Giderler translate Spanish
1,494 parallel translation
Bak, eğer bizi uzun menzilli tararlarsa... Moya olmadığımızı görünce çekip giderler.
Mira, si nos hacen un escáner de largo alcance, nos evitarán, porque no somos Moya
Sonra Wal-Mart'a giderler.
La primera vez que se visten sólos. La primera vez que dicen que se van a la escuela.
Zümrüt Şehri'ne giderler. Zili çalarlar.
Te acuerdas cuando van a Emerald City, llaman a la puerta.
- O zaman da Bobolit'e giderler.
- Entonces los tendrá Bobolit.
Kirsten, sen de benim kadar iyi bilirsin, öğrencilerimiz nasıl motive ve aydınlıktır, USC için yetişmemiş olanlar, Harvard ve Yale'e giderler.
Kirsten, sabes, al igual que yo, lo brillantes y motivados que son los alumnos aquí... aquellos que son son aceptados en la USC, van a Harvard y Yale.
Bir çok ay önce Midilli ve Kartal Çakal'a giderler.
Hace muchas lunas. Poni y Águila se acercaron a Coyote.
Greggs ve Prez'e söyleriz onlar giderler muhtemelen.
Puedo hablar con Greggs y Prez tal vez. Pedirles ayuda.
Danışmaya gelir, onunla konuşmak ister onunla görünmek istemez bu yüzden servis alanına giderler.
Se presenta en recepción y ella no desea que los vean. - Van al área de servicio.
Genelde hipiler çiftçi marketlerine giderler.
La mayoría de los hippies suelen ir a los mercados agrícolas.
Bak, kuşlar için üzgünüm ama acıktıklarında giderler, eminim.
Mira, siento lo de los pájaros pero seguro que se irán en cuanto tengan hambre.
Yan giderler nedir ki?
¿ Cuáles son los servicios públicos?
Pek çokları savaşlarda veya vazife başında ölürler Çok kolay ve basit yollarlardan.. ... ölüp, giderler Hayate de onlardan biriydi.....
Si una persona muere en la guerra o las misiones ó de forma inesperada ya sea de forma honorable, o no Como el caso de Hayate...
Ölünce hemen yerin altına giderler.
Se mueven bajo la superficie.
Onları görmezden gelin, belki giderler.
Sólo ignórenlos y a lo mejor se irán.
Yalnızca aptallar ve kumarbazlar yabancı bir kısrağın peşinden giderler, Şeyh!
Sólo los idiotas pasan detrás de una yegua desconocida.
Gelirler ve giderler.
Ellos vienen y van.
İnsanlar öldüklerinde nereye giderler bilmiyorum ama nerede kaldıklarını biliyorum.
No se a donde se va la gente cuando muere,.. .. pero se donde se quedan.
Bu araştırma, kusursuz planlar, amorti edilmiş giderler veya kazanılmış rekabetler ile alakalı değildir.
Ésta investigación no es sobre proyectos, amortizar costos o batir la competencia.
Güneye giderler.
- Seguirán hacia el sur.
- Ya da eve giderler.
- O se van a casa. - Bueno, es entre semana, así que...
Geldikleri gibi giderler.
Lo he visto muchas veces.
Sence bu kadar ileri giderler mi?
¿ Crees que llegarán tan lejos?
Ancak... Yaz ayları boyunca bütün Avrupalı kadınlar erkek turistler tarafından kovalanırlar. Yani Avrupa'nın bütün teşhircileri Place D'Honoure anıtının yanındaki sakin plaja giderler.
" sin embargo en el verano, las mujeres europeas desaparecen por los turistas mirones así que las exhibicionistas más núbiles se van a la playa junto al Monument des Poissoniéres.
Prensesler nerede üniversiteye giderler?
¿ A qué universidad van las princesas?
Onlar prensler nereye gidiyorsa oraya giderler.
Van adonde van los príncipes.
