Kolay translate Spanish
47,777 parallel translation
Ben kolay kolay korkmam.
No me asusto fácilmente.
Bunun kolay olmadığını biliyorum.
Sé que esto no es fácil.
Bir kadını kocasının aleyhine döndürmek kolay bir iş değildir.
Eso no es fácil, hacer que una esposa entregue a su pareja.
Bence beni kolay lokma gördün.
Creo que me ves como un blanco fácil.
Hadi ama, bu kadar kolay olamaz, değil mi?
Venga, no puede ser tan fácil, ¿ verdad?
Göründüğü kadar kolay değilmiş, değil mi?
No es tan fácil como parece, ¿ verdad?
Daha kolay gelecekse sen kalemi tut ben kâğıdı altından kaydırırım.
Si lo hace más fácil, solo sostén el boli y yo moveré el papel debajo.
Sizin için her şey çok kolay artık.
Vosotros lo tenéis muy fácil hoy en día.
Öylesi daha kolay olur.
Será más fácil así.
Sen bir programcısın, yani bana ihtiyacım olan bilgiyi vermen nispeten kolay olur.
Es una programadora, así que conseguirme la información que necesito sería relativamente fácil.
Orada yaptığın şey hiç kolay değildi.
Estuviste bastante firme recién.
John akılda kalması kolay bir isim.
John es un nombre fácil de recordar...
Kış ortasında kar o kadar derindir ki vaşakları bölgelerinden ayrılmaya, daha kolay avlar bulmaya zorlar.
A mitad del invierno, la nieve es tan profunda que los gatos monteses se ven forzados a dejar sus territorios para intentar encontrar una caza más fácil.
Burada yaşam kolay olmalıdır.
La vida aquí debería ser fácil.
Bu yaprak karmaşasında gösteri yapmak kolay olmayacaktır ve düz bir arkaplanda güzelliği daha iyi ortaya çıkacaktır.
Presumir en este revoltijo de hojas no sería fácil, y su belleza resaltará mejor en un entorno desnudo.
Ama bu yalnızca dile kolay.
Pero es más fácil decirlo que hacerlo.
Körseniz yakalamak kolay değildir.
No son fáciles de cazar siendo ciego.
Ama çekirgeleri bulmak kolay olsa da filme almanın ciddi bir zorluk olduğu ortaya çıkıyor.
Pero aunque encontrar a los saltamontes es fácil, grabarlos supone un mayor reto.
Ama uçarak günde 100 kilometre yol kat edebiliyorlar o yüzden sürüyü bulmak kolay olmayacak.
Pero, una vez levantado el vuelo, pueden recorren 100 Km en un día, así que dar con un enjambre no va a ser fácil.
Şehirde seks partneri bulmak hiç kolay değil.
No es fácil encontrar sexo en la ciudad.
Şehirde aile sahibi olmak da kolay değil.
Tampoco es fácil criar una familia en la ciudad.
Bu, bana, doğal dünyayla bağlarımızı kaybetmenin ne kadar da kolay olduğunu hatırlatıyor.
Me recuerda a lo fácil que es para nosotros perder nuestra conexión con el mundo natural.
Maymun ekibi için hayvanları bulmak kolay görünüyor.
Para el equipo de los monos, encontrar a los animales parece fácil...
Kolay görünüyor.
Suena fácil.
Kolay bir ameliyat olmayacak. Fakat plana harfiyen uyarsak başarabileceğimizi düşünüyoruz.
Esta cirugía no será sencilla, pero creo que podemos hacerlo si seguimos un camino cuidadosamente planificado.
Çok kolay, çarkı çeviriyorsun ve istediğini alıyorsun.
Fácil, le dan a la lefa en un cacharro y tienes lo que quieres.
Senin için söylemesi kolay.
Es fácil para ti decirlo.
Kolay pes etmez onlar.
No se rinden fácilmente.
Bizim için Commodus'u babasının standartlarına göre yargılamak kolay. Ama Marcus Aurelius sıra dışı bir imparatordu. Standartları çok yüksek olan iyi bir hükümdarlık sergilemişti.
Nos es fácil juzgar a Cómodo comparándole con su padre, pero Marco Aurelio era un emperador excepcional que había gobernado según unos patrones muy altos de buena gobernanza.
