English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Dünyaya

Dünyaya translate Spanish

12,554 parallel translation
Tanrının rahmeti, dünyaya ve insanlığa olan sevgisi bizim için hazırladığı kusursuz planı.
La misericordia de Dios, Su amor por el mundo y la humanidad, Su... plan perfecto para nosotros.
Ne yani sen bedeni alırken ben yok olacağım ve sen tekrar dünyaya döneceksin?
Entonces, ¿ yo desaparezco mientras tú tomas mi cuerpo... y eres liberado en el mundo otra vez?
Dünyaya gelmiş geçmiş en iyi oyuncu olduğumu göstermeye çalışması bile mutlu ediyor beni.
Su deseo de demostrar al mundo que soy aún mejor es un motivo de felicidad.
Bu dünyaya gelmiş en iyi sporcu ve böyle birinin yanında olmaktan onur duyuyorum gerçekten çok etkileyici biri!
Es el mejor deportista del mundo y estoy orgulloso de estarjunto a un hombre así porque es algo que impresiona mucho.
Aslında bu şey, tüm dünyaya yayılmış durumda.
De hecho, está variedad se cultiva en todo el mundo.
Facia sınırında olan umutsuz bir dünyaya satılmayı bekleyen yeni tohum stoku.
Una montaña de nuevas semillas esperando ser vendidas a un mundo desesperado al borde del desastre.
Bütün dünyaya seyahat ediyor, karısı yok, çocuğu yok.
Viaja por todo el mundo, sin mujer, sin hijos.
Karını kurtarmaya çalıştın ama başaramadın ve şimdi de bütün dünyaya kızgınsın öyle mi?
¿ Así que intenta salvar a su esposa, falla, y ahora está enojado con el mundo?
Bu sapıklara ve yoz insanlara daha fazla tolerans tanımayacağımızı dünyaya göstermeliyiz!
Tenemos que mostrar al mundo que no vamos a tolerar Estos desviados y éstos degenera más!
Yorbalinda'nın bu yeni dünyaya gelecek ilk bebek olmasını umuyordum.
Sabes, yo siempre he esperado que Yorbalinda fuera el primer bebé de este nuevo mundo.
Dış dünyaya göre uçak düştü.
Para el mundo exterior, este avión se estrelló.
Geri dönmeliyiz... gerçek dünyaya!
Debemos regresar... ¡ al mundo real!
Dipper kazanırsa, Mabel onunla beraber gerçek dünyaya dönecek.
Si Dipper gana, Mabel regresará con él al mundo real.
Bir kişinin fark yaratabileceğini dünyaya göstermek.
Para mostrarle al mundo que una persona puede hacer la diferencia.
Belki de kendi türünü dünyaya getiren bir kraliçe vardır.
Que hay una reina que los engendra o algo así.
"En iyi numaran, kendini dünyaya yetenekli olduğuna ikna etmen."
"El mayor truco alguna vez has tirado" "es convencer al mundo que tienes talento."
Tüm dünyaya Ji Hoon'un onun olduğunu söylemeliydi.
Debería decirle al mundo que Ji Hoon es suyo.
- "Dünyaya bir iyilik yap ve geber."
- Hazme un favor y muérete.
Dolaplar kaotik bir dünyaya düzen getirir!
- ¡ Aburrido! ¡ Los armarios traen orden a este mundo caótico!
O yüzden sağlam uyuşturucu verip öbür dünyaya mutlu yollayalım.
Solo démosle algunas fantásticas drogas y enviémoslo con una sonrisa.
- Deniz Kralı'yım. Deniz Halkı Kabilesi'nin başı olarak bu dünyaya hükmedeceğim.
Soy el Rey del Mar Profundo líder de los Marinos y futuro conquistador de este mundo.
Ama eğer dünyaya 80 bin için multimilyon dolarlık iddiayı uçurduğunuzu yayarsam,... sizin için pek de iyi görünmeyecektir.
Pero no creo que se vea bien... cuando se sepa qué fácil fue apartarlos de... una demanda millonaria por 80 mil grandes.
Dünyaya bir çocuk getiriyorsun, sonra da doğumunu kaçırıyorsun.
Traes un hijo al mundo... y te lo pierdes.
Yeraltındakiler ve Derin Deniz Kralı gittiğine göre Dehşet Kertenkele Kabilesi dünyaya hükümdar olabilir!
Ahora que el Underlord y el Rey del Mar Profundo están muertos es tiempo de que el Pueblo Dino recupere el planeta.
