Diyordum translate Spanish
3,767 parallel translation
Parti düzenlemede yardımcı olabilirim diyordum.
Tal vez podría ayudar organizando la fiesta.
- Ben de öyle diyordum.
- Eso pensaba yo también.
Bu iş daha da rahatsız edici hâl alamaz diyordum.
Justo cuando pensaba que esto no podía ponerse más incómodo.
Ben de sağlığı iyi olmadığı için hiçbir yere gelmiyor herhalde, diyordum.
Me preguntaba por qué no estaba a bordo. Imaginaba que su salud no era buena.
Onlardan öğrendiğim çok şeye inanıyordum. Neden yalan söylesinler ki diyordum.
En cierto modo creía muchas cosas que aprendía de ellos porque ¿ por qué mentirían?
Ben de öyle diyordum.
Eso digo.
- Şimdiye ameliyata girmiş olursun diyordum.
Pensé que ya te estarías preparando para operar. Sí.
İçimden "Senin aksine sabah gitmem gereken bir yer var" diyordum.
Y yo digo : "Disculpa, pero debo ir a un lugar en la mañana, no como tú".
Yaş olayı bir sorun olmaz diyordum ama...
Pensaba que esta cosa de la edad no iba a ser un problema, pero... Oye, oye, oye.
- Şimdiye dönmüş olur diyordum.
- Creo que debería volver ahora.
Ben sadece ona, hayatta dikkatli ol, diyordum.
Sólo estaba diciendo que él debe tener cuidado en la vida "
Yoksa... yoksa tökezlersin, diyordum.
De lo contrario uno se tropieza.
Bir-iki hafta sonra baslarim diyordum.
Estaba pensado más bien en una semana o dos.
Ne diyordum? Şu anda eski Orta Yol'cular çoğunlukta bu yüzden şunu vurgulamak istiyorum, burada hepimiz eşitiz. Hepimiz aynı yolun yolcusuyuz ve- -
Para empezar, porque tenemos muchos antiguos moderados... querría hacer hincapié en que alrededor de esta mesa todos somos iguales.
Ben de diyordum ki, acaba sen götürür müsün beni?
Así que estaba pensando que quizás podrías llevarme.
Berkshires'a gideriz diyordum.
Sí, estaba pensando que deberíamos conducir hasta Berkshires.
Ben de kendime sapık diyordum.
Y yo que pensaba que era yo el pervertido.
Ereksiyon ruleti diyordum.
La llamo "la ruleta de la erección".
- Ne? Affedersin, bu adam teflondan yapılmış diyordum.
Está hecho de teflón.
O hala kullanımdadır diyordum, o yüzden parasını ver bana.
Bueno, probablemente todavía lo uses, así que tú deberías pagarme a mí.
Öylesine davet etmiştim aslında. Beni arkamdan bıçakladığın için gelmezsin diyordum.
Bueno, sí, no pensé que de verdad fueras a venir, considerando que muy recientemente me traicionaste.
Arkaya da bir solaryum atayım diyordum ama şu an için ertelemeye aldım.
Iba a poner un solárium en el fondo, pero eso está en pausa por ahora.
Uzun zaman önce kendime her türlü tecrübeyi yaşayacağıma dair söz vermiştim, böylece başka insanlara anlatıp yazarım diyordum ama zor geliyor artık. Başkalarına göstermek için tecrübe yaşamaya çalışmak. Herkese istediği yorumu yapmasına yapmasına izin vermek.
Hace mucho tiempo, prometí que absorbería las experiencias, todas ellas para contarle a los demás sobre ellas y quizás atesorarlas pero es muy cansador intentar absorber todas las experiencias y dejar que todos me digan cualquier cosa.
Diyordum ki...
Estaba diciendo...
Diyordum ki, ertesi günü bana iş teklif ettiniz, Bay Canning,... bu ilerlemelerde sürekli yardım etmenin karşılığı olarak.
Como estaba diciendo, justo el otro día, usted me ofreció un empleo, Sr. Canning, a cambio de seguir ayudando en el presente procedimiento.
Hayatta içeri giremez diyordum.
