Hava kararıyor translate Spanish
281 parallel translation
Hava kararıyor.
Se ha puesto un poco oscuro, ¿ no? ¿ Por qué no regresamos?
Artık hava kararıyor ve ailenin barınaktan itibaren uzun bir yolları var ama, köpekler tehlikeli bir gecikmeye yolaçıyorlar.
Ahora está comenzado a oscurecer y la familia está lejos del refugio, pero los perros ocasionan una peligrosa demora.
"Hadisenize! Hava kararıyor!"
¡ Corre más, el sol se está poniendo!
Hava kararıyor.
Está oscureciendo.
Hava kararıyor.
Se está oscureciendo.
Hava kararıyor Holley.
Está anocheciendo, Holley.
- Hava kararıyor.
- Es casi de noche.
Hava kararıyor.
Ya oscurece.
Hava kararıyor.
Se hace tarde.
Hava kararıyor, sen ve o geceyi orada geçireceksiniz.
Pues está oscuro. Usted y su amigo pasarán la noche ahí dentro.
- Hava kararıyor.
Está oscureciendo, pongámonos en camino.
Hava kararıyor.
El día acaba.
Hava kararıyor.
Está anocheciendo.
- Hava kararıyor.
Está oscureciendo.
O adamları aşağıda bırakamayız. Hava kararıyor.
No podemos dejar a esos cuatro hombres allí abajo.
Koşmaya başlıyorum, yağmur yağıyor ve hava kararıyor.
Y empiezo a correr y está lloviendo y oscurece.
- Hava kararıyor, sabah daha eğlenceli olur.
- No, está anocheciendo, esperaré a mañana, será más divertido.
- Hava kararıyor.
- Está oscureciendo.
Hava kararıyor, değil mi?
Está oscureciendo, ¿ verdad?
Hava kararıyor, dikkatli ol.
Está oscureciendo, ten cuidado.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama hava kararıyor ve Fanny'miz ışığı açmak için içeri girmeye kalkışmadı.
Discúlpenme. Está oscureciendo y Fanny no se atrevía... a entrar a encender las luces.
- Evet. Hava kararıyor.
Está oscureciendo.
Yağmur yağıyor ve hava kararıyor.
Está comenzando a llover y ya casi es de noche. Mejor que entremos todos en casa.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama hava kararıyor... ve Fanny'miz ışığı açmak için içeri girmeye kalkışmadı.
Discúlpenme. Está oscureciendo y Fanny no se atrevía... a entrar a encender las luces.
Rafer ve ben, etraflarını dolaşıp yandan saldıracağız. Hava kararıyor.
Rafer y Yo daremos la vuelta y los atacaremos de lado.
Hava kararıyor. Rim Rock Kanyon'a...
Pronto anochecerá.
Hava kararıyor.
Esta oscureciendo.
Hava kararıyor, insanlar karanlıkta korkarlar,... ve konuşurlar, değil mi?
De noche la gente se asusta y habla.
- Hava kararıyor. Ortalıkta kimse yok.
Está empezando a oscurecer, no hay gente, no hay...
Akşam yemeği zamanı geldi, hava kararıyor!
Hay que preparar la cena, se está poniendo el sol.
Gerçekten mi? Saat geçiyor. Hava kararıyor efendim.
- El tiempo pasa, se hace tarde mi coronel.
Jimmy, tatlım gel artık, hava kararıyor.
Jimmy, hijo, ven adentro. Se está haciendo de noche.
Hava kararıyor, Linda.
Está oscureciendo, Linda.
Hava kararıyor..
Está anocheciendo.
Hava kararıyor.
Se hace de noche.
Hava kararıyor. Neden benim evimde kalmıyorsunuz?
Se hace tarde. ¿ por qué no se queda en mi casa?
Hava kararıyor. Bulundukları yer orası.
Está oscureciendo, y es allí en donde estarán.
Her dakika hava daha da kararıyor.
Está oscureciendo por momentos.
Hava gitgide kararıyor.
Está oscureciendo.
Hava aydınlanıyor mu? Yoksa kararıyor mu?
'¿ Está amaneciendo o está oscureciendo?
- Hava çabuk kararıyor, değil mi?
- ¡ Qué pronto oscurece!
Hava artık erken kararıyor.
Oscurece pronto últimamente.
Hava da gittikçe kararıyor. Tüm geceyi boş bir tabancayla geçireceğim fikrine katlanamıyorum.
Odiaría pasar la noche con una pistola vacía.
Hava iyice kararıyor.
El día acaba.
Hava daha erken kararıyor gibi.
Parece oscurecer más pronto que otros años.
- Hava artık daha erken kararıyor.
- Ahora anochece muy pronto.
Hava çabucak kararıyor.
Oscurece rápidamente.
Gidip su bulsam iyi alacak, Dido'da hava erken kararıyor.
Mejor que me vaya y recoja el agua, el que... se... oscura a principios de Dido.
Bu günlerde hava erken kararıyor. - Evet.
Ya oscurece.
Hava iyice kararıyor. Kurda kuşa yem olacağız buralarda! Allah aşkına beni dinleyin!
pronto anochecerá y no saldremos vivos de este viaje.
Hava kararıyor. Geri dönelim hadi.
Está oscureciendo.