Gan translate Spanish
199 parallel translation
- Bu dağlarda büyük bir rezerv olabilir.
Puede haber un gan depósito en estas montañas.
- Gan Dafna'ya atanmıştı.
- Pues estaba asignado a Gan Dafna.
Herhangi bir şey bulduğum zaman Gan Dafna'ya döneceğim. - Gan Dafna!
Cuando sepa algo, iré a Gan Dafna.
Şimdi sessizliği biraz sağlarsak sizlere Gan Dafna köyümüzün kurulması için herkesten çok çalışan birini takdim edeceğim.
Por favor, un poco de orden. Os presentaré a un hombre que ha hecho más que nadie para fundar este pueblo.
Ama Gan Dafna'da en büyük kahramanın da en küçük korkak gibi tarlalarda çalıştığını göreceksiniz.
Pero aquí, en Gan Dafna, aprenderéis que el mayor de los héroes trabaja en el campo con los cobardes.
Yahudi örgütü bilet ve yemek parası gönderdi. Gan Dafna'ya gidiyorsun.
La Agencia Judía nos ha dicho que te han asignado a Gan Dafna.
Bir araba kiraladım yarın Karen'ı ziyaret etmek için Gan Dafna'ya gidiyorum.
He alquilado un coche para ir a Gan Dafna a ver a Karen.
Sol taraf Gan Dafna.
Y a la izquierda está Gan Dafna.
Ben buradan Gan Dafna'ya gidebilirim.
Llegaré a Gan Dafna desde aquí.
Gan Dafna'da silah buldular.
Han encontrado armas en Gan Dafna.
Babam onlara Gan Dafna'nın olduğu toprağı verdi.
Mi padre les dio las tierras donde está Gan Dafna.
Çocuklarım okula Gan Dafna'da gidiyor.
Mis hijos estudian allí.
Ben bu köyün muhtarıyım ve Gan Dafna'ya saldırmayacağım.
Soy el mujtar del pueblo y no atacaré Gan Dafna.
- Gan Dafna'ya saldırmakla ne alakası var?
- ¿ Qué tiene que ver eso con Gan Dafna?
- Gan Dafna İsrail Vadisi'ne hüküm ediyor.
- Gan Dafna domina todo el valle.
Benim köyüm vadiye, Gan Dafna kadar hâkim.
Mi pueblo está igual de bien situado para dominar el valle que Gan Dafna.
Gan Dafna'yı seçtik çünkü hızlı bir zafer istiyoruz.
Hemos elegido Gan Dafna para que sea una victoria rápida.
- Gan Dafna'yı yarın gece yarısından önce boşaltın.
- Debéis evacuar Gan Dafna.
Müftünün adamları içerideyse söyle. Gan Dafna'ya saldıracaklarsa, söyle bana lütfen.
Si los hombres del muftí están aquí o van a atacar Gan Dafna, dímelo.
Palmach'a haber göndereceğim, Abu Yesha ve Gan Dafna'yı savunacağız.
Avisaré al Palmach y defenderemos Abu Yesha y Gan Dafna.
Gan Dafna yarın güçlü bir saldırı bekliyor.
Gan Dafna va a sufrir un ataque a gran escala mañana por la noche.
Gan Dafna'da 15 yaşındaki her kızın hemşire olduğunu unuttun mu yoksa?
Todas las niñas de 15 años de Gan Dafna son enfermeras y de las buenas.
- Biz giderken Gan Dafna'da devriye gez biz baskın yaparken onlar yapmasın.
- ¿ Cuál es mi misión? Patrullar Gan Dafna mientras salimos, para que no nos sorprendan ellos.
Oda Komitesinin sekreteri, 12. kulübe, Gan Dafna.
Secretaria del comité. Bungalow 12, Gan Dafna.
Ona söyle, ona söylendiği gibi davranırsa hiçbirşeyden korkmasına gerek yok.
D ¡ le que no tenga m ¡ edo, m ¡ entras haga lo que le d ¡ gan.
Bavullarımın derhal bir uçağa konup buraya gönderilmesini istiyorum, daha önce olduğum yere değil... Anlaşıldı mı?
