Rahat translate Spanish
40,985 parallel translation
- Seni daha rahat... - Buraya, buraya. -... bir pozisyona alalım.
Pongámosla en una posición más cómoda.
Yürüyüş'ü tamamlayıp kendimizi rahat yataklarımızda buluruz.
Terminamos La Caminata y terminamos en nuestras camas.
- Muhtemelen rahat yatağımı.
Tal vez mi cama.
Sonunda bitti. En nihayetinde artık rahatız.
Estamos a salvo.
Aynen. Azıcık rahat bulsun "işte, hadi ama" ndan.
Sí, dale un descanso del...
Biraz rahat takılıyoruz.
Sólo estamos manteniendo las cosas casuales.
Rahat takılıyoruz.
Lo estamos manteniendo casual.
Neden seninle rahat takılıyor?
¿ Por qué lo mantiene casual contigo?
Neden kızla rahat takılıyorsun?
¿ Por qué lo mantienes casual con ella?
Ufaklıkları rahat ve serin olsun diye sinemaya götüreceğim.
Me voy a llevar a estos al cine donde se está bien y fresquito.
Neden gidip biraz rahatımıza bakmıyoruz?
¿ Por qué no salimos tú y yo y nos desahogamos?
Çünkü evde rahat değil de ondan.
Es porque no está cómodo viviendo en casa.
Düşünüyordumda, sen ve Callie hakkında pek de rahat değilim, benim çatımın altında samimi olmanızdan.
Oye, mira... he estado pensando. No me siento cómodo contigo y Callie teniendo intimidad bajo mi techo.
- Beni rahat bırak.
- Tiene que dejarme en paz.
O yüzden ya git, ya da beni rahat bırak.
Así que o te vas o me dejas en paz.
Fazlasıyla rahatım.
¿ Yo? Yo me quedo muy relajado.
- Rahat çoraplar var.
- Calcetines cómodos.
-... neden rahat olamıyorsun?
- ¿ no puedes parar? - ¡ Calla!
- Rahat olsan iyi olur çünkü uzun bir süre burada kalacaksın, hanım!
- Será mejor que te pongas cómoda, vas a estar aquí una temporada, señorita.
Owen'ın kafasını şişirirse benimkini rahat bırakır diye düşündüm.
Porque si ella está hablando oreja de Owen fuera, ella no puede hablar de los míos.
- Rahat bırak onu.
- Déjala en paz.
Rahat bırak onu!
¡ Déjala en paz!
Bana biraz rahat vermenize ihtiyacım var yoksa ne yapacağımı bilmiyorum.
De verdad necesito algo de espacio, o no sé lo que voy a hacer.
Tamam. Bu iş bittiğinde... ben yoluma giderim, sen de rahat toz pembe hayatına dönersin. Orada çok rahatsın ve korkmuyorsun.
Está bien, cuando todo esto termine, voy a seguir mi camino y tú podrás volver a tu cómoda vida de vainilla, donde te sientes realmente cómodo y no estás asustado.
- Belki daha rahat uyurum.
Quizá lo piense mejor.
Dün gece elin ayağın hiç rahat durmadı.
Anoche te me echabas encima.
Hayır rahatına bak.
No, adelante.
Rahat bırakmayan lanet gibi bir şey.
En líneas generales, significa una maldición que no se irá.
Hipnotik durum kendine has bir ikili güven gerektirir. Kendine özgü bir rahat konuşma. Kendine özgü bir gardı düşürme.
El estado hipnótico sugiere confianza, les permite abrirse, bajan la guardia.
Teşekür ederim. Sizi rahat bırakacağım.
Dejaré de molestarla.
- Yarısını alıp, seni rahat bırakacağım.
- Quiero la mitad y te dejaré solo.
- Seni rahat bırakacağım.
- Te dejaré solo.
İyiyim. Kusura bakma, seni rahat bırakacağım.
Solo estoy ayudando a Tay a mover algunas cosas.
Babalık ölürse hayatımız çok daha rahat olabilir.
Tienes razón. Con pá muerto, tendremos una vida...
İçim rahat değil.
No me siento segura.
- Beni rahat bırak.
- Déjame en paz.
Rahat, asker.
A gusto, soldados.
Beni rahat bırak!
¡ Déjame en paz!
Beni dinle seni küçük aptal sana son kez söylüyorum, Ed'i rahat bırak.
Escúcheme, pequeña idiota, se lo voy a decir una última vez, - deja... en paz... a Ed.
- Kadını rahat bırak!
- ¡ Déjala en paz!
Eski sevgililerimiz hakkında konuşmak isteyip durdu ben de çok rahat biri olduğunu düşünmüştüm.
Ella quería seguir hablando de nuestros ex, y lo único que pensaba era, ya sabes, lo fácil que es hablar de ello.
Duruşma salonundaki herkes, hatta şehirdeki herkes Dedektif Decker kadar dürüst, güven veren ve sorumluluk sahibi biri onları koruduğu için içi rahat edebilir.
Todo este juzgado, no, toda la ciudad puede descansar tranquila sabiendo que hay alguien tan honesta, verdadera y confiable como la detective Decker ahí afuera protegiéndolos.
Rahat ol Russell.
Relájate, Russell.
Bununla ilgili konuşurken rahat hissetmiyorum.
No me siento cómodo hablando de eso.
Ve rahat olanlar ile fazla yiyenlerle savaşmak bizim görevimiz.
Y es nuestro deber luchar contra la comodidad y la sobrealimentación.
Rahatına bak.
Ponte cómodo.
Orada rahat mısın?
¿ Estás bien?
Bizi rahat bırak!
¡ Déjennos en paz!
- Rahat ol.
- Tranquilo.
Rahat bırak beni!
¡ Déjame en paz!
Çok daha rahat.
Con pá muerto, tendremos una vida... Más confortable.
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahatsız etmeyin 24
rahat bırakın beni 59
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahatsız etmeyin 24
rahat bırakın beni 59