English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ H ] / Hareket

Hareket translate Spanish

35,486 parallel translation
Alan Shore da diğer kusursuz yasal zeka. O da hep etik çerçevesinde hareket ediyor.
Alan Shore, la otra impecable mente legal, siempre se atenía a la ética.
Hareket sensörleri ne zaman aktive olsa, kameralar herşeyi bilgisayarıma kaydediyordu
Cuando los sensores de movimiento se activan las cámaras graban todo en mi ordenador.
Her neyse O da Moondog gibi başka bir zamandan geliyormuş gibi hareket ediyordu.
En cualquier caso, era una actuación, igual que el Moondog fingiendo que es de otro tiempo.
Bak, senin yerinde olsaydım Hareket etmeyi düşünürdüm.
Mira, si yo fuese tú, consideraría seguir adelante.
- Hadi, hareket et!
- Vamos. - ¡ Venga, moveos!
Hareket edemeyeceksin ama ölene kadar bütün kesikleri hissedeceksin.
No vas a poderte mover, pero sentirás cada cortada, hasta que te mueras.
Kendi kafana göre hareket edemezsin!
¡ No puedes hacer las cosas a tu manera!
Hareket etmeyi kes!
¡ Deja de moverte!
Anne, zar zor hareket edebiliyorum.
Mamá, apenas me puedo mover.
Hareket ederse, onu nasıl vuracağım?
¿ Cómo se supone que voy a cazarlo si se puede mover?
Hareket edememekten ve hissiz olmaktan nefret ediyorum.
Odio estar inmóvil y entumecido.
Keşke hareket edebilseydim.
Si solo pudiese moverme libremente.
Sadece ilk 6 araba Madrad'te duracaktı bu yüzden tren hareket halindeyken atlamak zorunda kaldık.
Solo los primeros seis vagones paraban en Madrid así que tuvimos que saltar mientras el tren aún se movía.
Chicago'ya hareket etmesinin gerçek sebebinin..... Johnny Torrio'nun Onu çağırması olduğunu düşünüyorum.
Creo que lo que realmente consiguió que se trasladara a Chicago fue el hecho de que Johnny Torrio se lo pidió.
1919 kışında..... Al Capone, gangster Johnny Torrio için çalışmaya..... Chicago'ya hareket eder.
En el invierno de 1919, Al Capone llega a Chicago para trabajar para el gánster Johnny Torrio.
Daha hızlı hareket etmeliyiz. Akşama kadar başarmak istiyorsak kum tepelerinin öbür tarafında yön değiştirmek zorunda kalacağız.
Si queremos llegar antes del anochecer, vamos a tener que atravesar las dunas.
Sizi kendine bağlar : kutup tepeleri, yeni çarpışma kraterlerine bakmak, kum tepesi bölgeleri, onların yüzey boyunca hareket ettiğini görürsünüz, toz hortumlarının ortalıkta gezinmesi, ve bunlar bana göre orayı ölü olmaktan çıkardı.
Te atrapa, capas polares, ver esos nuevos cráteres de impacto, los campos de dunas y estás viendo como se mueven por la superficie, diablos de polvo moviéndose por todo el lugar, y eso para mí, trajo el lugar a la vida.
O fırtına mevsimin bu kadar başlarında görüntülediğimiz her şeyden daha hızlı hareket ediyordu.
Esta tormenta está moviéndose más rápido que ninguna que hayamos monitorizado en esta estación.
Hareket etmeye hazır ol. Nereye gittiğini izle.
Prepárate, mira a dónde va.
Özür dilerim, ama çabucak hareket etmek zorunda kaldım.
Mis disculpas, pero tuve que actuar con prontitud.
Böyle bir hareket, her iki ırkı da yok eder.
Ambas razas serán destruidas con tal movimiento.
Gönüllü olarak tutuklanma merkezli bir hareket yarattılar.
Definieron voluntariamente un movimiento alrededor de ser arrestado.
