Dünyanın translate Spanish
27,669 parallel translation
Bugünün bildirisi yeni bir bölüm açtı daha güvenli ve yardımcı bir dünyanın, daha umutlu bir dünyanın peşindeyiz.
El anuncio de hoy marca un nuevo capítulo en la búsqueda de un mundo más seguro, cooperativo y esperanzado. Gracias.
Dünyanın en şanssız kızı uzun bir uykudan uyanır ve her iki dileğinin de aynı gün içinde gerçekleştiğini öğrenirse ne yapar?
¿ Qué hace la chica más desafortunado en el mundo hacer Cuando se despierta de un largo sueño Para encontrar que se ha concedido sus dos deseos
- Alice, ne diyorsun sen? Tim, herkesin içindeki iyiliği görmeye çalışır ama ne yaptığınızı biliyorum ben dünyanın dört bir yanında adamlarınız olduğunu da.
Tim siempre quiere ver lo mejor de todo el mundo, pero yo sé lo que hacéis y sé que tenéis gente por todo el mundo.
Dünyanın nasıl işlediğini biliyorum.
Sé cómo funciona el mundo.
Martha dünyanın en dürüst, sadık, nazik insanıdır.
Martha es la persona más amable, leal y honesta del mundo.
Dünyanın her yanından obuacılar seninle yarışmak için geliyor.
Oboístas de todo el mundo vienen a competir contigo.
Ben bu metal iri parça için dünyanın kaderini takas ettik.
He cambiado el destino del mundo por este trozo de metal.
Bu dünyanın sonu mu?
¿ Este es el fin del mundo?
Eski karım olarak beni... dünyanın en komedi insanı yapa...
¿ Me harías el hombre más gracioso del mundo siendo mi ex...? - ¡ Vamos!
Ya evdeyim ya da dünyanın en güzel halüsinasyonunu yaşıyorum.
Estoy ya sea en casa o teniendo la mejor alucinación que haya habido.
Benim için değil. Ben halihazırda dünyanın en mükemmel dedektifiyle çalışıyorum ve ona dönmeyi dört gözle bekliyorum.
Ya trabajo con la mejor detective del mundo... y estoy ansioso por regresar a casa con ella.
Dünyanın, yer altı da dâhil olmak üzere her yerinde çalışır.
Funciona en cualquier lugar sobre la faz de la Tierra y también debajo de ella.
Özgür dünyanın başında İmar ve İskân Bakanı var.
Tenemos a un secretario de Vivienda y Desarrollo Urbano dirigiendo el mundo libre.
Art, dünyanın en gönülsüz eş değiştireni, sadece rol yapıyordu.
Art. el único liberal del mundo con reticencias, todo teatro.
Hortlaklar kaçarsa dünyanın dört bir köşesine dağılıp tecavüz, cinayet ve yağma fitilini ateşleyebilirler.
Sí los renacidos escapan, pueden dispersarse por las cuatro esquinas del mundo, iniciar una pequeña tormenta de violaciones, asesinatos, robos.
Senin aksine dünyanın dört bir yerine gidebilirim.
Ves, al contrario que los de tu tipo, yo puedo vagar a lo largo y ancho.
Dünyanın öbür ucuna gittin.
Usted... se ejecutó otro lado del mundo! Como co...
D büyük, W küçük. Senin ve benim geldiğim ama bu dünyadaki kimsenin gelmediği, küçük harflerle yazılan iki kelimelik gerçek dünyanın aksine sadece tek kelime.
La "d" en mayúscula, la "w" en minúscula y junto a diferencia del mundo real, todo en minúsculas, dos palabras separadas, que es de dónde tú vienes y de dónde yo vengo en este mundo, nadie más.
Evet, riskli olduğunu biliyorum dünyanın sonu gelebilir veya yüzlerimiz aniden içeri doğru patlayabilir veya...
Sí, sé que es arriesgado... se podría acabar el mundo o nuestras caras podrían implosionar espontáneamente, o...
Dünyanın sonu gelir!
¡ El mundo llegará a su fin!
Bu dünyanın kurtuluşu için tek şans benim.
Soy la única oportunidad que tiene este mundo de sobrevivir.
Sen kendi dünyanın biraz dışına çıktın.
Bueno,... ahora estás un poco fuera del mundo.
Onu kendi oğulları gibi sevip ona yeni dünyanın önemli derslerini anlattılar.
Lo amaban como a un hijo enseñándole las lecciones importantes del nuevo mundo.
Dünyanın sonunun geldiğini kabul ettirmek için mi?
¿ Para predicar el fin del mundo?
Umarım benim ortağım ve arkadaşım olursun ve bu yeni dünyanın doğuşuna birlikte tanıklık ederiz.
