Hay translate Spanish
1,371,031 parallel translation
Hayır Brad, bunu bilmiyorum.
No, Brad. Eso no lo sé.
Hayır.
No.
Utanacak bir şey yok.
No hay nada de qué avergonzarse.
- Hayır, bu bir kavga değildi.
- No, eso no ha sido discutir.
Herkes cenazelerin seksle sonuçlandığını bilir.
Todo el mundo sabe que en los funerales hay sexo.
Burası bana aptalca davrandığımı ve endişelenecek bir şeyin olmadığını söylediğiniz bölüm.
Esta es la parte en la que me decís que soy una insensata y que no hay nada de qué preocuparse.
Bonnie, aptalca davranıyorsun ve endişelenecek bir şey yok.
Bonnie, eres una insensata y no hay nada de qué preocuparse.
Etrafta sırtlayacağın bir tabut taşıyıcısı yok mu?
¿ No hay ningún portador del féretro por aquí al que te puedas tirar?
Sorun olmadığı için ücret de olmadığını varsayıyorum.
¿ Supongo que no hay problema, no hay factura?
Hayır, ücreti var.
Ah, sí hay una factura.
Hayır, 40 yaşındayım, beni kahvaltı servisine koydular.
No, cuando cumplí los 40, me pusieron en el turno de los desayunos.
Hayır, hayır, bir dakika bekle, çıkaracaktır.
No, no, espere un momento, la va a escupir.
Bunu tuvaletteki posterden gördün.
Eso lo has leído en el póster que hay en el baño.
Hayır, Natasha, bu yanlış.
No, Natasha, eso está mal.
Hayır, sorun yok.
No, ninguno.
Hayır, o hapiste olmalı.
No, debía estar en la cárcel.
Ama vergi problemlerinde belki bir umut ışığı vardır.
Pero tal vez no hay mal que por bien no venga
Hayır, seni yarı-eşcinsel kardeşimle tanıştırmayacağım.
No voy a presentarte a mi hermano medio gay.
Belki bunun bir sebebi vardı.
Tal vez hay una razón para esto.
Karaoke! Hayır, hayır.
Te buscaré las calcomanías.
- Hayır! Dorothy'i neden bizim gruba koydun? Biliyorsun halat çekme yarışında faydası olmayacak.
Van, ¿ sabías que soy la única Vicepresidente Sénior en este edificio que no tiene una oficina de verdad?
Hayır ama Ohio'daki şişko adam o tişörtü geri istiyor.
Es como el orgullo que un mayordomo siente cuando le dan un segundo cuarto.
Hayır...
- Sin peros.
İyi, tamam.
Sin embargo, no hay espacio,
Harvard eğitimini ne harika kullanma şekli.
Si. Pero hay algo especial con Green Fury.
Neden bu insanlar için bu kadar şey yapıyorsun? - Aynı çocuk gibiler. - Hayır, o kadar kötü değiller.
A menos que, caigas de nuevo desde otro balcón.
"Acil durum kilitleme prosedürü başlatıldı"
Si la limpiaba de las arañas. Es decir, ¿ ya no hay... arañas aquí? ¿ Que fue lo que hiciste, verdad?
Hayır!
Emily, una vez que otro espacio se abra,
- Hayır.
- ¡ Ja!
Neyimiz var söyleyeyim.
¿ Que hay de nuevo, amigo?
Hayır! Peki, ihtimal kümesine dönüş.
¿ Muy convincente?
- Hadi gidelim. - Hayır.
Gracias.
Hayır, hayır.
Gracias a ti.
Ben Van'i seçerdim, çünkü o zengin ve insanlar muhtemelen onu arar.
Mira, cariño, todos creemos que mereces esa oficina. Pero aquí hay algo más grande en juego.
Ayrıca, kırılgan tırnaklarına bakarsak onda demir eksikliği var yani on güne hakkından gelebilirdim ve sonra onu yerdim.
Yo creo que hay algo que necesitas ver. ¿ Empleado del mes?
- Hayır! Size söyledim, hiç birinizi yemek istemiyorum aptallar.
¡ Van!
Ruh-roh? Millet Emily nerede?
¿ Hoy hay algo diferente en la oficina?
Hayır, bu başka kova.
- ♪ No deberías decir ♪ ♪ Puedes decir gracias si quieres... ♪
Şimdi karşınızda, spor sonuçları için karısından asla ayrılmayan yalancı bok çuvalı Brock Donovan.
Hay una larga lista de personas muy talentosas que han caído a los pies de Vanderveer Wayne.
Sence şirinliğimi destek olarak kullandım mı? Hayır, Ron. Şimdi ne olacak?
- Que ya te la había dado antes que le hicieras eso.
Hayır, tamamen boşluk.
¿ Ves? Ahí lo tienes.
- Hayır, izlemedik.
- No, no te vimos.
Bu ürün son teknoloji.
Son los mejores que hay.
Hayır. İçinden gelmiş.
No, es amable.
Hayır, bu...
No te disculpes.
Daha iyiye gittiğini sanmıştım. Sözünü kestiğim için özür dilerim ama otizmde iyileşme olmaz.
Siento mucho volver a interrumpirte, pero no hay "mejoría" en el autismo.
Tabii ki hayır.
Claro que no.
Hayır?
- Oh.
Hayır bunun şöyle : "İi-yuu-ii-yuu-ii-yu."
Lo siguiente que sabrás, es que ella será la que, estará chocando las cinco en un trío con Bruce Wayne.
- Deniz paraşütü? - Hayır. - Su kayağı?
Si tu ganas, ¡ puedes convertirlo en un establo de unicornios porque eso será como un cuento de hadas!
- Hayır ve birisi başka bir şey sormadan ofiste sıkışıp kaldık sınırlarımız bildiğimiz gibi.
¡ Ja! ¡ Ja! ¡ Oh, si!
hayır 154433
hayir 1030
hayïr 50
hayırlı sabahlar 20
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayes 28
hayat devam ediyor 42
hayir 1030
hayïr 50
hayırlı sabahlar 20
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayes 28
hayat devam ediyor 42
hayal 40
hayırlı olsun 23
hayırdır 75
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
haydi 22462
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayırlı olsun 23
hayırdır 75
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
haydi 22462
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayalet 78
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayaller 22
hayır canım 120
hayat dolu 30
hayır bilmiyorum 44
hayatın 30
hayatımda 29
hayalet 78
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayaller 22
hayır canım 120
hayat dolu 30
hayır bilmiyorum 44