Durum bu translate Spanish
12,566 parallel translation
Eğer durum buysa ve motosikletliler bu evi biliyorduysa kim bilir daha neler yapmayı göze alırlar?
Esto es la guerra, y los motociclistas sabían de esta casa, ¿ quién sabe qué más están dispuesto a hacer?
Çok rezil bir durum bu.
Es humillante.
Umarım durum bu değildir ama söylediklerinin çoğunda haklılık payı var.
Bueno, desearía que no fuera el caso... pero hay muchas cosas ciertas en lo que dices.
- Ne saçma sapan bir durum bu be? - Aynen.
¿ Qué clase de situación ridícula es esta?
Nasıl bir durum bu böyle be?
Cielos, qué diablos.
Kafan iyi,... burada ki herkes için pek şaşırtıcı olmamakla birlikte kutlamaları biraz baltalayan bir durum bu yüzden sana önerim.
Oh. Usted es martillado, que debería ser una muy pequeña sorpresa a nadie aquí, pero lo hace obstaculizar las festividades un poco, por lo que podría yo recomendarle que...
Durum bu.
Ese es el tema.
Tamam, bakın anlıyorum bu hepimiz için üzücü bir durum ama bu küçük, geçici bir aksilik o kadar.
Bueno, escuchen. Yo sé que esto es muy molesto para todos nosotros, pero es simplemente algo temporal.
Bu farklı bir durum Brandon.
Es una situación diferente, Brandon.
Bizi bundan kurtarırsan, söz veriyorum bu durum değişecek.
Si nos sacas de esta, prometo que voy a cambiar.
Bakın, denize düşen yılana sarılır, biliyorum ama bu öyle bir durum değil.
Mira, sé que tiempos desesperados necesitan medidas desesperadas... pero esto no es desesperado.
Bu tedbirsiz bir durum.
Es temerario.
Muhtemelen benim yaşımda bir kızın var ve bu yeterince boktan bir durum.
Tienes una hija de mi edad, probablemente, y eso está jodido.
Bu sizin nesil için klasik bir durum.
Verás, eso es típico de tipos de tu generación.
Bu tuhaf bir durum.
Es una situación rara.
Iı... o beni görmeye geleceğini söyledi bu durum hakkında konuşmak için
Él, uh... dijo que había venido a verme, hablábamos de ello.
Sanırım bu durum gerçekten güzel bir şeyler içmemizi gerektiriyor beyler.
Creo que la ocasión requiere material bueno de verdad, caballeros.
14 yaşından küçük bir çocuk kayıpsa ve kaçırıldığı varsayılıyorsa ki böylesine acil durum deriz ve bu da demek olur ki avukat isteme hakkı sessiz kalma hakkı ortadan kalkacaktır.
Cuando un menor de 14 años desaparece y se presume secuestro, se le dice circunstancias apremiantes y significa que tu derecho... a un abogado y a permanecer en silencio no existe.
- Bu berbat bir durum.
Eso es un desastre
Bu durum ölümcül olabilir.
Puede conducir a una obstrucción fatal.
Bu durum size, başkanlığınızı istediğiniz şekilde bırakma şansını veriyor.
Le da una oportunidad para terminar su presidencia de la forma que usted quiere.
İdeal bir durum değil, ama onu temsil etmeme izin vermesinin tek yolu bu.
No es lo ideal, pero es la única forma que me deja representarlo.
Bu... ve sadece fiziksel bir durum gibi de değil, ama sanki hiçbir şeyin değişmediğini anlamak gibi...
No es solo como, la mierda física, sino como... Como entender que nada cambi....
Bak, senden bu dünyayı bana göstermeni istedim bu durum nereye giderse gitsin, ne öğrenirsek öğrenelim, ben seninleyim.
Mira... Te pedí que me enseñaras su mundo, así que... donde nos lleve o lo que sea que aprendamos, estoy contigo.
Bunu kanıtlamaları için bu durum Dr. Brennan ve Ajan Booth için bir şans olabilir.
Sería una oportunidad para ella y el agente Booth de "olvidar".
Durum biraz karışık, görünüşe göre zaten bu işin bir parçası olmuşsun.
¿ Sí? Puede que sea... un poco más complicado que eso porque parece que ya es parte de él.
- Bu durum geçici olabilir.
Sí, bueno, eso puede ser solo temporal.
Beni dinle. Beni dinle. Karmaşık bir durum bu.
Es un poco complicado, pero no vamos a ir a por la Dra. Light ahora mismo.
Belki de bu durum unutuluncaya kadar sınırın güney tarafına bakmalıyız..
Podemos ir al sur de la frontera por cierto tiempo hasta que esto se calme.
Bu durum beni gerçekten çok etkiledi hemen evlat edinmek istedim.
Realmente tiró de mis fibras sensibles, así que, Pedí algunos favores, y la vía rápida la adopción.
Durum sadece bu değil.
No es sólo eso.
Bu durum benim, Bayan Barsetto'nun onayının bağlayıcı olduğu ve olması gerektiği kararımı güçlendiriyor.
Esto refuerza mi conclusión Que el consentimiento de la señora Barsetto es y-y debe ser vinculante.
- Bu durum işimi kolaylaştırır.
Bueno, eso hace mi trabajo más fácil.
Bu aşamada örneği görülmemiş bir durum.
Hay precedentes en esta fase.
Bu büyük acil durum da ne?
¿ Cuál es la gran emergencia?
Bu durum onu nasıl güvenilir yapıyor?
¿ Cómo... cómo le hace eso fiable?
İşte bu durum ona inanmamı sağlıyor.
Es lo que me hace creer en él.
Ve şu an içinde bulunduğumuz çılgınca durum. İşte bu senin arkanda bırakmak...
locura en la que estamos, es exactamente lo que juraste
Ama bu durum daha derin ve kişisel bir ilişkiyi gösteriyor.
Esto sugiere una relación más profunda y personal.
- Bu durum.
Esto.
Bu çok ciddi bir durum.
Esto es muy serio.
Bu bir Acil durum alarmı, sınıflandırma protokolü yedi.
- Es una emergencia, protocolo siete.
Üzgünüm bu çok ağır bi durum.
Lo siento. Es demasiado para asimilar.
Bu hoş olmayan bir durum, böylesine ahlaksız ve itici bir zihine girmek.
Es algo desagradable, hurgar en una mente tan depravada y repulsiva.
Peter, bu şaşılacak bir durum değil.
Peter, no es tan sorprendente.
Biraz sabret, her şey unutulup gider elbet. - Hayır, bu durum çok uygunsuz.
mira, dale tiempo- - esto acabará pronto.
- Hayır, bu durum çok uygunsuz.
No, es demasiado incómodo.
Bu geçici bir durum. Sadece uygulama işim patlama yapana kadar.
Solo es temporal, hasta que mi negocio de aplicaciones despegue, ¿ lo ves?
Rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama bu... bu acil bir durum.
Siento molestarle, pero es urgente.
Los Angeles Angels Memorial Hastanesi'nde bu durum yılda 300 defa olur.
EL HOSPITAL ANGELS MEMORIAL EN LOS ÁNGELES ESTÁ EN CÓDIGO NEGRO 300 POR AÑO.
Bu durum değişmemiş.
¿ eh?