English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Nın yanında

Nın yanında translate Spanish

18,219 parallel translation
Başkan'ının yanında bulunman için daha fazla neden işte.
Esta es una razón más para respaldar a tu canciller.
Hepinizin şurada masanın yanında durmasını istiyorum.
Voy a tener que pedirles a todas que se queden aquí juntas al lado de la mesa.
Bize en iyi burada, babanın yanında kalarak yardım edebilirsin.
La mejor manera de ayudar es aquí, al lado de tu padre.
Bir çok dahiyane ve şüpheli başarılarının yanında,
Entre sus muchos brillantes, aunque dudosa, logros,
Katın giriş ve çıkışları anahtar kontrollü asansörler ile oluyor. Bekleme alanın yanında ve benim için saat dört yönünde.
De este piso se entra y se sale por ascensores con llave para pulsar tecla adyacentes a la zona de espera, a las cuatro en punto respecto de mi posición.
Şimdiyse ana kapının yanında az miktarda ağaç ve birkaç Huskarla duruyor. Hallet o zaman!
Ahora hay un puñado de guardas en la puerta principal y unos pocos Huscarle.
Büyükayı'nın yanında.
Donde El Carro.
Önceki üç papanın yanında göreviniz... seyahatlerini düzenlemekmiş.
Es solo que su rol bajo el mandato de los tres anteriores papas era organizar sus viajes.
Bu harekette kimin yanında duracağını bilmelisin.
Tienes que saber a quién seguir en este movimiento.
Wolf'un yanında, Aryan ittifakının içinde.
Él está con Wolf, está con la Alianza Aria.
Lucifer, haşmetli kanatlarıyla cennetin o lanet tahtını tekrar fethederken onun yanında duracaksın.
Permanece junto al gran alado Lucifer mientras reconquista el maldito trono celestial.
Ama yanında getirdiğin bu adamın kamp için bozucu bir varlığı var.
Pero el tipo que trajiste contigo... Es una presencia perturbadora en el gimnasio.
Bay Connerty, muhtaç bir kızı maddi kazanç olarak görmesine rağmen tedavi imkanı sunmanın insani yanını tutkuyla savunsa da, jürinin bilinemez bir şeyi anlamasını beklemektedir yani, Bay Stearn'ın kalbinde aslında ne yattığını.
Apasionadamente ejecutado, Sr. Connerty, pero el gesto humano de proveer tratamiento médico a una niña afectada como beneficio material, implora que un jurado sepa lo inescrutable... que es, lo que reside en el corazón del Sr. Stearn.
Bobby bugün Walter'ın yanında Wendy'i gördüm.
Y Bobby... Me crucé con Wendy en lo de Walter hoy.
Yanıldığında da ilacını alıp devam edersin.
Y cuando lo haces, aceptas las consecuencias y lo superas.
Ragnar'ın yanında savaşmış olabilecek Athelstan adındaki İngiliz rahipten bahseden var mıydı?
¿ Hubo alguna mención de un monje Inglés llamado Athelstan, quién podría estar luchando del lado de Ragnar?
Kıyıda, altı düz kayığın yanında güneşte yayılmış bir suret vardı.
En la otra orilla, una figura tendida al sol, con su bote de fondo plano a su lado.
Babamın başı senin yanında koptu..
Papá tiene la cabeza cortada a un lado tuyo.
Clarke döneli bir gün oldu ve emir almaya başladın bile. İyi, uysal şövalye kraliçesinin yanı başında.
Clarke lleva un día de regreso, ya estás aceptando órdenes, el bueno y pequeño caballero junto a su reina.
Hiç birinden hayatın boyunca senin yanında acı çekmesini isteyecek kadar nefret ettin mi?
¿ Alguna vez has odiado tanto a un hombre le quería sufrir junto a usted para todos los días?
- O Gölge Avcıları'nı yanında getirir.
Traerá a esos cazadores de sombras con ella.
- Yanında bir kadın vardı demek.
- Así que había una mujer con él.
Eğer şimdi onun yanında olmazsan hayatın boyunca bunun pişmanlığını yaşarsın.
Si no vas a estar con él ahora... lo lamentarás durante el resto de tu vida.
Diğer konuların yanında Kutsal Topraklar'ın kurtarılması için bir sefer istediğinizden de bahsettim.
Entre otros asuntos, le hablé de su deseo de una nueva cruzada para recuperar la Tierra Santa.
# Gittim günden sonrasını dahi biliyorsun # # Hep yanında olacağım #
Tú sabes que incluso después de morir, sé cómo permanecer fiel a ti.
Yanında bir kadın var.
Está con una mujer.
