Hayat güzel translate Spanish
4,772 parallel translation
Burada hayat güzel.
La vida es buena aquí.
# Çünkü Paddy's Pub'da hayat güzel... #
Porque me gusta vivir en El Irlandés.
Evet, hayatım şu anda güzel gidiyor.
Sí, mi vida va bastante bien en estos momentos.
- Avcılık güzel bir hayat şeklidir.
Cazar es la buena vida.
Hayatın şu an gayet güzel bence.
Tu vida pasa por un buen momento.
Alex, ne kadar güzel bir kazak hayatım.
Alex, cariño. Ese suéter es lindo.
Hayatımın en güzel beş gecesiydi.
Fueron las mejores cinco noches de mi vida.
Bu gece, hayatım boyunca yaşadığım en güzel geceydi.
Fue la mejor noche de toda mi vida.
Bu, hayatımın en güzel hafta sonu.
Es el mejor fin de semana de mi vida.
Hayatımın en güzel günüydü.
El mejor día de mi vida.
O takvim işini de bir halledersek hayatımın en güzel günü olacak.
Vaya, si conseguimos las fotos del calendario este será el mejor día de mi vida.
Dr. Murray'e teşekkür etmekle başlamak istiyorum. Sadece bu akşamki güzel sözleri değil aynı zamanda kızıyla evlenmeme izin vermesiyle son bulan hayat boyunca süren merhameti için de!
Me gustaría comenzar dando las gracias al Dr. Murray, no solo por sus amables palabras de esta noche, si no por toda una vida de amabilidad, culminada al permitir que me case con su hija.
19'un benim için anlamı, hayatımın en güzel yılı olan 1996'da olması.
Para mí 19. Por el mejor año de mi vida, 1996.
Hayatında hiç bu kadar... güzel birşey gördün mü?
¿ Has visto alguna vez algo tan bonito en toda tu vida?
Hayatımdaki güzel olan her şeyi elime yüzüme bulaştırıyorum. Arkadaş olarak çok iyi çalışıyoruz ve bunu da mahvetmek istemiyorum.
Echo a perder todo lo bueno que aparece en mi vida, y... de amigos nos va muy bien, y... no quiero echarlo a perder.
Senin hayatımda gördüğüm en güzel insan olduğunu düşündüm.
Y, y pensé... es la persona más bonita que he visto en mi vida.
Ona hayatının en güzel hediyesini vererek bu yumruğu hak ettim galiba.
Supongo que lo merezco por darle al tipo el mejor regalo de su vida.
Arabamın hiçbir zaman icralık olmayacağı, güzel sıkıcı bir hayat kulağa çok hoş geliyor bence.
Ya sabes, una linda vida aburrida. donde mi coche nunca tiene una multa, suena muy bonito ahora.
Kendi hayatımı kurduğum yerde kendine küçük, güzel bir hayat kurdu. Ejderha sineklerinin gerçek ejderhalarla ilgisinin olmadığı bir yerde.
Encontró una bonita manera de vivir de vuelta en el lugar en el que estaba haciendo el mío... un lugar, debo añadir... en el que las libélulas no son en verdad dragones.
Muhtemelen hala uyuyorsundur ama John, güneş doğmak üzere ve hayatımda gördüğüm en güzel manzaralardan birini sergiliyor.
Sé que probablemente estés todavía dormido, pero, John, se pone el sol y es la cosa más hermosa que he visto en mi vida.
Çok çabaladım, ve sonra, öyle bir yere geldi ki, Sıçtım batırdım sonra birşeyler oldu, ve ben deli gibi sarhoş oldum, ve böylesine sarhoşken, hayat çok daha güzel!
Lo intenté tanto, y entonces sólo, fui tan lejos y la cagué y alguna cosa pasó, y bebí hasta el extremo, y la vida es mucho mejor cuando vas cocidísimo.
Benim hayatımda, değişebileceğimi düşünen güzel insanlar var.
Tengo personas geniales en mi vida que piensan que puedo cambiar.
Küçük herifle birlikte pasta yemek hayatımın en güzel anı.
Comer wafles con el pequeño... es lo mejor de la semana.
Güzel bir hayat yaşadım.
Tuve una buena vida.
Şuan hayatımdaki en güzel an gerçekleşiyor.
El momento más bonito de mi vida está llegando ahora mismo.
Aslında hayatıma devam ediyorum ve işler çok güzel gidiyor.
Bueno, ¿ sabes algo? He avanzado con mi vida y las cosas están saliendo bastante bien.
Ryan, eğer bu Phyllis sınavından öğrendiğim bir şey varsa o da hayatında ilerlemenin güzel hissettirdiğidir.
Ryan, si todo este sufrimiento de Phyllis me ha enseñado algo es que se siente bien continuar con tu vida.
Hayatımda gördüğüm en güzel kızsın.
En toda mi vida... eres la única que me ha gustado tanto.
