Olacağız translate Spanish
24,974 parallel translation
Öğle ya da akşam yemeği yemiş olacağız.
Comeríamos o cenaríamos.
Peki biz ne olacağız?
¿ Y qué hay de nosotros?
Şöyle diyelim, bir değil iki düğün albümünün içinde olacağız.
Solo decir que no saldremos en uno, si no en dos álbumes de bodas.
Bu gidişle ölen biz olacağız.
Nos vas a matar.
O odaya ulaşamazsak hepimiz tehlikede olacağız.
- Si no tomamos esa sala, lo estamos todos.
Kapıyı açtığımız anda, kazanmış olacağız!
Si la abrimos con la llave habremos ganado.
Birazdan kaburgada olacağız.
Vamos a estar rompiendo las costillas pronto.
- Her zaman tam burada olacağız.
Estaremos aquí mismo todo el tiempo.
Roketin kalkmasına izin verirsek bu insanları katletmiş olacağız.
Si dejamos que este cohete despegue, asesinaremos a esas personas.
Evet, kalkışına izin vermezsek de bu sefer Linda'yı öldürmüş olacağız.
Sí, si no lo dejamos despegar, efectivamente habremos asesinado a Linda.
Gidelim yoksa mangal olacağız.
Vámonos, o seremos barbacoa.
İyi olacağız.
Estaremos bien.
Cumartesi günü evde olacağız.
Estaremos en casa el sábado.
Bu mesele çözülene dek New York'a Felicia ve ben göz kulak olacağız.
Felicia y yo vigilaremos Nueva York hasta que esta situación se resuelva.
Hafta sonuna kadar gitmiş olacağız.
Nos habremos ido por el final de la semana.
Sayın vali, 16 km içinde Fork'a varmış olacağız.
Estamos llegando al tenedor, Sr. Gobernador, dentro de diez millas.
Bundan sonra beraber mutlu olacağız.
Seremos felices juntos a partir de ahora.
Eğer öteki dünya varsa, orada tekrar aile olacağız.
Si hay una próxima vida, volveremos a ser una familia.
Öteki hayatta arkadaş olacağız.
Seremos amigos en la próxima vida.
Büyüyle durdurulamaz olacağız.
Con ella somos imparables.
Dakikalar içinde ölmüş olacağız.
Estaremos muertos en unos minutos de todas formas.
Evet, cesedi bulana kadar. Ama o zamana Milan'ın bokunda boğulmuş olacağız, yani bize fark eden bir şey yok.
Sí, hasta que encuentren el cadáver, pero probablemente estaremos en pedacitos por Milan para entonces, así que de todos modos no importa.
-... o kadar mutlu olacağız ki... - Ben...
- Vamos a tener un vida feliz juntas.
Hızlı olacağız.
Lo entendemos. Seremos rápidos.
"Bunu yaparsak, onlarla takılırsak eminim çok havalı olacağız."
"Si hacemos esto, seguro seríamos populares por estar con ellos".
Orada olacağız.
Grandioso ; allí estaremos.
Ve bir dahaki sefere onun üstüne nasıl gideceğimizi biliyor olacağız.
Y la próxima vez sabremos cómo atacarlo. Fui demasiado amable.
kankalık düzeyine ulaşmış olacağımızı düşündüm, ve sonuçta hala kalacak yere ihtiyacım var.
Contacté a un par de tipos que conozco, pero nadie me ha contestado todavía.
Pekâlâ, Josh beni yakaladı ve panik yapmaya başladım ve ona sessiz sinemada iyi takım olacağımızı söyledim ve şimdi aşırı koruyucu ve maskulen davranıyor.
A ver, Josh me ha pillado en su casa, he entrado en pánico y le he dicho que se nos daría bien jugar a las películas y ahora está todo protector y masculino...
Yani gidişatı görüp ayrıldım çünkü şimdiye güzel bir pansiyonun duşunda ayakta sevişmeye başlamış olacağınızı düşündüm.
Da la casualidad, y me quité, porque me imaginé ustedes dos sería tener stand-up sexo en la ducha de una muy agradable cama y desayuno por ahora,
Hawaii'den döndüğünde burada olacağım ve her şeye baştan başlayacağız.
No, voy a estar aquí cuando usted se vuelve de Hawai, , y vamos a empezar de nuevo,
- Hayatımızın parçası olacağından değil.
No necesita ser parte de nuestras vidas.
Birinin geleceğinden haberdardım ama o birinin siz olacağınızı bilmiyordum.
