Elleri translate Spanish
3,665 parallel translation
Tıpkı babasının elleri.
Tiene las manos de su padre.
Bu sefer tören keki elleri yap.
Esta vez, pon las manos como en un desfile.
Sonra onun iri elleri beni belimden kavrardı.
Entonces sus manos envolvían mi cintura y...
Ve karakterler gerçek hislerini ortaya dökerler ve bunu Go-Stop oyunundaki elleri gibi düşünürler. Öyleyse ne olmuş?
Comprendes, ¿ cierto?
Pekala elleri kaldırın bakalım, kim ilk olmak ister?
Vale, levantad la mano. ¿ Quién se pide primero?
Loki'nin elleri ne kadar kana bulandıysa onun da bulandı.
Él tiene la misma sangre en las manos que Loki.
- Hadi! - Elleri yukarı!
Las manos en la cabeza!
Elleri göreyim.
¡ Las manos!
Tezgâhın arkasındaki bayanlar elleri göreyim, sakın alarma basmayın.
Cajeras detrás del mostrador, las manos visibles, no en las alarmas.
Elleri değiştirme bir adımda dağa tırmanmaya benzer, günden güne.
Intercambiar manos es como subir una montaña Un paso a la vez ; día con día.
Bas gitarist elleri var.
Tiene manos de bajista.
Yaklaştığımızda elleri ve bacakları fark etmeye başladık.
Nos acercamos, empezamos a distinguir las manos y piernas.
Adamın elleri bir çöp kovasını kapatacak kadar büyüktü.
Debe haber tenido las manos del tamaño de tapas de tacho de basura.
Bunlar kesinlikle Bach'ın elleri değil.
Estas sin duda, no son las manos de Bach.
Hayır, sadece bebeğin devasa elleri var demektir.
No, tendrá manos enormes.
Sirenlerin şarkılarıyla büyülenerek, elleri kolları bağlandı, Kral Diamond the Red.
El embrujo que puso la canción de la sirena será el fin del ejército, del Rey Diamante el Rojo.
Elleri, elbiseleri, akciğerleri. Bu bir felaketti.
Sus manos, ropa, sus pulmones... era un desastre.
Bunda görünen görgülü bağlılık ki azizlerin ellerine yolcuların elleri değer, el eledir ki dutsal öpücükleri onların
Eso demuestra una devoción verdadera pues los santos tienen manos que tocan las manos de los peregrinos palma con palma es beso de palmero.
Elleri zımpara kağıdı gibi.
Sus manos son como papel de lija.
- Gidelim hadi. - Kaldırın elleri.
Venga, manos arriba.
- Bu elleri asla yıkamayacağım.
- Nunca me lavaré las manos.
Elleri durmayan pisliklerle uğraşmaya iş yerinden alışığım.
Sí, he lidiado con idiotas como él en el trabajo.
Elleri Yıka
LÁVESE LAS MANOS
Biz de ona aidiz tıpkı elleri olmayan bir adamın yaptığı bir başkilise gibi.
Y nosotros a él, como una catedral que sin las manos del hombre podría construirse.
Birden aklıma geldi kafam o çuvalın içindeyken sevgilinin elleri boğazımı sıkarken.
En realidad se me ocurrió estando dentro de esa bolsa de tela con las manos de tu novio alrededor de mi cuello.
Gösteri bittiğinde eleman geldi ve elleri Nikki'nin üzerindeydi.
Al terminar el espectáculo, el tipo fue y la tocó por todas partes.
Babanın elleri titremeye başladığında...
Cuando las manos de papá comenzaron a temblar.
Harika elleri var!
¡ Excelentes manos!
Hadi gel, kaldır elleri.
Ven, luchemos.
Elleri havada görelim!
Déjenme ver sus manos arriba!
Herkes elleri ve dizleri üzerinde emeklemek zorunda kalmıştı.
Tanto que todo el mundo se tuvo que arrastrar sobre las rodillas.
"Elleri kana bulaştı" ifadesi söylediğim için üzgünüm ama bir çok gerçek kan döküldü bu söylemlerdeki hayali kana karşılık.
Cuando hablan de "sangre en las manos" lamento decir que mucha sangre de verdad se ha derramado de manera opuesta a esta sangre hipotética.
Hadi dostum, elleri yağlayalım artık.
Vamos, hermano, vamos a sentarnos.
Bir katır gibi elleri ve ayaklarını bağlarız.
Atar desde la mano a los pies, como un pequeño pony.
Onun dik sapı için beni bırakarak önce Vladimir güçlü elleri havada beni tuttu.
Las fuertes manos de Vladimir me sostenían en alto antes de bajarme a su falo erguido.
Bu çocuğun güçlü elleri memleketinde tavukların boyunlarını koparmadan ve kayalar üzerinde çamaşır çırpmasından geliyor.
Las manos fuertes de esta chiquilla vienen de retorcer cuellos de pollos y golpear la colada contra las piedras en su tierra natal.
Elleri senin üstündeydi.
¡ Te puso las manos encima!
Bu elleri parmak izleri silinene kadar mangalda pişirmeni istiyorum, tamam mı?
Necesito que ases estas huellas.
Elleri pişirmek mi?
¿ Que ase estas huellas?
Şimdi pişir şu elleri.
Ahora asa esas manos.
Elleri düşürüyorsun. 3 yaşında...
- Estás tirando las uñas.
Ve birkaç gün sonra koridorda karşılaştıklarında, gizli tohumları değiş tokuş ediyormuş gibi, elleri birbirine değerdi.
Algunos días después, a la vuelta de un pasillo... sus manos se rozaron... como si estuvieran intercambiando semillas en secreto.
Elleri bağlı ve çıplak olarak Silah zoruyla Kenai Gölü'ne götürmüş, ve sonra tecavüz etmiş.
La condujo a punta de pistola, atada y desnuda, al lago Kenai y la violó.
Gülümsemesi, elleri. onunla ilgili herşeye aşıktım.
La forma en que olía, ( inhala profundamente ) Sus manos. Todo en él, me encantó.
Pekâlâ, bir kadın var. Elleri bağlanmıştı.
- Bien, um, había una mujer, estaba atada.
Elleri boştu.
Sus manos estaban vacías.
Başbakanın elleri temiz kalmalı.
Manos del Primer Ministro deben permanecer limpias.
Duvarların içinden hikayeni duydum, Onun iri ve kaypak elleri annenin her yerinde.
Escuche la historia de tus padres, atraves de las paredes. Sus manos grandes y sucias sobre el cuerpo de tu madre.
O denli tutkuyla aşıktı ki, sizi ne zaman düşünse, elleri titriyordu.
Tan apasionadamente enamorado que cuando pensaba en usted sus manos temblaban.
Ellerin havada çık! - Elleri yukarı!
Arriba las manos!
Kaldır elleri!
¡ No las baje!