Cinayetten translate Spanish
3,501 parallel translation
- Bayan Jasinski az önce cinayetten dakikalar önce bana Bayan Adams'ı ölümle tehdit ettiğinizi duyduğunu söyledi.
La Srta. Jasinski acaba de decirme que minutos antes del asesinato lo escuchó amenazar de muerte a la Sra. Adams.
Dillon ve McInturff cinayetten suçlu bulundu.
Dillon y McInturff por el asesinato.
Belediyeyi arayıp cinayetten kaynaklanan cesedi tam olarak nereye gömdüğümüzü söyleyelim.
Llamemos al ayuntamiento para decirles que nos libramos de un cadáver.
Oscar'ı vuran polis tutuklandı ve birinci dereceden cinayetten suçlandı.
El oficial que le disparó a Oscar fue arrestado y acusado de asesinato en Primer Grado.
Cinayetten kuşkulanılmıyor, ölümü trajik bir kaza olarak kaydediliyor.
No ha sospechas de asesinato, E indican que su muerte ha sido un trágico accidente.
1982 yılında çifte cinayetten mahkûm olmuş, anne-kız cinayeti.
Condenado por homicidio doble en 1982, una madre y su hija.
Bana cinayetten bahsetmek zorundasın.
Tienes que decirme sobre el asesinato.
6. cinayetten 11 ay sonra, 7. bir cinayet daha işledi.
Once meses después de su sexta víctima, hubo una séptima.
- Kimse bu cinayetten hüküm giymemiş mi? - Henüz değil.
- ¿ Ningún condenado por asesinarle?
Bu adam düzinelerce cinayetten şüpheli tutuldu.
Es decir, ha sido sospechoso en más de una docena de asesinatos.
Ve yeleğimdeki kurşunla, kurbandakini eşleştirdiğimizde birinci derece cinayetten yargılanacaksın.
Y en cuanto comparemos la bala de mi chaleco con la de la víctima, entonces añadiremos asesinato en primer grado.
Adam yıllardır cinayetten paçayı kurtarmaya başardı.
Este hombre ha logrado librarse del cargo por asesinato durante décadas.
Yani Proctor'ı uyuşturucu veya haraçtan alamıyoruz ama kendi işlediği bir cinayetten dolayı alıyoruz.
Así que no hemos pillado a Proctor por drogas o crimen organizado, sino que le hemos cogido por el asesinato de uno de los suyos.
Hepinize şunu hatırlatmalıyım ki, cinayetten sorumlu olan, ikinci adamdır.
O tengo que recordales a todos ustedes Que el segundo es responsable por el asesinato.
Bana cinayetten bahset.
Háblame del asesinato.
Cinayetten aranıyormuşsun.
Es el orgulloso propietario de un requerimiento por asesinato -
Babası iki cinayetten hapiste, biri de eyalet polisi. Babası hapiste birini daha öldürmüş dün gece ve ona söyleme görevi bana düşüyor.
Su padre está en la cárcel por asesinato, incluyendo un... policía estatal, y su padre mató a alguien más anoche en la... cárcel, y yo tengo que ser el que se lo diga.
Hickman cinayetten mi tutuklandı?
¿ Arrestaron a Hickman por asesinato?
Cinayetten önce yaptığı bir ayin falan olması lazım.
Al parecer él tiene alguna clase de ritual que representar... antes del asesinato.
Ve tanık olacak polis de olmadığından Shelby'ler cinayetten yırtacaktır.
Y no había oficiales allí que testificaran, así que... los Shelbys se librarán del asesinato.
Belki katil cinayetten sonra heyecanlanmıştır.
Quizás el asesino se asustó después del asesinato.
Oklahoma City'de cinayetten aranıyor.
Es buscada por homicidio en Oklahoma City.
Bu bizim şüphelimiz Amanda Porter... 35 yaşında, en az iki cinayetten şüpheli olarak aranıyor.
Ella es nuestra sospechosa, Amanda Porter de 35 años, buscada como sospechosa de al menos dos homicidios.
Becky, mahkemede gerçekleri döküldükten sonra Pamela'nın cinayetten ceza alması, evlilik sözleşmesinin iptali ve çocuklarımın velayetini almak için tek şansım.