Espero que serás mi compañera y colaboradora, en el testimonio del nacimiento de un nuevo mundo.
Dünyanın sonu gelecekse güçleneceğim.
Si el mundo se acabará moriré con la cabeza en alto.
Ama sesimin dünyanın etrafında dolaşıp kimse duymadan tekrar bana döneceğini hayal ettim.
Pero imaginé mi voz dando vueltas alrededor del mundo, volviendo a mí con nadie para escucharla.
Kumun parmaklarının arasından kayıp gitmesi gibi dünyanın değişmesini izledin.
El mundo ha cambiado como la arena que se desliza entre los dedos.
Dünyanın düşüşünü gördüm. Her şeyi gördüm.
Lo sé, vi el mundo desplomarse, todo él.
Dünyanın düştüğünü söylüyorsun ama Pilcher'ın kurtardığı tüm bu insanları unutuyorsun.
Dices que el mundo cayó, pero te estás olvidando de toda la gente que Pilcher salvó.
Dünyanın eski hâlini zar zor hatırlıyorum.
Apenas recuerdo cómo era el mundo.
Eğer dünyanın sonu geldiyse son anlarımı bir bodrumda saklanarak geçirmeyeceğim.
Oye. Si este es el fin del mundo, no perderé el tiempo escondiéndome en un sótano.
ben sizin bu dünyanın sonu şeyinden birazcık alıkoyacağım.
Así podrán olvidarse de todo eso "del fin del mundo".
Şeftali, şeftali. canım, Dünyanın en mutlu gününde sadece kanatlanmazsın!
Melocotón, no se puede improvisar el día más feliz de tu vida.
peki ya dünyanın çöküşü ve sonuna ne oldu?
Y el fin del mundo, debido a ese asteroide?
Sadece sen dünyanın sonunu iyi birşeymiş gibi anlıyorsun.
Sólo tú puedes hacer que hasta el fin del mundo se vea bien.
Dünyanın en güçlü ittirme cihazı Tam karşımızda duruyor.
El dispositivo más potente de propulsión está aquí!
Ve bizde volkanlarla karşı karşıyaydık, dino-kuşlar, ve dünyanın sonunda.
Luchábamos contra volcanes, dromaeosaurios y el fin del mundo.
Onu dışarı çıkaramazsan, Dünyanın sonu olacak.
Si no pueden sacarlo de allí, será el fin del mundo.
Zombi terörü ve tüm dünyanın panzehir için bize bel bağlamış olması.
Terror zombi y el mundo tiene absoluta... dependencia de nosotros para un antídoto.
Ya da dünyanın en büyük ödülünü aldın.
- O ganaste el mayor premio del mundo.
Senin dünyanın bir parçası değilim.
No soy parte de tu mundo.
Dünyanın en kötü işi.
El peor trabajo del mundo.
Acil kranyotomin özgür dünyanın gelecekteki muhtemel liderinden de mi önemli?
¿ Su craneotomía de emergencia es más importante que la vida del posible futuro líder del mundo libre?
Burada olmaktan dolayı onur duyuyorum ve size bu aptal dünyanın toplayabileceği tüm mutlulukları diliyorum.
Es un honor estar aquí y os deseo toda la felicidad que este mundo de locos pueda daros.
Amaç bütün dünyanın attığı çığlıkları duymasıyken neden ağzının bantla kapatıldığını öğrenmek istiyoruz.
Estamos pidiendo a saber por qué su boca cerrada fue grabado cuando el mundo estaba destinado a oírle gritar.
IŞİD adına arkadaşınızın kafasını kestiğiniz video dünyanın her yerinde ABD askerlerine benzer şeyler yapılmasını teşvik etti.
... Vídeo en el que se decapitado a su amigo en el nombre de ISIS, que incitaste a otros a hacer lo mismo a los oficiales militares de Estados Unidos en todo el mundo.
Ona dünyanın parasını ödedim.
Que me costó un montón de dinero.
Hem insanların mahrem arzuları vardır. - Tüm dünyanın bilmesi gerekmeyen arzular.
y las personas tienen deseos íntimos, deseos que todo el mundo no necesita conocer.
Amy, Dr. Joe'nun kimliği gizlenerek korunduğundan ve dünyanın geri kalanının onu ölü sandığından emin ol.
Uh, Amy, asegúrate de que el Dr. Joe está anónimo, protegido, y en lo que concierne al resto del mundo, muerto.
Bağlarını koparıyorsun çünkü içindeki o kişi dünyanı keşfedecek kadar gelişmiş değil.
Te disocias porque esa versión de ti no ha sido capaz de manejarse en tu mundo.
dünyanın sonu 17
dünyanın sonu değil 21
dünya 1278
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünyanın sonu değil 21
dünya 1278
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47