Diyorlar ki translate Spanish
553 parallel translation
Diyorlar ki siz Lord Treasurer'u tercih edermişsiniz.
Dicen... que prefiere al Tesorero Real.
Diyorlar ki...
Dicen que -
Diyorlar ki Washington'ın bulabildiği bütün birliklere ihtiyacı var ve bu yüzden öncüler kendi başlarının çaresine bakmalılar.
Dicen que Washington necesita todas las tropas posibles y que las zonas fronterizas tendrán que apañárselas.
Diyorlar ki Empire ve bazı yerlerin -
Dicen que el Empire y los sitios así...
Evliliklerde artış olmuş Diyorlar ki bu şarkı yüzünden
Hay un aumnto de bodas Por culpa de una canción
İnsanlar diyorlar ki..
La gente decia...
Diyorlar ki, "Adınızı bilmiyoruz bayım ama " çok iyi birisiniz. "
Y me dicen : "No sabemos cómo se llama usted pero es un tipo muy agradable".
İnsanların konuşmalarını duydum. Diyorlar ki cinayeti adı lazım değil işlemiş ve polis her yerde onu arıyormuş. Çok korkunç.
He escuchado a la gente hablar y suponían que ya-sabes-quién es culpable y que la policía sólo necesita atraparlo.
Diyorlar ki bu dünya... fıçıdan geniş midir...
§ Dicen que este mundo § "CANTINA, DE 4 A 10" § Es más amplio que un tonel §
Bay Birnley, işçi komitesi arıyor. Diyorlar ki- - - Olmaz, meşgulüm.
- Es el Comité Laboral.
Diyorlar ki Meksika'da bir hırsız sigara dumanı gibi yok olur.
Dicen que, hoy en día, un ladrón en México se desvanece como el humo.
- Diyorlar ki- -
- Ellos dicen...
Siz herkesten iyi biliyorsunuzdur gerçi... ama diyorlar ki eğer Çin'e, Amerika'ya ya da Rusya'ya... bir bomba atılsa... patlamadan yayınlanlar eninde sonunda Japonya'ya ulaşırmış.
Usted debe saberlo mejor que nadie, pero dicen que si una bomba es lanzada incluso en China, América o Rusia la radiación llegaría hasta Japón.
- Niye telsiz diyorlar ki?
- ¿ Por qué dice sin cables?
Diyorlar ki ; dansı hayranlık vericiymiş.
Dicen que baila de ensueño.
- Dalga geçme! Ne diyorlar ki?
- Bromeas. ¿ Qué dicen?
Diyorlar ki...
Tienen miedo...
Yani, diyorlar ki.
Eso dicen.
Diyorlar ki bu kabindeki herkesin içine Gråvik'in kötü ruhu girecek.
Se dice que cualquiera que habite esta cabaña será poseído por el espíritu maligno de Corvo.
Diyorlar ki, ek kredi talebiniz için ipotek göstermiş olduğunuz mallar hâlihazırda tarafımıza ipotekli olduğu için üzülerek...
Dice que... ¿ No tengo crédito?
Diyorlar ki, bankamızca belirlenen kredi kullanım limitinizi aşmış bulunmaktasınız.
Dicen que su saldo deudor excede en este momento los límites acordados por el banco.
Diyorlar ki küçük bir ameliyatın hemen ardından tekrar...
Dicen que poco después de la pequeña operación podrás...
Diyorlar ki... Sanki anlattığın olayları yaşamış gibiymişsin.
Dicen que... es casi como si hubieras vivido en las épocas de que hablan.
Diyorlar ki, Cefalus'lar açgözlü avcılardır açgözlü oburlardır... ve açgözlü... neyse, sadece açgözlü.
Se dice que los Cefalu... eran empedernidos cazadores, comedores, y... empedernidos en fin.
Diyorlar ki, Themonitus'a günün tarihinin ne olduğunu sor, sana o gün hakkında konferans versin.
Pregúntale qué día es y te contará la historia del calendario.
Birçok defa arenada dövüştüm. Ama diyorlar ki... hiçbir gladyatör Sezar'ı öldürmeye cesaret edemez. Tanrıyı...
Se dice que no hay gladiador que se haya atrevido a luchar conmigo porque soy César y Dios.