Después de que Becky no compareciera en el juzgado... hacer que Pamela tenga cargos criminales es mi única esperanza... para la anulación y para conseguir la custodia de mis hijos.
Cinayetten sonra silahı atmadın. Üstüne parmak izimi yerleştirdin ve cesedin olduğu alana attın.
Te quedaste el arma después del tiroteo, le pusiste mis huellas... y la tiraste en donde lo enterramos.
Cinayetten paçayı sıyırmasına göz mü yumacaksınız?
¡ ¿ Va a dejar que se libre de un asesinato? ! - ¡ Alguacil!
Onu cinayetten soruşturmalısın.
Sí. Debería estar investigándolo por asesinato.
Evet, çünkü cinayetten yargılanırsa cezaevine değil, hastaneye yatmak istiyor.
Cierto, porque si cae por homicidio, quiere un hospital y no la cárcel.
- Cinayetten giderim baba.
- Caeré por asesinato.
Birinci derece cinayetten bastırırım.
Pediré asesinato en primer grado.
Ya iki cinayetten suçlarım seni...
Puedo acusarle de dos cargos de asesinato...
Bu, cinayetten önceki bağlantının kasedi.
Esta es la cinta del noticiero justo antes del asesinato.
Sence cinayetten ne kadar önce kaydedilmiştir bu?
¿ Cuánto tiempo antes del asesinato se realizó esta cinta?
Uzun süreli haber yapımcısı Fred Paulsen 1. derece cinayetten, Theresa Shea'yı öldürmekten suçlanıyor.
Fred Paulsen ha sido acusado de homicidio en primer grado por la muerte de Theresa Shea.
Cinayetten üzerine gelecekler, kasten adam öldürmeden yargılanacaksın.
Probablemente te acusen de asesinato así que alegarás que fue homicidio.
Yani öyle ya da böyle onun cinayetten tutuklandığından emin olacağım.
De una manera u otra... voy a asegurarme de que cae por asesinato.
İlk cinayetten üç hafta önce bir araba kazasına karışmış.
Tres semanas antes de su primer asesinato estuvo implicado en un accidente de coche.
Troy Davis 1989 yılında işlenen polis memuru Mark MacPhail cinayetten dolayı mahkum edilmişti
Troy Davis fue condenado en 1989 por el asesinato del oficial de la policía Mark MacPhall.
Onu hem tecavüzden hem de cinayetten suşlayamam.
Puedo acusarle de violación y asesinato.
- Eğer tecavüzü itiraf ederse, cinayetten kaçar çünkü ona yaşı hakkında yalan söyledi ve ketaminden dolayı sarhoştu.
Si admite violación, se librará del asesinato, porque ella mintió sobre su edad y estaba drogada con ketamina...
Max cinayetten önce cinsel ilişkiye girdiğini az önce doğruladı.
Max ha confirmado que mantuvo relaciones sexuales justo antes de su asesinato.
Kötü olan son dakika haberi olarak "Meclis üyesi Freed cinayetten aranıyor" alt yazısının geçmesidir.
Malo sería un titular que dijera : "El Congresista Freed, sospechoso de homicidio."
Batuhan cinayetten ve cinayete teşebbüsten tutuklandı.
Batuhan ha sido detenido por asesinato e intento de asesinato.
Cinayetten dolayı yatarsın.
Murder rap.
Jimmy Vickers, evet efendim. Bir dizi cinayetten şüpheli durumda.
Es sospechoso de un grupo de asesinatos.
Eğer bir sivrisinek dahi öldürürsen, seni cinayetten tutuklarım.
Si usted se traga un mosquito, yo seré el responsable de tu asesinato.
Önemli olan şu ki, üç cinayetten sonra yöntemi benimsemeye başladı.
Lo importante es, después de las tres muertes, está aceptando el proceso.
Cinayetten idam ettireceğim seni.
Te voy a freír por homicidio.
- Tamam mı? - Cinayetten hüküm giydin.
- Estás acusado de asesinato.
Kundakçılık ve cinayetten aranan bir şüpheliyi yakaladım.
He arrestado a un sospechoso de incendio provocado y asesinato,
- Burada cinayetten yatıyor.
- Está aquí por asesinato.