Ilğili translate Spanish
97,991 parallel translation
Jay, Sonny Chiba'nın Samuray filmini yeniden çekiyor. - Siyahi Amerikan denizcilerinin yanlışlıkla Japon feodel zamanlarına ışınlanması ile ilgili bir film. - Ya?
Oye, Jay está en la ciudad haciendo el remake de la película de Sonny Chiba, "G.I. Samurai".
Roger aslan öldüren bir Avustralyalı adam ve insan öldürmekle ünlü Kenyalı bir aslan ile ilgili hikayeler anlatırdı.
Roger solía contar una historia sobre un... hombre de Australia que era famoso por matar leones y un león de Kenia que era famoso por matar hombres.
Ayrıcazincir restoranlarda yiyecek kaynaklı salgınlarla ilgili ek habere ihtiyacımız olabilir. Bunun nüfus ve şirket üzerindeki tarihi etkileri, her şeyi araştırın.
También debemos hablar de casos en restaurantes, y del efecto histórico en la población, en las compañías, en todo.
Josh'la ilgili sana anlattıklarımı başkalarına mı anlatıyorsun?
Escucha, ¿ le estás contando a la gente todo lo que te dije sobre Josh?
Bildiğim tek şey, halkın bilgilendirilmesi gerektiği. Çünkü Josh ile ilgili bu ifşalar çok komik.
Lo único que sé es que el público necesita estar informado, porque estas revelaciones sobre Josh son muy divertidas.
- Josh ile ilgili başka ne anlatabilirim.
Es un Hardee. ¿ Qué más puedo contarles sobre Josh?
Çünkü Nikhil, altıma sıçmamla ilgili dalga geçen mesaj gönderdi.
Porque me ha escrito Nikhil riéndose de mí por cagarme encima.
Komite üyeleriyle ilgili kozumuz var mı?
¿ Tenemos algo sobre los miembros del comité?
Tim'le ilgili haberi duymuşsundur.
Seguro que sabes lo de Tim.
Uykusuzlukla ilgili ne diyordunuz?
¿ De qué estaba hablando? ¿ Del insomnio?
Sana kampanyayla ilgili birkaç soru sormayı çok isterim.
Me encantaría que me dijeras cómo es trabajar en la campaña.
Savaş İlanı Komitesi ile ilgili patronunla konuşmak istiyorum.
Quiero hablarle a tu jefe sobre el comité de declaración de guerra.
Başkan'la ilgili kanıtım yok.
No tengo pruebas sobre el presidente.
Ama özel kalem müdürüyle ilgili epey bilgim var.
Tengo mucha información sobre su jefe de gabinete.
Bununla ilgili bir yazı yayımladık.
Acabamos de publicarlo.
Kravatım benimle ilgili ne anlatıyor?
¿ Qué dice mi corbata sobre mí?
Hazine Bakanlığı işiyle ilgili.
El asunto con el Tesoro.
O makaleyle ilgili özür dilerim.
Lamento lo de ese artículo.
Sana yatla ilgili bir şey dedi mi?
¿ Te dijo algo de un barco?
Benim de sizin için savcılık iznim var. Aile avukatı, Clios emlaklarıyla ilgili
- También tengo órdenes judiciales... para usted, como abogado de la familia... en relación con el patrimonio de los Clios.
Bu büyüyle ilgili bir ızdırap.
Es una aflicción mágica.
Bununla ilgili sorunu olan mı var?
¿ Alguien tiene algún problema con eso...?
Gerçi, şehrimizle ilgili komik olan da bu, Marcel.
Eso es precisamente lo divertido de esta ciudad, Marcel.
- Ben sadece bu bedende olmakla ilgili yapabileceğim çokça şaka karşısında kendimi kaybettim.
Solo estoy... súper abrumado por el simple número de bromas que podría hacer sobre estar en este cuerpo.
İlk çöreğimle ilgili hikayeyi anlatmış mıydım? Hayır mı?
¿ Alguna vez te he contado la historia de mi primer buñuelo?
Ailemin nasıl göründüğünü ve benle ilgili düşüncelerini her zaman merak ettim.