Yukarı veya aşağı, kayda değer bir hareket olmadı.
No subió mucho, y tampoco disminuyó.
Kara Güç, Kara Panterler, savaş karşıtı hareket, kadınlara ve eşcinsellere özgürlük gibi dönemin politik hareketlerine gönderme yapıyordu.
Poder Negro, Pantera Negra, el movimiento antibélico, los movimientos por la liberación de las mujeres y gays, contra los que Nixon sintió la necesidad de combatir.
Bütün hareket hükümet tarafından suçlu gösterildi ve sistematik bir şekilde yok edildi.
Todo el movimiento fue criminalizado y destruido sistemáticamente por el gobierno.
Bu hareket, çok sayıda şirketi kaybetmesinin ardından geldi.
Esa iniciativa se produce luego de la pérdida masiva de miembros.
Daha hareket ettiğini görmedim.
No lo he visto moverse.
O basvurudaki her müsteri benim için gözü kapali hareket eder, tamam mi?
Cada cliente en esa solicitud haría lo que fuera por mí.
Saygisizlik etmek istemem efendim ama is verenlerimin istedigi gibi hareket etmeyi ögrenebilirim ama kimse sahada ne yapacagimi bana ögretemez.
Con todo respeto puedo aprender a comportarme como les convenga a mis jefes pero el talento no se enseña.
Ellerimi hareket ettiremiyorum.
No puedo mover las manos.
Dairesel bir hareket yapmalısın.
Tienes que hacerlo en círculo.
Bazı yerlerde duvarlar hareket ediyordu böceklerle kuşatılmışlardı.
En algunos sitios las paredes se movían infectadas de insectos.
Hareket edemiyorum. Kıpırdayamıyorum.
No puedo moverme, no puedo moverme, Matt...
Sandalyemi benim dışımda kimse hareket ettiremez!
¡ Nadie mueve esta cosa aparte de mí!
Gerçek kahraman dediğin bir takım oyuncusudur. Bencilce hareket etmeyecek biri.
Un verdadero héroe juega en equipo, actúa desinteresadamente.
Hareket edemiyor bacaklarımı hissetmiyordum.
No podía moverme, no sentía las piernas.
Neden hareket etmiyor?
¿ Por qué no se mueve?
Yani, Lucy hareket halinde.
Lo que significa que llevaron a Lucy a otro lugar.
İkinciyi pencerede bırakıp, diğerini ise hareket halindeyken camdan dışarı attım, sonra da eve gidip salata yedim.
Al instante en que salí del local, tuve el valor de tirar los diez dólares del Wendy's desde mi coche, me fui a casa y me comí una ensalada.
Newton'ın hareket yasaları der ki, her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır.
La tercera ley de movimiento de Newton dice que a cada acción... se opone una reacción igual pero de sentido contrario.
Newton'ın hareket yasası. Her etkiye karşı bir tepki vardır.
Tercera Ley de Newton, a toda acción... corresponde una reacción.
Hedef hareket hâlinde.
El objetivo se está moviendo.
Eşyaları hareket ettirebiliyor.
Puede mover cosas.
Neden hareket etmiyoruz?
¿ Por qué no nos estamos moviendo?
Bay Peterson yalnız hareket ediyordu.
El Sr. Peterson actuó solo.
Hareket etmeyi severim. Tek bir yerde olmamak.
Me gusta moverme, no quedarme en un solo lugar.
Aaron gerçekten Beth'in yararına mı hareket ediyor?
¿ Aaron de verdad actúa en beneficio de ella?
- Sanırım içimizden geldiği gibi hareket etmeliyiz.
Creo que deberíamos tocar de oído.
Bir düzine tanınmayan şahısla bir araç içinde hareket halinde.
Vehículo en movimiento con una docena de desconocidos.
Ani hareket yok.
Nada de movimientos repentinos.
Yeterince hızlı hareket etmiyoruz.
No nos movemos lo bastante rápido.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]