English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Nin yanında

Nin yanında translate Spanish

1,008 parallel translation
Kageyoshi'nin yanında sana bir iş ayarladım.
ISUZU YAMADA YOKO UMEMURA BENKEI SHIGANO YA KAZUKO HISANO
Mantee'nin yanında çeteden üç gangster daha olduğu sanılıyor.
Tres gángsters acompañan a Mantee, el líder.
- Karın nerede? - Mutfakta, Christine'nin yanında.
¿ Dónde está su mujer?
Sousè'nin yanında o arabada kim var biliyor musun?
- ¿ Tu sabes quien va en ese coche con Sousè?
- İngiltere'nin yanında!
- Junto a Inglaterra.
- Orada, Bayan Bellane'nin yanında.
Ése, el que está con la señora Bellane.
Klarnetçi'nin yanında oturmak istemem.
- ALBERT. - SR.
Öyle geç olmuştu ki geceyi Kyoto'da bayan Yae'nin yanında geçirdik.
El camino era largo y hemos parado a descansar en casa de lo señores Yae.
Hayır, Dancy'nin yanında dışarda başkalarıda var.
No, hay muchos jnocentes junto a Dancy.
Onu Julie'nin yanında bulduk.
- Estaba donde Julie.
Trinidad Güzeli'nin yanında haddini bilmemek tehlikelidir
Es peligroso presumir con la Dama de Trinidad
Sicilya'da Grazzi'nin yanında yaşıyor.
Vive en Sicilia, con Grazzi.
Her dakikasında, Bay Lowry'nin yanındaydım.
Yo estuve con el señor Lowry durante todo ese tiempo.
Doktor, Sinyora Martinelli'nin yanında. İkizleri, belki de üçüzleri olacak.
El único médico que tenemos está con la señora Martinelli que va a tener gemelos, quizás más.
Armando Lucherini'nin yanında muslukçuluk yapıyorum.
Hasta el año pasado me dediqué a la plomería con A. Lucherini.
Grandi'nin cesedinin yanında.
Al lado del cadáver de Grandi.
Arnie'nin yanında, Bizim Dawson daki madenimizi sahiplenmeye çalışan adamlar var.
Arnie, el tipo que tenía la mina en Dawson... está en aprietos.
Leni'nin yanında konuşabilirsiniz.
Podemos discutir cualquier cosa delante de Leni.
Nerede ve ne zaman olursa olsun Lord Antony'nin yanında savaşmak benim için bir onurdur.
Sería un honor luchar junto a ti, en cualquier sitio y momento.
O zamanlar Allworthy'nin yanında çalışan bir berberdim.
Entré a trabajar de barbero en lo del Sr. Allworthy.
Ruby'nin yanında sana söylemedim... -... ve kadınları tanırım.
No lo dije delante de Ruby por razones obvias.
Ama herkes Zatoichi'nin yanında olursa ve bizi takip ederlerse bu hiçte kolay olmayacak!
Pero si todo el mundo está del bando de Zatoichi y vienen a por nosotros no va a ser fácil.
Buradan ayrıldım çünkü Sarti'nin yanında ikinci pilot olmak istemiyordum.
Lo dejé porque no quería ser segundo piloto después de Sarti.
Sen de Bonnie'nin yanında dursana.
Súbete ahí con Bonnie.
Sınırdaki Calita Çetesi'nin yanında, sınırda şu anda.
Está con la banda de Calita en la frontera.
Çin Mahallesi'nin yanında oturuyorum.
Vivo junto al Barrio Chino.
Fakat bu çiftlikler Engels Hidroelektrik Kompleksi'nin yanında değil mi?
Estas granjas están al lado del complejo hidroeléctrico Engels ¿ no?
Asilzade Anenokoji'nin cesedinin yanında bulundu!
¡ Fue encontrada cerca del cadáver del noble Anenokoji!
Gringo, Mapache'nin yanında savaş....
Si Ud. pelea junto a Mapache...
Belki buraya geldiğinde para Sacchi'nin yanında değildi?
¿ Y si Sacchi no tuviera el dinero encima cuando llegó aquí?
Ama Barzini'nin yanında olduğunu daha bugün öğrendim.
Pero yo no lo supe hasta el dà ­ a en que Barzini lo asesinà ³.
Bobby bunu paylaşmak için Vonnie'nin de yanında olmasını dilerdi.
Y deseaba que Vonnie hubiera estado allí para compartirla.