Princeton'a giderler.
Van a "Princeton".
Hey, sana bir şey söylememe izin ver- - bayanlar bobolu gençler için locoya giderler.
Y déjame decirte algo... Las mujeres se vuelven locas por un hombre que lleva boubou.
Suçluların pek çoğu işledikleri suçların canlandırmalarına giderler.
¿ Sabe que muchos criminales van a las reconstrucciones de sus crímenes?
İnsanlar kendilerini özgür hissederler... Plaja motorla giderler.
La gente se siente libre, hacen todo con calma van a la playa en moto...
Gelirler ve giderler.
Unos van, otros vienen.
Eğer bir kere daha istifayla tehdit edersen bu konunun üstüne giderler.
Cuando alguien amenaza renunciar demasiado... ellos terminan aceptando.
Çabuk sinirlenirler... ama ne kadar zor olursa olsun amaçlarının peşinden giderler.
Tienen poca paciencia... pero persiguen sus ambiciones sin importar cuántos estén en su contra.
Çünkü çocuklar, büyüdüklerinde yapabilecekleri bir meslek öğrenebilmek için okula giderler.
Porque los niños van al cole... para aprender un trabajo que hacer cuando sean grandes.
Gelip, giderler.
Todos son unos desgraciados.
İnsanların bu aynı soruyu sordukları başka bir evrene giderler. Parçacıklar bizim evrenimize geldiğinde, bu sefer onlar sorar
Entran a un universo alternativo... donde la gente en ese universo se hace la misma pregunta... acerca de esas partículas cuando entran a nuestro universo.
Laboratuardakiler de sonuca varmaya çalışırken öfkelenirler öğle yemeklerini yerler sonra evlerine giderler sanki ortada olağanüstü bir şey yokmuş gibi yaşamlarını sürdürürler. Çünkü elbette yapmanız gereken de budur.
Cuando la gente manipula en el laboratorio, se enoja por cosas... y almuerza y va a su casa y sigue su vida... como si nada increíblemente asombroso sucediera... porque así es como debes reaccionar.
Bir de böyle adamlar, gündüz giderler striptiz kulüplerine.
¿ habéis visto esos tipos que van a los club de striptease de día?
İnsanlar Tac Mahal'i görmeye giderler kalplerini hoş tutmak için binayı öperler.
La gente va a ver al Taj Mahal.. .. Y besar su arquitectura a los contenidos de su corazón.
"Şafakta, tekneler ağlarıyla giderler"
"Al amanecer, los botes salen con sus redes."
İnsanlar öldükleri zaman nereye giderler?
¿ Adonde va la gente cuando muere?
Giderler nerede yazıyor?
¿ Dónde va el total acumulado?
İçmeye giderler miydi?
¿ Salían a tomar?
Cappucciono'yla kahvaltıda çok iyi giderler.
Serían perfectas para desayunar con un capuccino
Atölye çalışmalarına giderler, aman tanrım tam anlamıyla mutluluktan uçuyor olmalısın.
Oh, Dios mío, deberías estar absolutamente extasiada.
Aptal zenginler topları ıskalamak için her zaman tropik adalara giderler.
Los ricos idiotas vuelan a las islas tropicales todo el tiempo para golpear la pelotita.
İnsanlar sürekli istek formlarıyla gelip giderler.
La gente vendrá a dejar solicitudes todo el día.
Peki, ben Marissa'yla giderim Ryan ve Theresa da beraber giderler.
Bueno, yo puedo ir con Marissa. Y Ryan y Theresa pueden ir juntos.
Ben Marissa'yla gidiyorum, Ryan ve Theresa da beraber giderler.
Yo voy con Marissa y Ryan y Theresa pueden ir...
İnsanlar gelirler ve giderler.
La gente viene, la gente se va.
- Yemeğe giderler.
- Podemos ir.
Bu ay giderler zaten çok yükseldi.
La está desanimando.