Fa translate Spanish
2,771 parallel translation
Son sınıfa geldik ama şu halimize bak!
Somos personas mayores del segundo semestre, y nos mira!
Okulu dolandırmak için sınıfa yaptığının yarısını kendine uygulasaydın bir şeyler başarabilirdin.
Si aplicas la mitad de ti en la clase como lo haces estafando a la escuela podrás llegar a donde quieras.
kesin olmamakla birlikte... hedeflerinin suyumuz olduğu yönünde.
Así que, enfatizo, sin tener certeza fa hipótesis más aceptada es que su objetivo es nuestra agua.
Bir daha profesyonel öğretmenlik yapmayacak olsam da örnek oluşturmak için kara tahtaya ve bir sınıfa ihtiyacım olmadığını biliyorum.
Y aunque nunca volveré a enseñar profesionalmente ahora entiendo que no necesito un pizarrón ni un salón para dar el ejemplo.
Sonra sınıfa dönüp, derste gizli gizli ağladım.
Regresé al aula y lloré sin que nadie me viera.
Ta ki ikinci sınıfa beni Liz Gaines ve eğlence tayfası için terk edene kadar.
... hasta que en el segundo año de la universidad me cambió por Liz Gaines y Las Amenas.
- Altıncı sınıfa.
Sexto grado.
Altıncı sınıfa kadar, okuldaki zamanımın çoğunu müdürün odasında geçirdim.
Pasé la mitad del tiempo en la oficina del director hasta sexto grado.
Şimdi söyleyin kimin babası henüz sınıfa hitap etme şansı yakalayamadı.
Ahora... cuyos padres no han tenido una oportunidad.
Bayan Bobbie'nin, Ernessa'yı sınıfa götüremesi bildirildi.
Se presentará con la Srta. Bobbie para compensar estas clases.
Bu günlerde aldığın bileti bir üst sınıfa geçirmen çok zor.
Es muy difícil que te pongan en primera hoy en día.
Mississippi'nin sabıkasına yaklaşan başka bir eyalet yok.
No hay un solo estado que se aproxime al de Misisipi en fa!
Ekonomi sınıfı yolcuları birinci sınıfa geçemez.
Los pasajeros de turista no pueden estar en primera clase.
- Sınıfa gitsem iyi olacak.
- Tengo que irme a clase.
Orada Fa var, odaklan.
Es un fa con puntillo. Concéntrate.
- Kaçıncı sınıfa gidiyorsun?
¿ En qué grado estás?
Kenar mahallelerdeki herkes seni soruyor.
Mucha gente en las fa velas los está buscando.
Kenar mahallelere gidip onlara kaybedebilecekleri şeyler veriyorum.
Yo voy a las fa velas y les doy algo que perder.
Kocan, kenar mahallede çatışmada öldürüldü.
Tu esposo era un oficial que mataron en las fa velas.
O yol tepelere, kenar mahalleye gidiyor.
Esa ruta sigue las colinas hacia las fa velas.
Kenar mahallede gördüğün adam bu mu?
¿ No es el de las fa velas?
Sizden tüm istediğim, bu sınıfta asıl öğrendiğiniz şeylere kendinizi fazla kaptırmamanız, ve bu konuda bana saygı göstermeniz, tıpkı benim sınıfa gösterdiğim gibi.
Les pido que hagan el mínimo esfuerzo en clase para creer que están aprendiendo algo y darme un atisbo de amor propio...
Gördün mü, yönetici sınıfa sunabileceğim her şey biraz kaba.
Ves, todo lo que puedo ofrecerle a las clases dominantes es un poco de crudeza.
Çocukları sınıfa geri sokmalıyız.
Hay que meter a los chicos en clase.
Mesela, Brick 3. sınıfa geçti.
mmm, veamos. Bueno, Brick está en tercer grado, y Sue está en el equipo de las noticias.
1. sınıfa geçiyorsunuz.