Qu ¡ ero que ponga ya Ias maletas en un av ¡ ón y que Ias tra ¡ gan aquí no donde estaba antes de que no me local ¡ zara allí, ¿ entend ¡ do?
Pekala. Bunu imzalayın ve Şef Mulligan'ı görün.
F ¡ rme y vaya a ver al cap ¡ tán muii ¡ gan.
Cüzdanımı istiyorum ben! Şef Mulligan nerede?
¿ Dónde está el cap ¡ tán muii ¡ gan?
Şef Mulligan nerede?
¿ Dónde está el cap ¡ tán muii ¡ gan?
İki kişilik sıcak yemek ısmarla, onlara sadece 17 dakikam olduğunu söyle.
Com ¡ da cal ¡ ente para dos y que Ia tra ¡ gan en 1 7 m ¡ nutos.
Polis sadece kendi parasını düşünür.
Los guardias sólo se quejan por su paga. Nunca gan practicado Kung-Fu.
Atıgan'da daha yeni.
Es nueva.
Ne yaparsan yap, Isamu...
No importa que trucos sucios utilices, Isamu gan-- -
Şu sefil Gan-geng olayına davetiyen olmadan katılamazsın.
Verás, Chris... el problema es que no puedes entrar en el territorio de Ghan gheng... sin una invitación especial.
Gan-geng'e ben de geleceğim.
Iré con ustedes a Ghan gheng.
Ben Edgar Dobbs, Gan-geng komitesindenim.
Soy Edgar Dobbs del comité de Ghan gheng.
Gan-geng'e gidip bize karşı dövüşmeye cesaret ediyorsun. Seni Mai Tai dövüşçüsü olarak eğittikten sonra.
Te atreves al Ghan gheng para pelear contra nosotros... después que te hayamos entrenado en la manera Muay Tailandés.
Bunlar Gan-geng'de karşına çıkacaklar.
Esto es lo que harás en el Ghan gheng.
Şu lanet Gan-geng işiyle alakan yok, öyle değil mi?
No tienes nada que hacer en el maldito Ghan gheng, ¿ no? ¿ Huh?
Gan-geng'e hoş geldiniz!
Bienvenidos al Ghan gheng.
Çantaya ya da cebe sığan ve büyük silahlar kadar öldürücü küçük silahlar.
Pistolas pequeñas que caben en el bolsillo pero que matan como las demás.
Küçük bir çevreye sığan her bir ineğin ayağı, 200 yada 250 kilo basar.
Cada pata de vaca que se posa sobre un pequeño perímetro, son 200 o 250 kilos de golpe.
Barak... Gan Dafna'ya gitmeliyim.
He de irme a Gan Dafna.
Hatta mantığa sığan tek şey bu.
Es lo único que tiene sentido lógico.
Bir şişeye sığan ebedi geleceğe inanıyorlar.
Se atribuyen un porvenir inmortal, en botella bien cerrada.
Amerikan yaşam tarzı. Büyük beyaz Amerika rüyası. Şimdi söz şüphe üstüne şüphe yığan ve size bir sorusu olacak şeytanın avukatında.
Bueno, ahora toca al abogado del diablo, el que lleva las dudas también sobre las dudas y que os pregunta : pero, señores, ¿ no se dan cuenta que las palabras que estan empleando :
Beyaz veya zenci demeden... bankalara para yığan kapitalist sınıf genç insanları savaşa, ölüme gönderiyor...
blancos, negros, no importa,
Ceplerinize sığan her şeyi.
Todo lo que les quepa en los bolsillos.
Bavula sığan bir tip yeni nükleer bomba var.
La última moda es una bomba nuclear metida en una maleta.
Ele sığan bir kristal olduğuna dair tanıma dayanarak da... onun Tox Uthat olabileceğinden kuşkulandık.
Por su descripción, un cristal que cabía en la palma de la mano, supusimos que podría ser el Tox Uthat.
Milyonlarca bilgiyi saklayabilen ve tek bir odaya sığan bir bilgisayar ya da Saturn 5 roketi gibi.
Cosas como un ordenador que cabe en una habitación, y contiene millones de piezas de información, o el cohete Saturno 5.