Pensé que no te dejarían.
"Bu armut koltuk ıpıslak oldu!" diyordum.
Dije : " El puf está todo mojado.
- Klasik bir panel tartışması yaparız diyordum.
- Pensé en un panel de debate clásico.
- Bir daha konuşuruz diyordum.
- ¿ Podemos conversar?
- Harika. Bir de önceden konuştuğumuz konuyu bitireyim diyordum.
Quería retomar lo que hablábamos antes.
Annemle konuşmadan önce aramızda bir konuşuruz diyordum. Şöyle ki... Son zamanlarda rahatsızlığım sebebiyle yazarken sıkıntı yaşıyorum.
Bien, pero antes de hablar con mamá, estaba pensando que podría hablar algo contigo porque tengo problemas para escribir por esta herida.
- Diyordum ki aldığım avans kadar ödünç verirsiniz böylece onlara paralarını öderim ve rahatça yazmaya devam ederim.
- Y me preguntaba si quizá podrías prestarme la suma del adelanto para que pueda pagarles y así, tendría un poco más de libertad.
Genç bir komedyenken tek isteğim bir kez olsun sahneye çıkmaktı. Bu yapsam bile büyük başarıdır diyordum.
Cuando era un joven cómico, todo lo que yo quería era estar en un escenario una vez, y pensé que si lo haría, habría conseguido algo.
Mala vur geç diyordum.
Ella parecía como, ya sabes, un pedazo de culo.
Sik gibi olur diyordum içimden ama seninle rahatça konuşuyorum.
Pensé que esto iba a chupar culo, pero eres muy fácil hablar.
Bir altı sene daha fakir olur diyordum.
Pensé que iba a ser roto para, como, por lo menos seis años.
Şimdiye maceralara atılırız diyordum.
Creí que a esta altura ya tendríamos aventuras.
Neyse işte, yarın akşam bir yanına uğrayıp iyi olup olmadığına bakar mısın diyordum.
Como decía, esperaba que quizás podrías visitarla mañana en la noche y asegurarte que esté bien.
- Buraya gelirim diyordum.
Estaba pensando que aquí, contigo.
Tekneyi alıp, denize açılıp birkaç gece orada kalırız diyordum.
Estaba pensando que podríamos coger el barco, salir a navegar, estar un par de noches...
Kaçacak kadar aklın vardır diyordum bende.
Sinceramente, creí que tendrías el suficiente sentido común para huir. ¿ Huir de qué?
Beyaz plastik deri bir ceketim var. Onunla tanışırsam onu giyerim diyordum.
Tenía una chaqueta blanca de piel artificial, siempre pensé que la llevaría puesta si alguna vez lo conocía.
Ryan, hazır hem Jenna ile Drew balayındayken hem de Ayı'nın beli ağrıyorken bir alem yapalım diyordum.
Ryan, ya que Jenna y Drew están de luna de miel y Oso tiene una vértebra fracturada, estaba pensando en una noche de hombres.
- Ne diyordum ben?
¿ Qué estaba diciendo?
Ne diyordum?
¿ Qué estaba- -
Sizden daha çok nefret edemem diyordum.
Oh, y justo cuando pensaba que no les podía odiar más.
Ben makineli silahlarını diyordum... -... ama çekilmemiş biber de olur.
Bueno, iba a decir subfusiles Tokarevs y Shpagin-41, pero sí, dejémoslo en pimienta.
Diyordum ki...
Como iba diciendo...
Zaten boka battık diyordum bir de bu çıktı.
Y pensaba que ya estábamos de problemas hasta el cuello.
Ben de akşama doğru seni arayayım diyordum ilk taslağım hakkındaki yorumlarını tekrarlayabilir misin diyecektim? Ne diyeceğim? Üstüne eklenebilecek bir taslak olsun istiyorum.
Quiero que el nuevo sea un segundo potencial tercer borrador.
Ben de bunu diyordum.
- Bueno, la verdad es que a eso iba, quería saber si habías visto a mi hermana actuar de forma
diyordum ki 63
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorlar ki 68
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorlar ki 68