Diyorlar ki, Deering karısının üzerinde şeffaf bir entariden başka bir şey yokmuş.
Según lo que oí, esa Deering... no llevaba puesto más que un vestidito ligero y transparente.
Komşular diyorlar ki iyiymişim.
Los vecinos dicen que muy bien.
Fakat Shimodate Köyünde diyorlar ki o Vali'nin adamları ve... Shoten ailesini haklamış.
Pero se dice que en Shimodate cargó contra los hombres del comisario... y también contra la familia Shoten.
Diyorlar ki Raphael, senin azminle resim yapabiliyormuş ama senin resimlerin onunkiler kadar görkemli değilmiş.
Y dicen que Rafael puede dibujar con tu fuerza... pero que tú no puedes dibujar con su gracia.
Diyorlar ki, hala kafatasını Arjantinde bir yerlerde saklıyormuş. Veya örneğin bu.
Se dice que su cráneo ario está escondido en Argentina.
Diyorlar ki ; Prens'in küçük oğlu büyümüş ama tacına sen talipsin.
Dicen que el Gran Príncipe tiene un hijito, pero tú quieres ocupar su trono.
Ve bir de diyorlar ki, en zeki bankerimiz Perregeaux İngilizler'le anlaşmış ve kendi zırhlı kasa dairelerinde bize karşı bir casusluk merkezi hazırlıyormuş.
Y me han dicho que el astuto Perregaux quien es ahora jefe del Banco de Francia ha pactado con los ingleses y las cajas fuertes de su banco resuenan con renegados y espías.
Diyorlar ki, celladın havaya kaldırdığı baş hâlâ yaşarmış gözler hâlâ görür dil hâlâ acıdan kıvranır ve yerdeki kollarla bacaklar da hâlâ titrermiş.
Dicen que la cabeza sostenida por el verdugo aún vive que los ojos aún ven que la lengua aún se mueve y que, abajo los brazos y las piernas aún tiemblan.
Ama Harry ve senin hakkında diyorlar ki...
Pues a mí me han dicho que tú y Harry...
Diyorlar ki endişe et...
Eso dicen. ¿ No le importaría...
Neden öğle postasι diyorlar ki buna?
¿ Por qué la llaman la diligencia de mediodía?
- Diyorlar ki o...
- y dicen que él...
Biliyor musun... Diyorlar ki veba şimdiden 10 bin adamı öldürmüş.
La peste ya se ha cobrado 10.000 personas.
Diyorlar ki nasıl hükümet seni zorlamış intihar etmen için.
Y dicen que el gobierno es el que te ha impulsado al suicidio.
Gemiyi yakmaktan bahsediyorlar Diyorlar ki, kayığı, yani katırlar üzerindeki günahı yaksalarmış geri gidebilirmişiz.
Bien, que han estado diciendo que tal vez deberíamos quemar el barco, empacar las pieles en la mulas, y regresar.
Sendikadaki adamlar diyorlar ki fabrika dışında hiçbir şey yok gibi davranıyorlar.
Los tíos del Sindicato hablan como si... hacen como si... existiera la fábrica y nada más...
Diyorlar ki. "Aşk dürüsttür."
Como dicen. Todo es valido en el amor.
Diyorlar ki, el sıkma işi, tabanca var mı yok mu diye çıkmış.
El apretón de manos se inventó para probar que se era amigo.
Sonra da diyorlar ki :
Y luego dicen :
Kendisini öyle kötü tanıtıyor ki, onu red etmek daha iyi diyorlar.
- Que no congenian - y que es mejor olvidarlo.
O kadar çok konuşuyorsun ki, sana Bayan Vak Vak diyorlar.
Hablas tanto que te llaman señorita Cuac-cuac.
Tabi ki hayır. "Savunma Bakanlığında Kaç Komünist Var?" diyorlar.
Por supuesto que no. Dicen : "¿ Cuántos comunistas hay?"
Şike varmış diyorlar ama nede yok ki!
Se dice que está arreglada, pero todo lo está.
Diyorlar ki :
Me dicen :
"Seni hiç mutlu etmedi ki." diyorlar.
Y ellos me dicen : "Nunca te hizo feliz".