- Kötü mü? Kötüyse ne olmuş? -... zamanında bu dünyaya hükmetmiş...
¿ A qué te refieres con problemas?
Bütün dünyaya Teresa Halbach'in arabasındaki kanın bu tüpten gelmediğini göstermeliyiz.
Tenemos que demostrar... que la sangre que está en el auto de Teresa... no provino de este tubo.
Birazdan buradan uzakta mistik bir dünyaya kaçacağım.
Me escaparé a un reino místico lejos de aquí.
Bu dünyaya ait gayet net bir vizyonu var.
Él tiene una visión clara de bienes de este mundo. Anderson :
Bizden öte bir dünyaya ait olabilir ama Tanrı da değil.
Puede que venga de un mundo paralelo, pero no es Dios.
İşte bizleri tüm dünyaya tanıtan kartal avcıları!
Aquí están los cazadores con águila que nos han hecho famosos en el mundo.
Moses, bundan daha iyi bir dünyaya layıktı.
Moses se merecía un mundo mejor que esto.
Yapıştır ve dünyaya geri gönder, kalp çalışıyor.
Arréglalo y devuélvelo al mundo con el corazón funcionando bien.
Sen dünyaya bir anahtar deliğinden bakan birisin.
Estás mirando el mundo por el agujero de la cerradura.
Dünyaya ihanet eden kişiyi.
A la que traicionó al mundo.
Doktor, biz bu dünyaya hükmetme peşinde değiliz.
Doctor no buscamos gobernar este mundo.
Burada gerçek dünyaya etki edemezsin.
Aquí no puedes afectar al mundo real.
Gerçek dünyaya etki edemezler ama yine de bizi öldürebilirler.
No pueden dañar al mundo real, pero nos pueden matar.
Başka diyarlardan bu dünyaya tehdit olabilecek kişiler ve varlıklar için bir izleme listesi tutuyorum.
Tengo una lista de individuos y seres de otros reinos que pueden amenazar este mundo.
Brian adında bir oğlan dünyaya getirmiş.
Dará a luz a un niño llamado Bryan.
- Jack. Bu dünyaya geldiğin günden beri babanın yaptığı her şey sana daha iyi bir hayat sunmak içindi.
Jack, todo lo que hizo tu padre desde que naciste fue para mejorar tu vida.
Şuan alkol alamam. Dünyaya bir bebek getirmek üzereyim.
No puedo beber alcohol ahora porque voy a recibir un bebé.
Siz ve ordularınız yok edilince karanlığım bu dünyaya yayılacak.
Una vez que tú y tu ejército desaparezcan, mi oscuridad cubrirá todo este mundo.
Ve dünyaya ben hükmedeceğim.
Y yo lo dominaré.
Hikayenizi tüm dünyaya anlatın.
Contar tu historia a todo el mundo.
Bu olay bizi tüm dünyaya bir grup barbar gibi gösterecek.
¡ Esto nos hace quedar como un montón de malditos bárbaros!
Bunu dünyaya duyurmalıyım.
- Debo decírselo al mundo.
Her gün bu dünyaya asla birini getirmemesi gereken ailelerle uğraşıyorum. Çoğu fakir ya da bağımlı ki bunun için affetmiyorum ama yine de doğruyu yapmanın onlar için zor olacağını anlıyorum.
Todos los días lidio con padres que nunca debieron traer una vida a este mundo, pero la mayoría son pobres o adictos, cosa que no los justifica, pero al menos puedo entender por qué les cuesta hacer lo correcto.
Saf tutma vakti ve dünyaya geldiğimi gösteriyorum, geliyorum
Lo va a decir al fin - Y a demostrar que soy como soy
Bu da demek oluyor ki, eğer cesaretim varsa bütün dünyaya sahip olabilirim.
Significa que si soy vivo aquí y tengo agallas, puedo ser dueño del mundo.
Eğer taşlar çıkartılırsa şeytanlar da serbest bırakılacaktı. Karanlığa yol açanlar bir defa daha dünyaya inecekti.
Si las piedras fueran movidas, los demonios serían liberados, para enviar la oscuridad una vez más para aterrorizar.
Anasazi o ayinleri gizli tutuyordu çünkü kimsenin o eşiği açıp o varlıkları dünyaya sokmasını istemiyordu.
Por eso los Anasazi mantenían sus rituales escondidos, para que nadie pudiera abrir esas puertas y dejar que esas criaturas entrasen a nuestro mundo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]