Sabía que alguien vendría... pero no sabía que serías tú.
Büyümesini izlerken herkes abisinin bir yıldız olacağını düşünüyordu.
Al verlo crecer, todos pensaron que su hermano sería la estrella.
Benim için mutlu olacağınızı düşünmüştüm.
Creía que se alegrarían por mí.
Onun 19 yaşındaki seksi bir kadınla ne kadar "Arkadaş" olacağını göz önüne almamız lazım.
Teniendo en cuenta lo mucho que a los chicos les gusta ser "solo amigos" de chicas sexis de 19 años.
Sonuçta onları böyle bir kriz anında yalnız bırakmamızın zalimlik ve sorumsuzluk olacağını düşünüyorum.
Así que creo que seríamos crueles e irresponsables si les abandonásemos en estos tiempos de crisis.
Eninde sonunda pişman olacağınız şeyler söyleyeceksiniz.
¿ Sabes? Y con el tiempo lo que pasará es que vas a decir algo que no puedes retirar. ¿ De acuerdo? Solo estás...
İhtiyaç sahipleri için, fakirler için, karanlıkta kalanlar için görünmez kahramanlar olarak kalmalıyız. Fakat, olacağı gibi, kesin surette, hızlıca ve teklifsizce tüm inşa ettiklerimizi yıkabilecek güçlerle siyasi savaşlara bulaştırılmaktan şiddetle kaçınmalıyız. "
Debemos permanecer como héroes invisibles para los necesitados, los pobres, los no iluminados, pero debemos evitar con vehemencia vernos inmiscuídos en batallas políticas con las autoridades, ya que con toda certeza, rápidamente y sin avisos,
Urk'da kaldığınız süre boyunca güvenliğinizden ben sorumlu olacağım.
Durante su estancia aquí en Urk, voy a estar a cargo de la seguridad.
Yarına kadar ne olacağımız belli değil. Ama bugün seçme şansınız var.
Las cosas estuvieron decididas para nosotros hasta ayer... pero hoy, pueden decidir.
Ruth bize Full Grassley yüzünden gece haberlerinin ana konusu olacağımızı söylemişti.
Ruth dice que el "Grassley completa" nos dará la noticia principal en el noticiero de la noche.
Her şeye rağmen sürekli birlikte olacağımızı.
todo el tiempo que estuvimos a tener juntos después de todo.
Hatta evde sizin gözünüz ve kulağınız olacağım.
Yo incluso ser sus ojos y oídos dentro de la casa.
Ve hayatımızın geri kalanında korkunç insanlar olacağımıza dair söz veriyorum. Senin istediğin kadar korkunç olamasakta.
Te prometí que pasaríamos el resto de nuestras vidas juntos, siendo malvados, aunque no somos tan terribles como tú quieres que seamos.
Peki, yardımı olacağını düşünüyorsanız.
Si cree que eso me ayude.
Kızıma ve üvey çocuklarına da daha yakın olacağım.
Estaría más cerca de mi hija y sus hijastros.
Aslında Mars'ta internet kurmak nispeten kolay, en azından yerel internet. Çünkü Mars'ta her yerde yaşayamazsınız. Mars'taki uygarlık çok ufak olacağı için belki dört uydu küresel internet yayını için yeter.
En Marte, sería comparativamente fácil... establecer la Internet, al menos para la Internet local... porque no vivirían en cualquier parte de Marte... así que sólo se necesitarían quizás cuatro satélites... para tener cobertura global de Internet... debido a la escasa civilización que habría en Marte.
Ama bilinci anlamadığımız için tahmin yapmaya çekiniyorum ve internete ne olacağını bildiğini iddia eden kimse de dinlemeye değmeyecektir.
Pero como ni siquiera comprendemos la consciencia... dudo de realizar cualquier predicción... y creo que, a cualquiera que afirme saber... qué ocurrirá con Internet... no vale la pena escucharlo.
Kameraya çıkmamızın ya da belgeselde yer almamızın bizi düşüreceği zorluklardan biri... İlk olarak, bunun çalıştığımız şirket için pek iyi olacağını düşünmüyoruz. Çünkü bu, kontrolün bizim elimizde olmadığı algısını yaratır.
Una de las razones por las que nos es difícil aparecer en cámara y tomar parte en el documental es que no creemos que sea bueno para la compañía para la que trabajamos por el efecto, no tenemos control del efecto que tendrá.
- Elimizden gelirse, yardımcı olacağız.
Te ayudaremos si podemos.