Gidersen translate Spanish
3,080 parallel translation
Gidersen seni koruma sözü veremeyiz.
Si te vas no podemos prometerte que te protegeremos.
Başka birine gidersen buna alınabilirim.
Sabes, quizá me lo tome como algo personal si contratas a otro.
Okula gidersen anlamını bir gün öğrenebilirsin.
Ve a clase, y quizá algún día descubras lo que significa.
Bu kadar hızlı gidersen sonu kötü olur.
Aún no establecimos una palabra segura.
Sen de gidersen, baba...
Si te vas, papá...
Yeniden öyle gidersen, sadece söyle bana.
Si te pones así de nuevo, me lo dices.
Eğer o namussuz Chintu'ya gidersen o zaman o okları alır münasip bir yerine sokarım!
Y si vas donde ese sinvergüenza de Chintu yo te meteré la flecha por el culo.
İstediğin gibi gidebilirsin ama gidersen arkada bıraktığın tüm arkadaşların bizim yanımızda ölecek.
Sinbad, camina afuera, cuando tu lo desees, pero si te vas cada uno de tus amigos que dejes detrás... morira con nosotros Sinbad!
Beni sadece gidersen incitebilirsin.
La única manera en que me lastimarías es si te vas.
Eğer bu gece Delia Ann'e gidersen bir daha beni aramaya zahmet bile etme. Çünkü sabrımın taşmasına çok az kaldı Lemon, çok az.
Y si vas y tocas en la puerta de Delia Ann esta noche, no te molestes en volver a llamarme, porque es todo lo que estoy dispuesto a pasar, Lemon.
Eğer onunla birlikte dansa gidersen, onun tatlı turtası olduğunu tüm kasabaya göstermiş olursun.
¿ Sabes? , si vas con él al baile, le estarás pidiendo que sea tu pastelito delante de todo el pueblo.
Çok gidersen Fransa.
Terminas en Francia si vas más lejos.
Kızkardeşin seni öldürür, sonra da beni öldürür. Eğer yılan derisi o pantolon ile düğüne gidersen.
Tu hermana te matará, y luego me matará a mí si apareces vestido con pantalones de serpiente.
Nereye gidersen git.
"Dondequiera que vayas" Ho jaaye jahan tu jaaye
Gidersen bütün takım peşinden gelir.
Si te vas, te seguirá todo el equipo.
# Gidersen partimi rezil etmiş olursun #
# Si hay que ir lejos, estropearás esta fiesta que estoy armando #
- Hem hastaneye gidersen seni hindi gibi doğramaları riski de var. - Ne?
- Además, si vas al hospital corres el riesgo de que te rajen como a un pavo.
Sen gidersen, ben ölürüm.
Si te marcharas, me moriría.
Yenilerini alırken ucuza gidersen böyle olur, biliyorsun.
Ya sabes, esto es lo que sucede cuando eres demasiado tacaño para comprar otros nuevos.
Böyle gidersen bütün hayvanlarını buraya yollayacaklar.
A este ritmo, pronto se vaciará ese país de sus animales.
Eğer önce beni almadan polise gidersen ormana bir ceset daha gömeriz.
Si vuelves a ir a la policía y confiesas algo sin hablar conmigo primero enterraré otro cuerpo en el bosque.
Kalp krizinden ölür gidersen, yapayalnız kalırım burada.
Ya te apañarás si sufres un ataque al corazón.
Gidersen öleceksin.
Si me dejas, morirás.
Gidersen, bir daha geri dönemezsin.
Entonces no vuelvas.
Gidersen git!
¡ Vete si quieres!
Oraya gidersen, daha iyi hissetmeyeceksin.
Aunque entres ahí, no te vas a sentir mejor.
Gitmeliyim. Bak, eğer oraya gidersen onlara zarar vermeye gittiğini sanırlar.
Mira, si vas allí, ellos pensarán que quieres hacerles daño.
Eğer benimle gidersen güvende olursun.
Bueno, si vas conmigo, estarás a salvo. Bien, mi caballo- -
- Portland'a gidersen gerçeği asla öğrenemezsin.
Si vas a Portland, nunca sabrás la verdad.
Sen Sochi'ye gidersen, ben de gidip Tyoma'yı kendim alırım.
Tú ve a Sochi. Yo misma iré a buscarlo.
Sen de onunla gidersen Beni babamdan isteyebilirsin.
Si vas a verle, podrías pedir a mi padre permiso para casarme.
Berlin'e tek başına gidersen kendini öldürteceksin ama ben ve ekibimle birlikte olursan biz...
Si vas a Berlín sola, solo conseguirás que te maten, pero mi equipo y yo, podemos...
Şimdi gidersen avans bile alamayız.
Si lo dejas ahora, tendremos suerte si vemos el adelanto.
Ne kadar çabuk gidersen bunun olduğunu o kadar çabuk unuturum.
Cuanto antes te vayas, más rápido olvidaré lo que ha ocurrido.
Faye ile arkadaşlarının yanına gidersen yemin ederim ki pişman olursun.
Acércate a Faye y sus amigos, y prometo que te arrepentirás.
Nereye gidersen git topluluk hâlâ mühürlü olacak.
Sin importar a dónde vayas, el círculo aún estará unido.
Çünkü sen gidersen ben de giderim.
Porque si tú te mueres, yo también.
Nereye gidersen git farklı muamele görüyorsun.
Donde sea que vayas, eres tratado diferente.
Sen gidersen gene aynısı olacaktır.
Será lo mismo si tú te vas.
Ya yardımımıza ihtiyacı varsa? Eğer gidersen, yardım edebilirsin ona. Fakat geleceği belirsiz onun.
¿ Y si necesitara nuestra ayuda? Si vas, ayudarle podrías, pero su futuro, incierto es.
Eğer sana müsade edip çıktığında bana söz verirsen, nereye gidersen bende götüreceksin.
Si te dejo salir, tienes que prometerme que me llevaras a donde vayas.
Nereye gidersen gir hep yanında olacağım.
No importa dónde vayas... Estaré aquí mismo.
Eğer eve erken gidersen, çamaşır makinasında eşyalarım var.
Si llegas primero a casa, tengo cosas en la lavadora.
Tekrar onun peşinden gidersen seni cezaevine geri gönderirim.
Si vuelves a ir a por él te tendré que enviar de vuelta a la carcel.
İçimden bir ses o kapıdan çıkıp gidersen bu şansının çabucak değişeceğini söylüyor.
Si te vas por esa puerta tengo el presentimiento de que tu suerte cambiará rápidamente.
Eğer beni bir zorbayla yalnız bırakıp gidersen beni sen mahvedersin.
Pero la arruinarás si me dejas sola con una bully.
Eğer bir yere sürekli gidersen orası sadece aşağılanma getirir.
Si te mantienes yendo demasiado a un lugar sólo trae humillación.
Sen ne zaman iyi bir aileye gelin gidersen o zaman ben rahatlarım.
Una vez que te cases en una familia decente. Me sentiré aliviado.
Şu an nereye gidersen git bir yabancı olacaksın.
Ahora mismo, serás un extraño sin importar dónde vayas.
Ama nereye gidersen git... Ne zaman gidersen git benim için hiçbir zaman yabancı olmayacaksın.
Pero sin importar a dónde vayas, sin importar cuándo, nunca serás un extraño para mí.
O yemeğe gidersen borcunu silerim.
Escucha, haz esto por mí, y te perdonaré ambos meses.