Sebebi bu translate Spanish
5,871 parallel translation
Sana uzaklaşmanı söylemesinin sebebi bu.
Por eso fue que te dijo que te fueras.
Erin'in senin işini almasının sebebi bu işte. Çünkü o geleceği görebiliyor.
Es por eso que Erin consiguió su trabajo... porque puede ver más allá de sí misma.
- Evet. Dinamitten. Ama ölüm sebebi bu olamaz.
Sí, de la dinamita, pero eso no podría haber sido la causa de muerte.
Evet, ama dışarıda olmamızın sebebi bu değil.
Sí, pero esa no es la razón por la que estamos aquí fuera.
Haven'a gelmenin asıl sebebi bu, değil mi?
Esta es la verdadera razón por la que viniste a Haven, ¿ no es así?
Buraya gelmemin sebebi bu.
Por eso estoy aquí.
- Tek sebebi bu mu?
- ¿ Es la única razón?
Trenton'un alt seviyede olmasının sebebi bu.
Eso es porque Trenton mantiene perfil bajo.
Onu şikâyet etmesinin sebebi bu.
Por eso lo denunció.
Sonraki gün çıkan yangının sebebi bu olamaz.
Esa no puede ser la causa del accidente.
Burda olmasinin sebebi bu.
Esto es por qué está aquí.
Bizimle motel park alaninda konusmanin sebebi bu mu?
¿ Es por eso que usted está hablando a nosotros de un aparcamiento del motel?
- Vuruşma isteğinin sebebi bu.
- ¡ Por eso quieres sexo!
Onca yolu tepmemizin sebebi bu.
Es la razón de todo el viaje.
Bugün öyle giyinip kuşanmanın sebebi bu muydu?
¿ Por eso ibas tan arreglado hoy?
Bugün gelmenin sebebi bu muydu?
¿ Por eso has venido hoy?
Yapma, izciliğe devam etmemizin tek sebebi bu değil ki.
No seguimos solo por eso.
Bu işi yapmanın sebebi bu. Sen böyle birisin.
Por eso haces lo que haces, es quien eres.
Sey, burada olmanin sebebi bu, degil mi?
Bueno, eso es por lo que estábamos aquí. ¿ De acuerdo?
Çünkü malın tekisin, sebebi bu.
Porque eres un mierda tonto, es por eso.
Ve zorunlu olmadıkça hiç kimsenin McFarland'da kalmamasının sebebi bu.
Por eso nadie se queda en McFarland a menos que deba hacerlo.
- Bu komik, değil mi? Gitmenin de sebebi bu değil miydi?
Si los ayudo, también arriesgaría mi vida.
- Burada olmamızın sebebi bu değil.
Pues, no estamos aquí por eso.
Bu isi yapmamin sebebi iste.
Es lo que hace que siga en esto.
Senden nefret etmesinin sebebi kesinlikle bu.
Claro, esa es la razón por la que te odia.
Sanırım bu çok iç karartıcı bir düşünce. Başka bir medeniyetten hiçbir ses duymamış ve asla duymayacak olmamızın sebebi hiçbirinin birbiriyle irtibat kuracak kadar uzun yaşamaması.
Y creo que es un pensamiento bastante aleccionador la razón por la nunca hemos escuchado y nunca escucharemos de ninguna otra civilización, es porque ninguna de ellas ha durado lo suficiente para contactarse una con otra.
Burada olmamızın sebebi de bu, Hailey.
Es exactamente por qué deberíamos estar aquí, Hailey.
Bak, gidip de morg soymanın sebebi olmak istemem ama bu gerçek bir insan değil.
Mira, no quiero ser la razón por la que robes una morgue, pero eso no es una persona de verdad.
Leonard Oosthuizen bu öğlen itiraf etmedi ve çok geçerli bir sebebi vardı.
Leonard Oosthuizen no confesó esta tarde y no confesó por una muy buena razón.
Bu vakayı almamızın sebebi Goodsell.
Nosotros llegamos al caso por Goodsell.
Bu da burada olmamın diğer sebebi.
Y esa es otra de las razones por las que he venido.
Ve bu bilgiye sahip olduğunuz halde vatandaşlık görevinizi hiçe sayıp kendinize saklamanızın sebebi?
¿ Y cuál es la razón por la que ignoró hasta ahora... su deber cívico y se guardó dicha información?
Ona bu kadar iyi davranmanın bir sebebi olduğunu biliyordum.
Sabía que tenías motivos para ser tan amable con él.
Zehir olmalı, bu zamansız ölümün sebebi.
Ya veo, el veneno ha sido un fin prematuro.
Yani, bu onların doğasında yok, burada olmamalılar. ve bu büyük ihtimalle Kutup tilkilerinin niye buraya gelmediklerinin sebebi.
Quiero decir, no Está su hábitat natural, que shouldn't estar aquí y - son probablemente la razón por la zorros árticos aren't entrando.
Bu arada, kendimi tutma ve Garfieldcı olmam kavga etmememizin tek sebebi.
Y por cierto, que yo sea meridianamente claro y "garfieldiano" es la única razón de que no discutimos.
Kavga etmememizin tek sebebi, sen beni iriti ettiğinde ağzımı açıp tek kelime etmemem ki bu da sürekli olan bir şey.
La única razón por la que no discutimos es porque yo nunca digo nada cuando me molestas, lo que es constantemente, nene.
Çeşmedeki çöplerin sebebi de bu şekilde anlaşılmış oldu.
Eso explicaría la basura de la fuente.
Bilmiyorum. Bu anlamsız soruları sormanızın sebebi nedir?
- No sé. ¿ Tiene más preguntas idiotas?
Görülecek bir hesabım daha var. İşte hepinizin burada olma sebebi de bu.
Hay un asunto que me queda por resolver, y esa es la razón por la que estáis todos aquí.
Ona yaşama sebebi verdin. Bu dünyadaki tek ailesiymiş gibi davranarak.
Le diste una razón para vivir haciéndote pasar por La única familia que le quedaba.
Bu zamana kadar hayatta kalmamın tek sebebi oydu.
Pero es la única razón por la que pude sobrevivir tanto tiempo.
Bu yoldan gelmemin sebebi oydu.
Él es la razón por la que vine por aquí.
Tıpkı bu vadi gibi, onun hayatta kalma sebebi gibi tıpkı bizim hayatta kalmamız gibi, bizim inancımız var çünkü.
Justamente como este valle... ¿ Por qué sobrevivió? ,
Bunun bir sebebi de CITES'ı kontrol etmesi gereken kişilerin bu işin ticaretiyle uğraşmaları.
Y parte de la razón tiene que ver... con que las personas que controlan CITES... de hecho están implicadas en el comercio de las especies.
Aslında aramamın bir diğer sebebi de bu.
- De hecho, también por eso te llamo.
ve beni DNA tabanında bulamamanın sebebi de bu. Çünkü ben daha doğmadım.
Y la razón por la que no me puede encontrar en su red de ADN es debido a que la cita de mi nacimiento no es hasta dentro de dos años!
Bu dövüşün seni bulmasının da bir sebebi var.
Hay una razón por la cual esta lucha que pueda encontrar.
Yıldız çiçeğimin bu kadar önemli olmasının sebebi ne?
¿ Entonces qué es todo ese lío sobre mi dalia?
Bu evi ziyaret etmesinin sebebi ise şu adam :
Próximamente visitará la casa este hombre,
Şimdi de bu işten çıkmanın sebebi benim.
Ahora saldrá de este negocio por mí.