenta de que no creo que nada de esto esté pasando realmente.
Etrafta pek çok tuhaf insan var Bayan Betts. Bu yüzden burada bir sürü üzgün yaralı ve yalnız köpek var.
Hay mucha gente rara en el mundo, Sra. Betts por lo que hay muchos perros tristes lastimados y solitarios.
Bu çok, çok tuhaf.
Esto es muy, muy peculiar.
Bana biraz tuhaf geldi bu. Ama bu beni çok etkiledi.
Me pareció muy extraño, pero me afectó profundamente,
Asıl tuhaf olan şey... sanrılarında, bu kızların çok soğuk bir gezegenden geldiğini görmesi.
- Pero la parte más extraña fue que tuvo una visión, que eran de otro planeta que era muy frío.
Bu çocuk çok tuhaf.
Ese niño es muy raro.
İşin tuhafı, bu reklamların her biri bize, normal parçalarımızla ulaşamayacağımız, müzikal açıdan çok eşsiz bir fırsat sundu.
Y, sorpresivamente, nos brindaron una oportunidad única, a nivel musical, que no habríamos tenido con nuestras actuaciones comunes.
- Bu da ne? - Çok tuhaf.
- Vaya, ¿ qué...?
bu çok güzel 567
bu çok iyi 411
bu çok üzücü 63
bu çok zor 90
bu çok 150
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok hoş 216
bu çok heyecan verici 50
bu çok korkunç 105
bu çok iyi 411
bu çok üzücü 63
bu çok zor 90
bu çok 150
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok hoş 216
bu çok heyecan verici 50
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok doğal 48
bu çok para 46
bu çok güzeldi 52
bu çok doğru 46
bu çok ilginç 132
bu çok kötü oldu 29
bu çok komik 209
bu çok eğlenceli 50
bu çok kolay 78
bu çok doğal 48
bu çok para 46
bu çok güzeldi 52
bu çok doğru 46
bu çok ilginç 132
bu çok kötü oldu 29
bu çok komik 209
bu çok eğlenceli 50
bu çok kolay 78
bu çok saçma 642
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok kötü 494
bu çok gülünç 58
bu çok tehlikeli 167
bu çok basit 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok kötü 494
bu çok gülünç 58
bu çok tehlikeli 167
bu çok basit 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16