Dorothy'nin domuzların yanında ne işi var?
¡ El corral no es lugar para ella!
Lee'nin Grant'e teslim olduğu kılıç bunun yanında devede kulak kalır.
Te diré que la espada de Bruce Lee cuando sometió a Grant... era una cascara de patatas en comparación.
Duyduklarıma istinaden, anlaşılıyor ki yan masalarında oturan Asterbrooks ailesinden Bayan Asterbrook Henry'nin elbise açıklığından 5 sent atıp Bayan Asterbrook'dan bir paket çikolata düşmediği için yönetime şikayette bulunmasına epey içerlemiş.
Por lo que parece, de lo que he podido deducir, la señora Asterbrook, de los Asterbrooks... que estaba sentada en la mesa de al lado... se molestó amargamente porque Henry había dejado caer una moneda dentro de su escote... y se quejó a los empleados porque no le habían llevado ninguna barrita de chocolate.
Danny'nin kız arkadaşının dediğine göre yanında takriben 60 bin getirdin.
Y trajo 60.000, según la novia de Danny.
Benim yanımda... anne'nin ve Curt'un yanında olacaksın.
Siempre te dejas arrastrar por mí... por tu madre, y por Curt.
Susie'nin yanına yaklaştığını bile görsem, elime bir beyzbol sopası alır ve onun kafasında kırardım.
Si Sidney se acercara a Susie, cogería un bate de béisbol y se lo rompería en la cabeza.
Çünkü buralardaki herkes Simon Agry'nin düzenin ve kanunun yanında olduğunu bilir.
Por qué todos saben por aquí que Simon Agry encarna la Ley y el Orden.
Onun yanında oturmak bile Yuri'nin anısına hakaret.
Pobrecita Yuri. Y tú me pides que baje y Ie siga haIagando...
İngiltere'nin dört yanında, böyle tatbikat sahalarında.
En toda Inglaterra, en lugares como éste.
Tom, Sophie'nin Lady Bellaston'ın yanında kaldığını nereden bilebilirdi ki?
Cómo iba a saber Tom que Sophie estaba viviendo aquí con la Sra. Bellaston.
Yanındaki Banker Tamamura olmalı Hemen yanında da Okishi'nin patronu, Unosuke patronu, çok memnun oldum.
Asu lado debe estar el Banquero Tamamura, y el jefe Okishi, el jefe Unosuke, todos juntos, es un placer.
Ruby'nin iyi yanı olgunluk çağında olması.
Lo que me gusta de Ruby es que es una mujer madura.
Sorgulanmak için bu binanın yani Serovno Hapihanesi'nin en üst katında tutuluyor. Bu bina, şehrin ana parkının hemen yanında.
Le están interrogando... en el último piso de este edificio, la prisión de Seravno, que está junto al parque principal de la ciudad.
Bu, Kardinal Anton Vossek. Kendisi sorgulanmak için şehrin ana parkının hemen yanında bulunan Seravno Hapishanesi'nin en alt katında tutuluyor.
Éste es el cardenal Vossek, detenido para su interrogación... en el último piso de este edificio, la cárcel de Seravno, situada justo al lado del parque principal de la ciudad.
Ve devamında geçen bir kaç aydan... sonra Demirperde'nin öte yanından gelmekte olduğunu duyuyoruz...
Y después de algunos meses, nos avisa qué está de vuelta. Atraviesa el telón de acero.
Marianne'nin vücudunun beni çılgına çevirdiğini söylemeden edemem ve onun yanında olmak gerçek bir coşkuydu.
Debo decir que la sola idea del cuerpo de Marianne me volvía loco y que estar cerca suyo era una exaltación pura.
İfadesini aldığımız her adamımız Skorzeny'nin insanüstü bir güce sahip olmasının yanında defalarca vurulduğunu da söylüyor.
Todos los hombres que hemos interrogado insisten no solo en que Skorzeny posee una fuerza increíble, sino en que le dispararon más de una vez durante el intento de captura.
Divine'nin oğlunun yanında kendimi basit göstermem gerekebilir..
Puede que tenga que degradarme ante el hijo de Divine.
Eğer kendine karşı dürüst olursan, benim yanımdayken, başkasının, hatta Marguerite'nin bile, yanında yaşadığından daha fazla şey yaşadığını kabul etmelisin.
Tendrá que admitir que ha vivido más intensamente conmigo que con ninguna otra persona. Incluyendo a Marguerite.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]