- La pasaron a primera clase.
Son sınıfa kadar göğüslerim büyümemişti.
No tuve tetas hasta mi último año.
Bayan Juniper dul ve kızı Melody üçüncü sınıfa gidiyor.
La Sra Juniper está divorciada, y su hija Melody está en 3er grado
Onun gibi bir kız beşinci sınıfa giden birini bulabilir, istese Kyle LoBianco'yu bile ayarlayabilir!
Una niña como ella podría conseguir uno de quinto grado, ¡ quizás hasta a Kyle LoBianco!
Yani tek yapmanız gereken sınıfa mankenleri koyup birkaç fotoğraf çekmekti.
Así que todo lo que tuvieron que hacer fue llenar la clase con maniquís y tomar unas pocas fotos.
İdare ediyoruz.
Ni fu ni fa. Podría estar mejor.
Plânlamaktan kastın, Billy'nin eve zilzurna, 8.sınıfa giden abazan çocuklar gibi gelip, üzerime çıkıp, sonra da üzerimde sızıp kalmasını ve patates cipsi gibi kokmasını kastediyorsan,...
Planeándole, en el sentido de Billy llegando a casa como un quejica y cachondo adolescente y se me sube encima y se desamaya encima mía y olía a nachos todo el tiempo...
14 yaşındayım ve Justin Bieber'la tanışmak için sırada bekliyorum çünkü o... Affedersin, yeni rakibin 9. sınıfa giden bir kız mı?
Tengo catorce años y estoy esperando en línea para quedar con Justin Bieber porque es... Lo siento.
- İyi, sınıfa gitmeden önce öpüşelim.
- Bueno, necesitaba un beso antes de la clase.
2 FA Kupası. 4 Lig Kupası.
2 Copas FA. 4 Copas de la Liga.
1 FA Kupası, 4 Lig Kupası, 1 UEFA Kupası ve bir Avrupa Süper kupasının kazanılmasında rol oynadı.
Ayudando a ganar una Copa de Inglaterra. Cuatro Copas de la Liga. una Copa de la UEFA. Y una Supercopa de Europa.
Bu Liverpool'un bir numaralı fanatiği!
Hey. Es el fa número uno del Liverpool!
Hepiniz bu sınıfa müzik öğrenmeye geliyorsunuz, değil mi?
¿ Ustedes vienen a clase a aprender música, correcto?
Mm. Bir sınıfa ders verdim, ve... harikaydı.
Enseñé a una clase, y... fue fantástico.
11. sınıfa kadar bir daha görüşmedik.
No la conocimos hasta la secundaria.
Kan bağışı, sperm bankası garip psikolojik araştırma çalışmaları- - Son sınıfa gelmiş hoş öğrenciler iyi para veriyor.
Donaciones de sangre, bancos de esperma, cualquier investigación psicológica extraña... esos licenciados tan monos, pagaban mucho dinero.
Sence bu sembol, fırfırlı bir kılıfa yakışmış mı- -?
¿ Crees que es un símbolo apropiado para hacer medio punto- -
- Beyinsiz sınıfa eğlence diye yutturulan bir saçmalık.
- Frivolidades para los ignorantes.
Fa... Zer...
Pa dre...
- Yüksek sınıfa.
- De primera clase.
İkimiz de birinci sınıfa gidiyoruz.
Es de 1º Curso.
Aracılık yapan, onlara sınıfa kadar eşlik eden falan...
Que actúe como enlace, que los acompañe a las aulas...
Önce Si, Si bemol, bir daha Si, sonra Fa diyez. Hazır mısınız?
De si a si bemol, otra vez si y luego fa sostenido. ¿ Listos?
- Sınıfa gitsene.
- Muchacho, a clase.
Hangi sınıfa gidecek?
¿ De qué clase es?
Herhalde sekizinci sınıfa hiç ulaşamam.
Que yo nunca alcanzar el octavo grado.