Göremezsin translate Spanish
1,704 parallel translation
Orada çömeldiğin için bir şey göremezsin.
Allá atrás no se ve nada.
Ortalıkta bıraktığın her şeyi yürütür, bir daha da göremezsin.
Roba todo lo que dejes por ahí y nunca vuelves a verlo.
Beni göremezsin.
No puedes verme.
Hayır amca, onu göremezsin!
No tío, no puedes verlo!
Bakıcı arkadaşıma bir telefon açarım, kızını bir daha göremezsin.
Con un llamado a mi amiga, nunca volverán a ver a su hija.
Saat tam 8'de orada ol. Yoksa bir daha ikisini de göremezsin.
De lo contrario, nunca volverás a verlas a ninguna de las dos.
Ama yapmazsan... Sophie'yi bir daha göremezsin.
Pero si no lo haces... nunca volverás a ver a Sophie.
Ama beni bunun için ağlanırken göremezsin.
Pero no me pongo a llorar por eso.
Kuralları var ama.. bitene kadar göremezsin.
Vamos, hay unas reglas. No lo puedes ver hasta que termine.
O kapıdan çıkarsan beni bir daha asla göremezsin.
Si sales por esa puerta no volverás a verme.
Sen bile Rostova'nın davranışını haklı göremezsin.
Ni siquiera tú puedes justificar la conducta de Rostova.
Ama bu olanların arkasında senin varlığına dair bir kanıt bulursam Japonya'yı bir daha göremezsin.
Si encuentro pruebas de que usted tuvo que ver en eso no volverá a pisar Japón.
Eğer oraya bir daha adımını atarsan, Olly'yi bir daha asla göremezsin.
Si regresas a ese sitio, nunca más volverás a ver a Olly.
Bir daha karşıma çıkarsan emin ol günışığını bir daha asla göremezsin.
Si vuelve a aparecer delante de mí... juro por Dios que no volverá a ver el sol.
Onu göremezsin.
No puedes verla.
O zaman Santi'yi göremezsin.
Entonces no puedes ver a Santi.
Eğer bu odadan dışarı bir adım dahi atarsan. veya biz sana söylemeden bir telefon açarsan Jamie'yi bir daha asla göremezsin.
Si se mueve de este cuarto, o hace alguna llamada antes que se lo digamos, nunca volverá a ver a Jamie.
Hayır, onu göremezsin.
No, no puedes ir a verlo.
Uyumazsan rüya göremezsin.
Si no duermes, no sueñas.
Beni asla o boku içerken göremezsin.
Yo jamás tomaría esa mierda.
Kelek olup olmadığını kesmeden göremezsin.
Hay que abrirla para ver si está buena.
Bu şeyleri Cornel'de erken karar için başvururken göremezsin ha, değil mi Cagrew?
Ninguna de estas cosas irá a la universidad, ¿ no es así Cargrew?
Jeff, eğer bisikletimi satarsan beni bir daha asla çıplak göremezsin.
Jeff, si vendes esa bicicleta, nunca más me verás desnuda, jamás.
Karanlıkta göremezsin.
- No No puedes ver nada.
Beni King's Cross'ta pek göremezsin aslında.
No ando mucho por King's Cross últimamente.
- Hayır, onu göremezsin.
No, no la verás.
Sana söylüyorum, bu önemli bir olay çünkü götünün kırbaçlandığını pek sık göremezsin.
Te lo digo, esos son los mejores momentos, así que no vas a ver todas las veces que le dan por el culo.
Burada bir yıl kalsan bile, hepsini göremezsin.
Te quedarás un año, nunca lo verás todo.
Nasıl göremezsin? Feminist söylemlerine biraz ara ver tamam mı?
Deja por un momento tu manifiesto feminista de tercera, ¿ okay?
Kusura bakma buradaki görevin tamamlanana kadar doktoru göremezsin.
Lo siento, pero no puede ver a un médico hasta que acabe su turno.
Karışsın diye tasarlanır, böylece onları göremezsin.
Están diseñadas para disimularse, así nadie las ve.
Nike'ta ya da Microsoft'da ya da General Motors'da.... ya da Ford'da ya da Boeing'de ya da Coca-Cola'da ya da Kellogg's'da Amerikalı olmayan işçilerin çalıştığını göremezsin.
No ves a Nike, o a Microsoft, o a General Motors, o a Ford o a Boeing, o a Coca Cola o a Kellogs beneficiarse con trabajadores no americanos.
Ama asla ve asla çocuklarını bir daha göremezsin.
Pero no vas a poder ver nunca más a tus hijos.
Hayır, göremezsin...
No-Nop.
Hayır, göremezsin.
No, no creas.
İyi bak, bunu her gün göremezsin Natalia.
Bueno, esto es algo que no se ve todos los días. Natalia.
- Eğer benim için dans etmezsen... senin için yapacağım dansı da göremezsin.
Pero si no bailas para mí no podrás verme bailar para ti.
- Bunu nasıl göremezsin?
- ¿ ¡ Cómo puede no verlo?
Bunu nasıl göremezsin?
¿ ¡ Cómo puede no ver eso?
Bunu nasıl göremezsin?
¡ La protección de la cara! ¿ Cómo puede no verlo?
Onu göremezsin.
No puedes verlo de nuevo.
Kokuyu göremezsin.
No puedes ver el olor.
Şey, bunu her gün göremezsin.
Bueno, no ves eso todos los días.
Ve ölümler durursa onun nasıl öldürdüğünü göremezsin, değil mi?
Y si las muertes de criminales paran ahora, no podrás conocer nunca la forma en que lo hacía, ¿ verdad?
Rüyanda bile göremezsin Carson.
Ni en sueños, Carson.
Benim gördüklerimi göremezsin sen.
Tu no ves lo que yo veo.
Ya bize doğruyu söylersin ya da on altı yıl bir daha gökyüzünü göremezsin.
O nos cuentas la verdad o no verás la luz en 16 años.
Düşmanı göremezsin.
Y no verás al enemigo.
Beni pelerin giyerken göremezsin. İç çamaşırım pantolonumun dışında dolaşamam.
Nadie me atrapará paseándome con los calzoncillos por fuera de los pantalones.
Hayır göremezsin, çünkü bilmiyorsun.
Claro que no, ya no se enseña.
Aşağıdan göremezsin.
No puedes verlo desde aquí abajo.