İki şirket arasında örtüşmeyen çok şey var. Fakat sadece Transia'nın Zirai ilaç üreten bir yan kuruluşu var.
Hay mucha superposición entre las dos compañías... pero solo Transia tiene una incursión subsidiaria... el campo agroquímico.
Bir insan neden uzun süre önce kapanmış bir restoran'ın menüsünü yanında taşır?
¿ Por qué un hombre guarda un menú de un restaurante que hace mucho tiempo se cerró?
Çayımın yanında bir damla şerbetçiotlu birayı seviyorum.
Me gusta un chorrito de cerveza rubia en el té.
- Çok iyi bir ailenin yanında bakıcı olacaksın.
De niñera para una familia estupenda.
Yanı başında başka bir melek dururdu, buna kimileri "Şeytan'ın Yardımcısı" diyorlar, ya da Gözcüsü.
A su lado estaba otro ángel, algunos lo llaman la Mano Derecha del Diablo, su centinela.
ETHAN : Bir çatlağın yanında oturuyorum.
Estoy con alguien raro.
İşte bu yüzden tekrar birlikte birbirlerine bağlılıklarını yeniliyorlar. En iyi ve en kötü haftada birbirlerinin yanında olacaklarını ki bazen ikisi de aynı haftada oluyor.
Así que están juntos otra vez aquí adquiriendo un nuevo compromiso para estar ahí la mejor semana y la peor semana que a veces pueden ser la misma semana.
Darhk'ın saklanma yerinde bulduğum işaret, Machin'in iki ay evvel sağlık görevlilerinin cesetlerinin yanında bıraktığı işaretlerle uyumlu.
El símbolo que he encontrado en la guarida de Darhk coincide con el símbolo que Machin dejó cerca de los cuerpos de dos paramédicos hace unos meses.
Öz kardeşinin yanında başka biriymiş gibi davrandın yani öyle mi?
¿ Así que fingías ser una persona completamente diferente con tu propio hermano?
İşe yaramayan bacaklara sahip olmanın yanında halüsinasyon gördüğünü söyle ona... Biz de aynı senin bizi kolladığın gibi kollayacağız seni.
Y nosotros te cubrimos igual que tú nos cubres a nosotros.
Sana bakıcılık etmek zorunda olduğum için onların yanında olamıyorum.
Y yo no estoy con ellos porque estoy aquí cuidándote.
Yaşamanın tek sebebi ölüm artık sana olan borcumun yanında çok merhametli olur.
La razón por la que te dejo con vida es porque la muerte sería un favor en comparación con la deuda que te debo ahora.
William'ın hayatının bir parçası olmak için daha çok çaba göstermem gerektiğini ve onu güvende tutmanın tek yolunun yanında olmak olduğunu John gayet açıkça belli etti. Etrafımda yaşananlara rağmen hem de.
John dejó bien en claro que yo debería hacer un gran esfuerzo para ser parte de la vida de William y que el mejor modo de mantenerlo a salvo sería teniéndolo cerca incluso con todo esto.
- Speedy'nin yanında kalın.
Quédate con Speedy.
Bak, o şey Reiter'ın yanında olmadığı sürece insanları öldürmeyecektir.
Mira, Reiter no va a dar la orden de matarlos si no tiene cerca esta cosa.
Peki yanında kredi kartın falan var mı?
¿ Tendrás cómo, una tarjeta de crédito?
Pazar kahvaltısının en iyi yanı sonrasında gelen şeydir.
Usted sabe que lo mejor de brunch de los domingos es lo que le sigue.
Camın yanında olmalıydı ya da camın dışında aslında.
Debería estar al lado de la ventana, o... salir por la ventana, de hecho.
Sol listeye gözlük eklemedi çünkü diğer gözlüğün yanında olacağını düşünmüştür ama değil çünkü onlar her zaman en sevdiği yastığın altındadır.
Sol no puso esos lentes en su lista porque cree tener su otro par, que no es cierto porque siempre están debajo de su almohada favorita.
- Olay sırasında benim yanımdaydın, bunu doğrularım.
De hecho, creo que soy tu coartada.
- Bilmiyorum ama yanında arkadaşlarını getirmiş.
No sé, pero trajo a sus amigos.
Deniz dediğin tuzlu bir kızdır Rom fıçısını yanında taşır
La mar estaba salada Salada estaba la mar
Yatağımın yanında bir yığın kitap vardı.
Tenía una pila de libros junto a mi cama.
Yabancıların yanında ölmektense aileyle ölmenin daha iyi olduğunu düşünüyor.
Él piensa que es mejor morir con la familia, que morir con extraños.
Spencer'ın yanında kariyerinin aldığı yönü biliyoruz.
Con Spencer ya sabemos... adónde fue su carrera.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]