Itiraf translate Spanish
19,891 parallel translation
Bir itiraf.
Una confesión.
Ve... ve müvekkilim itiraf etti mi?
- Y... ¿ mi cliente confesó?
Hapishane arkadaşlarına birşey itiraf etmiş olabilir.
Pudo confesar algo a su compañera de celda.
Anlaştık. Ama elinde sağlam bir bilgi olmalı. Nina cinayeti itiraf etti mi?
Hecho, pero debe darnos buena información. ¿ Confesó el crimen?
Eğer Nina'nın dışarıda gizli bir erkek arkadaşı varsa, - ona itiraf etmiş olabilir.
Si Nina tenía un novio secreto, probablemente le confesara algo.
Flora itiraf etti.
Flora firmó una confesión.
Bak, bir şeyi itiraf edebilir miyim?
Oye, ¿ puedo... puedo confesarte algo?
Şunu itiraf etmeye utanıyorum ama bir şey öğretmek için fazla zekiyim.
- Es humillante que admitir, pero yo soy demasiado inteligente como para enseñar.
Itiraf etmeliyim, Komiser,
Tengo que admitir, señor Comisario,
Sam itiraf etti ama kimse dinlemedi. Herkes onun beni korumaya çalıştığını düşündü.
Todos pensaron que solo me estaba protegiendo.
Krispin Stockley, eski ortağınızın oğlu ve suçunu itiraf etmiş bir katil, aslında masum muydu?
¿ Krispin Stockley, el hijo de su excompañero y asesino confeso era en realidad inocente?
Çok telaşlıydı, itiraf etmesi gerektiğini söyledi.
Realmente asustada y diciendo que tiene que confesar.
Ne itirafı?
¿ Confesar qué?
Megan'ın bana itiraf etmek istediği şey buydu.
Eso es lo que Megan quería confesarme.
Herkes Auggie'ye tıraş olmak ve günahlarını itiraf etmek için gitti. Nasıl biriydi?
- Todo el mundo iba a lo de Auggie para una afeitada y a confesar sus pecados.
Ama Wyatt bir et hırsızın günahlarını bizim Rahip Auggie'ye itiraf ettiğini öğrendi.
Pero Wyatt descubrió acerca de un ladrón de ganado que confesó sus crímenes al viejo padre Auggie.
Emma, bunların aslında ağabeyimle alakası olmadığını ne zaman itiraf edeceksin?
- Emma, admite que no es por mi hermano.
Makaledeki kendi itirafınla "Başın..." ne demiştin?
Y tal como dijiste en tu artículo, tu cabeza está... ¿ Cómo era?
Lisa, kendine itiraf etmenin zamanı geldi, annen sende kötü bir tat bırakıyor annelik konusunda.
Lisa, vas a tener que admitirlo, tu madre tiene un mal gusto de... Bueno, de madre.
Şunu itiraf ediyorum ben zenginim, kevaşeler.
Confieso que... soy rico, imbéciles.
Aylar sonra bana bile Josh Chan'e delice aşık olduğunu itiraf etmeyeceksin.
No vas a admitir, ni siquiera a mí, después de todos estos meses, que estás locamente enamorada de Josh Chan.
Josh Chan'i sevdiğini itiraf edene kadar ben yokum.
Mientras no admitas que estás enamorada de Josh Chan, yo renuncio.
- Josh'ı sevdiğini itiraf eder etmez.
Eres una salvavidas. En cuanto admitas que quieres a Josh.
Beni şaşırttığını itiraf etmem gerek.
Debo admitir que me has sorprendido.
Toplu taşıma müdürlüğünde üç farklı korumayla görüştük ve onlardan birisi çarşamba günkü güvenlik görüntülerini salı günküyle değiştirmek için Toby'nin para ödediğini itiraf etti.
Entrevistamos a tres guardias diferentes en el MTA, y uno de ellos sombrero admitido Toby le pagó o interruptor del miércoles un video de seguridad del tren con el martes de.
"Ey bağışlaması bol Tanrım sana karşı günah işlediğimizi itiraf ederiz..." ... fikirde, lafta ve amelde... " ... yaptıklarımızda ve yarım bıraktıklarımızda."
"Dios misericordioso, confesamos que hemos pecado contra ti en pensamiento, palabra y obra, por lo que hemos hecho y por lo que hemos dejado de hacer".
Bir gün aşkını itiraf edecek cesareti buldu ama kız onu reddetti.
Un día, él reúne el valor para confesarle su amor y ella lo rechaza.
Ölmekten çok korktuğumu itiraf edecek kadar cesurum.
Soy lo suficientemente valiente como para admitir que estoy muerto de miedo.
Birkaç şey itiraf edebilir miyim?
¿ Puedo desahogarme un poco?
Ailene itiraf etmek zorundasın.
Tienes que desahogarte con tus padres.
İtiraf edemiyor, Eddie.
No quiere aliviarse, Eddie.
İtiraf etmek zorundasın, oyun oynuyorsun.
Tienes que admitir, que has estado actuando...
Hayır. İtiraf etmedi.
- No, no hizo ninguna declaración.
İtiraf etmeliyim ki...
Te diré...
İtiraf etmeliyim ki yaptığın işteki ironiye bayıldım.
Me encanta lo irónico de tu trabajo.
- İtiraf etmesi gereken şey neydi?
- ¿ Qué tenía que confesar?
- İtiraf etmek senin için zor olmalı.
Vaya, qué bueno que lo admitas.
İtiraf ediyorum, atağa geçmek de geç kaldık. Ama en iyi atak, iyi defans yapmaktır.
Sí, últimamente hemos tropezado en la ofensiva, pero la mejor ofensiva es una buena defensa.
Yeah. Hepsini sik. Ülkeyi nasıl yöneticeğini bilmediğini itiraf ettin.
Violarlos a todos admitistes que no sabes como dirigir un pais diferias con las personas que decian que el nuevo "Star Wars" era bueno y me rogastes que te ayudara a perder!
İtiraf edeyim, buradan geçtiğimde binayı bile göremiyorum artık.
Le confieso que camino por aquí y ni siquiera veo este edificio.
İtiraf ediyorum.
Confieso.
İtiraf etmeliyim ki bekledğim biri gibi çıkmadın.
Debo admitir que no eres como lo esperaba.
Aman Tanrım. İtiraf edilecek bir şey yok.
Oh, Dios mío, no hay nada que admitir.
İtiraf et.
Estás por Josh.
İtiraf etmek zorundasınız.
Tiene que admitirlo.
İtiraf etmeliyim ki, çok şaşırmış durumdayım.
Tengo que confesar, soy muy, muy sorprendido.
İtiraf ederiz, onlara her şeyi anlatırız ve kendimizi merhametlerine bırakırız.
Confesamos, les contamos todo y nos encomendamos a su merced.
- İtiraf edemiyor, Eddie.
- No quiere desahogar a Eddie.
Eddie... İtiraf etmem gerek.
Eddie, necesito desahogarme.
İtiraf et ki o yükten kurtulasın.
Desahógate y podrás liberarte de esa carga.
İtiraf etti.
Se desahogó.
itiraf et 188
itiraf edin 23
itiraf etti 36
itiraf edeyim 53
itiraf ediyorum 130
itiraf etmeliyim ki 124
itiraf etmeliyim 82
itiraz 23
itiraz yok 21
itiraz ediyorum 679
itiraf edin 23
itiraf etti 36
itiraf edeyim 53
itiraf ediyorum 130
itiraf etmeliyim ki 124
itiraf etmeliyim 82
itiraz 23
itiraz yok 21
itiraz ediyorum 679