Siempre me he preguntado cómo podrían haber sido mis padres, lo que podrían haber pensado de mí.
Benle ilgili kararını vermiş görünüyorsun.
Pareces haber decidido sobre mí.
Lockwoodlar, sadece kemiği korumakla kalmamışlar. İsimler, tarihler ve mekanlarla ilgili kayıt tutmuşlar.
Los Lockwoods, no solo guardaban el hueso... guardaban documentos con nombres, fechas y lugares.
Bu fedakarlıkla ilgili.
Esto es sobre un sacrificio.
- Henüz durumuyla ilgili bilgi...
- Aún se desconoce su estado...
Litchfield Cezaevi'nden canlı bildiriyoruz, Hristiyan Judy King'e yapılan terör saldırısıyla ilgili ayrıntılar gelmeye devam ediyor.
En directo desde la Penitenciaría de Litchfield, mientras seguimos recibiendo detalles sobre el ataque terrorista a Judy King y su cristianismo.
- Dün gece şiddetli bir isyan çıkan Litchfield Cezaevi'ndeki sıcak gelişmeyle ilgili detaylar gelmeye devam ediyor.
- Nos llegan detalles de la impactante historia de la prisión de Litchfield, donde anoche tuvo lugar un violento levantamiento.
Köşeyi ıvır zıvırdan çok okumakla ilgili şeylere ayıracağımızı sanıyordum.
Pensaba que el rincón de lectura sería para leer, no para almacenar cosas.
Ama bütün yorumlar seninle ilgili.
Pero todos los comentarios son sobre ti.
Nasır tutmak ve adam olmakla ilgili bir şeyler söyledi.
Algo sobre callos y temple.
IRA ile ilgili bir mesaj.
Un mensaje acerca de IRAs y 401s.
Sana nedenini söyleyeyim. Uyuduğum için yiyemeyeceğim ve ne kadar çok uyuduğumla ilgili laf sokabilecekler.
Te diré porqué, para que yo me lo perdiera
Şurada, ama duştayken bile duyuyorum,... belki de borularla ilgili bir şeydir.
Justo aquí, pero también lo oigo cuando estoy en la ducha, así que lo mismo tiene algo que ver con las tuberías.
- Genelevle ilgili.
- Algo sobre una casa de putas.
Beynin uyarılmasıyla ilgili.
Sobre eso que se llama estimulación profunda del cerebro.
Isı iletimi ile ilgili makalenizi okumuştum.
Yo leí su artículo sobre la conducción de calor.
Sadece şu an ile ilgili bir mesele.
Es solo una cuestión de preocupación actual.
Peki, peki. Ama Tanrı'yla ilgili tezi kulaktan dolma.
Bien, bien, pero su tratado sobre Dios es solo un rumor.
Ekran sağlayıcıları yeni süper ince ekranlarıyla ilgili şikayetler almışlar.
Su proveedor de vidrio se quejó de las nuevas pantallas extrafinas.
Beni erkek adam yapmakla ilgili bir şeyler.
Algo relacionado con hacerme un hombre.
Wags'in durumuyla ilgili bir bilgin var mı merak ettim.
Solo quiero preguntarte si sabes sobre Wags.
Bu benimle ilgili değil.
No se trata de mí.
Buraya geldin çünkü bunun seninle ilgili olmasını istedin. Çünkü seninle ilgili olmasına ihtiyacın var.
Viniste aquí porque querías hablar de ti porque necesitas hablar de ti.
Yayındayken Nijerya oyununla ilgili sana bazı sorular soracağım.
Cuando comencemos, tengo que presionarte para hablar del negocio de Nigeria.
Yaşadığımız yerde elektromanyetik kuramla ilgili kitap yoktu.
Tomamos el tren a Viena, no hay libros sobre la teoría electromagnética en casa.
Hayatımı, varlıkların doğasıyla ilgili sürükleyici bir sohbet sürdüremeyen bir kadınla geçirmek istediğime emin değilim. – Eşler onun için değildir.
No sé si quiero pasar mi vida con una mujer que no puede llevar una conversación convincente sobre la naturaleza de las cosas.