Hayatımın en güzel akşamlarından birini geçirdim.
Acabo de tener la más... noche maravillosa.
Bütün hayatım motosiklet etrafında döndü, ve en güzel anılarım da bu zamanlara ait. Ve tabiki bunları başka bir şeye değişmem.
Toda mi vida ha girado en torno a las motos los mejores recuerdos de mi vida son de esos momentos no los cambiaría por absolutamente nada.
Sonra hayatım güzel bir ritim almaya başladı.
Y la vida empezó a tener un hermoso ritmo.
Okabe... Tek istediğim Mayuri'yle güzel bir hayat sürmeniz geleceğe huzur dolu adımlar atmanızdı.
Okabe... y seguir caminando hacia el futuro
Geçen hafta hayatımın en güzel haftasıydı- -
La semana pasada ha sido la mejor semana de mi vida, desde...
Güzel suratını bir kere istasyonda gördü de hayatının aşkı mı oldun?
Vio tu cara linda en la estación ¿ y ahora eres el hombre perfecto?
Seni görmek güzel görüyorum ki hayat enerjilerini emecek başka kızlar bulmuşsun.
Me alegro de verte. Veo que has encontrado algunas otras chicas para chupar tú fuerza de vida, por un tiempo.
Güzel haber, aslında, bir kadın yine de bu bir özel hayatı var.
Son buenas noticias, en realidad, saber que una mujer aún puede tener vida privada.
Hayatınız ne kadar güzel olursa olsun herhangi bir şey bunu değiştirebilir.
Es este caso, una coincidencia es más importante que una buena cara.
Biri için güzel bir şey yaptığında ve bu şey onun hayatını değiştirdiğindeki hissi bilirsin değil mi?
¿ Conoces esa sensación de que has hecho algo bueno por alguien y sabes que va a cambiar su vida
Klaus, hayatımdaki bütün güzel şeyleri yok etti.
Klaus destruyó todo lo bueno que había en mi vida.
Klaus, hayatımdaki bütün güzel şeyleri yok etti.
Klaus destruyó todo lo bueno en mi vida.
Herkesi şaşırtıp hayatımda ilk kez cadı gibi davranmamayı ve Finn hakkında güzel şeyler söylemeyi planlamıştım.
Planeaba sorprenderos a todos y no ser una zorra por una vez en mi vida y decir un montón de cosas bonitas sobre Finn.
Güzel bir hayat bu.
Esta es una buena vida.
Benim size hediyem güzel anilar olacak. Sen ve Henry için güzel bir hayat.
Mi regalo para ti... es buenos recuerdos, una buena vida para ti... y para Henry.
Hayatına devam ediyor olman güzel.
Bueno, creo que es bueno, que hayas pasado página.
Hayatımın en güzel vakti hem de!
¡ Como nunca en mi vida!
Hayatım, bu güzel yemek için teşekkür ederim.
Cariño, gracias por una cena estupenda.
Dinle, bu son birkaç gün hayatımın en güzel günleriydi.
Mira, estos últimos días han... Sido los mejores de mi vida.
Benimle geçirdiğin bu son birkaç günün hayatının en güzel günleri olduğunu söyledin.
Me dijiste que los últimos días conmigo han sido los mejores que has tenido.
Benim de hayatımın en güzel günleriydi.
Han sido los mejores que he tenido, también.
Hayatımda gördüğüm en güzel varlıksın.
Eres la criatura más hermosa que jamás he visto.
Seninle tanıştığım zaman hayatımın en güzel günüydü, Wickham.
Fue el mejor día de mi vida... cuando te conocí, Wickham.
güzel 14869
guzel 19
güzelim 390
güzelsin 102
güzel kız 114
güzel bir gün 178
güzel kızım 24
güzelim benim 17
güzellik 77
güzelmiş 286
guzel 19
güzelim 390
güzelsin 102
güzel kız 114
güzel bir gün 178
güzel kızım 24
güzelim benim 17
güzellik 77
güzelmiş 286
güzel bir kadın 48
güzeller 55
güzel bir kız 49
güzeldi 214
güzel görünüyorsun 72
güzeldir 52
güzel bayan 54
güzel olmuş 50
güzel bir gün olacak 16
güzel mi 269
güzeller 55
güzel bir kız 49
güzeldi 214
güzel görünüyorsun 72
güzeldir 52
güzel bayan 54
güzel olmuş 50
güzel bir gün olacak 16
güzel mi 269
güzel bir akşam 18
güzel bir sabah 27
güzel bir gece 42
güzel olur 48
güzel miyim 17
güzel kızlar 22
güzel görünüyor 117
güzel oldu 48
güzel değil mi 278
güzel yer 53
güzel bir sabah 27
güzel bir gece 42
güzel olur 48
güzel miyim 17
güzel kızlar 22
güzel görünüyor 117
güzel oldu 48
güzel değil mi 278
güzel yer 53