Keşke o kadar kolay olsaydı.
Ojalá fuera tan fácil.
Lucilla'nın zihninden neler gectigini bilmek kolay değil.
Es difícil saber lo que pasa por la cabeza de Lucila.
Kolay yönlendirilebilen biriydi. Çevresindeki pek çok grup onu etkiliyordu ve imparator olarak liderliği almak yerine onu yönlendirmelerine ve kenara itmelerine izin veriyordu. Ve Cleander gibi insanların liderlik konumuna gelmesine de izin veriyordu.
Es fácilmente manipulado por los varios grupos a su alrededor, y en lugar de tomar un postura de líder como emperador, permite que lo guíen, permite que lo hagan a un lado, y permite que individuos como Cleandro tomen un rol de liderazgo.
Korkarım bu, o kadar da kolay değil.
Me temo que no es tan fácil como suena.
Bu çok kolay.
Es sencillo.
Belki kolay değil. Ama sonuçta iş yetenekte bitiyor.
Tal vez, pero al final todo depende de tu destreza.
Michael Fassbender'a benzediğin için senin açından daha kolay olmuştur tabii.
Debió de ser mucho más fácil para ti, pareciéndote a Michael Fassbender.
Ama dans devam ettikçe daha kolay gelmeye başladı ve tam Sam Cooke You Send Me'yi söylerken hamlemi yaptım.
Pero según avanzaba el baile, se fue haciendo más fácil, y justo a mitad de la canción "You Send Me" de Sam Cooke, fui a por ello.
Görünene o ki, Sheldon'ın taşınmasıyla hayatlarınızda yeni bir safhadasınız. Ve birbirinize karşı olan hislerle savaşmak, yüzleşmekten kolay.
Parece que, con Sheldon mudándose, están en una fase nueva de sus vidas y es más fácil pelear que enfrentar los sentimientos que tienen uno por el otro.
Yani, bir şifreyi kırmak gerçekten çok kolay Ne diyeceğini biliyorsan.
Es muy fácil descifrar un código si sabes lo que va a decir.
Bütün gece çalışmak eskisi kadar kolay olmuyor.
Pasar la noche en vela no es tan fácil como solía ser.
Seni vazgeçmeyebilir. ama sonra tekrar, Ne kadar kolay olduğunu biliyor musun
Puede que no lo entregue, pero, de nuevo, ya sabe lo fácil que es para los criminales entregar a sus amigos.
Anlamı benim kadar başkası kadar kolay olabilirdi.
Lo que significa que podría haber sido yo tan fácil como otra persona.
Sanki senin gibi ofis numaraları şimdi... Önceden ödenen cep telefonları, o zaman kesinlikle alan kodları Yerine girecek kadar kolay olurdu.
Si, como tú, sus números de consultorio fueran ahora celulares prepagos, seguramente sus códigos de área serían bastante fáciles de detectar.
- Abla, kolay gelsin.
- ¡ Te veré luego!
Londra'nın elmas merkezinde tüccarlar daha kolay uyumak üzere.
En el centro de diamantes de Londres, los comerciantes están por dormir mejor.
O kadar kolay değil.
No es tan sencillo.
Ona Trol Avcısı olduğumu söylemek daha kolay olurdu.
Habría sido más fácil decirle que soy un Cazatroles.
Çok kolay.
Es fácil.
Öldürmek kulağa daha kolay geliyor.
Matar parece más fácil.
Çok yumuşaksın. Öldürmesi kolay.
Eres débil, fácil de matar.
O yüzden sadece o kilide uyacak anahtar yapmak kolay değil.
El problema es que la proteína de la leucemia tiene una estructura similar a la de un montón de otras proteínas en el cuerpo, así que hacer que nuestra llave se corresponda con esa cerradura y solo con ella, no ha sido fácil.
kolay gelsin 78
kolayca 28
kolaydır 22
kolaydı 20
kolay iş 26
kolay para 20
kolay olmayacak 74
kolay oldu 39
kolay mı 24
kolay değil 104
kolayca 28
kolaydır 22
kolaydı 20
kolay iş 26
kolay para 20
kolay olmayacak 74
kolay oldu 39
kolay mı 24
kolay değil 104