Ve senin translate Spanish
43,396 parallel translation
Yeterince kıskandılar. Ve senin de anını yaşamanı istiyorum.
Ya están lo bastante celosos y quiero que tengas tu momento.
Annesi ölüyor ve senin desteğine ihtiyacı var.
Su madre se está muriendo y él necesita el consuelo que puedas darle.
Bil diye söylüyorum ayın şeyi Lucy ve senin için de yapardım.
Para que conste, haría lo mismo por ti y por Lucy.
Evet öyle ve senin yarı yaşında.
Sí, lo es, y tiene la mitad de tu edad. Eres despreciable.
Şartlı tahliye memurun ve senin yardımınızı aldığım....... ve senin telefon numaranın yeni bir hanesini öğrendiğim her gün güzel. Dörtten sonra altı geliyor.
Cualquier día que te puedo ayudar con tu oficial de libertad condicional y consigo otro dígito de tu número, es un buen día ya hay cuatro, faltan seis.
Ve senin... gidecek başka kimsen yoktu?
¿ Y no tenías... ¿ A nadie más a quién recurrir?
Ve senin onunla mutluysan, ben de mutluyum.
Y... si tú eres feliz con él, también yo.
Bunun doğru olduğunu ve senin sayende olduğunu biliyorum ama çok kafa karıştırıcı.
Sé que es lo correcto y sé que es gracias a ti pero es confuso. Tanto que lastima.
Peki ama benim evde çocuklarla kalmaya baslamam ve senin tam zamanli çalismaya baslaman
Cuando empecé a quedarme en casa con los niños y tú a trabajar todo el día, ¿ hizo que...
Is yeri sorun etmedi ve senin de esyalarini toplaman için iyi bir firsat olabilir.
No me afectará al trabajo y podría ser una oportunidad para que recojas tus cosas...
- Hadi oradan. FBI için çalışıyor ve senin de işbirlikçin.
Trabaja para el FBI y ella es tu enlace.
Ve senin tam olarak Rau'nun nerede olduğunu bildiğini düşünüyorum!
¡ Y creo que sabes dónde está Rau exactamente!
Senin kendine ve ailene daha fazla yalan söylemene izin veremem
No puedo permitir que te sigas engañando... ni a tu familia.
Ve bunu sevimli yüz ifadeleriyle yapman senin yararına olur
Y si sabes lo que te conviene, hazle caras graciosas.
Senin Kurtarıcın altınları aldı ve kaçtı
Tu Salvador tomó el oro y huyó.
Senin evinden ve 96 yılındaki kulübeden aldığımız örnekler eşleşiyor.
Hemos comparado estas muestras de su casa y el cobertizo en 1996.
Tamam, haklısın. ben sadece... annenin cenaze töreni ile baş ediyordun, ve sadece senin desteğini bekledim.
Vale, tienes razón. Yo... estabas con lo de tu madre y la misa, y yo solo quería apoyarte.
Bu senin ve benim son konuşmamız.
De hecho esta será la última vez que hablemos,
Neden bu kadar çok uğraştığımı ve neden senin için bu kadar çok endişelendiğimi bilmiyorum.
¿ Qué harás? No sé por qué estuve luchando tanto, tenía mucho miedo por ti.
- Senin üstünde daha iyi durdu hem.
Tú deberías tenerlo. Se te ve mejor a ti de todas formas.
Hâlâ biraz sarhoşum ve konuşmamda ne diyeceğimi unuttum ve güzel Burt Reynolds olmuşum ve bunların hepsi senin hatan!
¡ Sigo un poco borracha y se me ha olvidado mi discurso, y parezco una Burt Reynolds muy guapa y todo esto es culpa tuya!
Tezgâhta senin yerine koymuştuk ve pasta şimdi yerinde yok.
Vale, ¿ dónde está mi tarta de vainilla al ron con relleno de perrito caliente?
Bu temizliği ve iki kayayı bulduk. Tıpkı senin görüşün gibi.
Hallamos un claro con dos peñas, igual que en tu visión.
Senin "sigara izmariti ve tonik" içkin çok da beğenildi ama.
No es que tu "colilla y tónica" no fuese un éxito.
Senin efsane kampanyanı gördüler ve beni buldular. Neden, sorun nedir?
Vieron tu gran campaña y vinieron a mí. ¿ Por qué, cuál es el problema?
Tahmin ediyorum senin ki bir şeyleri kırmak, ağır şeyleri taşımak ve ara sıra hırlamak?
Supongo que el tuyo es romper cosas, mover objetos pesados, ¿ tal vez gruñir de vez en cuando?
Aynı zamanda haftada bir... t-şörtünü değiştirmeye de zahmet etmezsin ve bu kararlar senin vereceğin kararlar değiller.
Tampoco te molestarías en cambiarte la camisa cada... no sé... una semana, pero ninguna de esas cosas son decisiones que estás tomando.
Hangi kadın... Özellikle de günümüzde ve bu yaşta senin yaşadığın hayatı yaşıyor?
Una mujer... especialmente en esta época, viviendo como tú vives.
Yanına gideceğin eşin ve çocuğun yok mu senin ya?
¿ No tienes mujer e hija con las que estar en casa?
Bak, benim batırmış olmam, senin için duygusal olabilir ve hayatını daha da kolaylaştırabilir, ama yapmadım.
Mira, sé que este es un tema sensible para ti y que te haría la vida mucho más fácil si yo fuera el que la ha jodido, pero no ha sido así.
Ve sonra senin kendinle ilgili bu duyguların olmamasının... sana nasıl hissettirdiğini merak etmeye başladım.
Y me pregunto cómo debe ser para ti no tener ninguno de esos sentimientos sobre ti misma.
Ve evet, bu gerçekten korkutucu olabilir, özellikle bu senin çocuğunsa ve onları çok seviyorsan.
Y, sí, eso puede ser aterrador, especialmente cuando se trata de tu hijo y lo quieres mucho.
Dinle, Helen, ben... dünün senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum, ve bana güvenebileceğini söylemek istedim.
Oye, Helen, sé lo complicado que ayer fue para ti y quiero que sepas que puedes contar conmigo.
Çünkü bu senin için Laura ve çocukların intikamını almak açısından önemli.
Porque es más importante para ti vengarte por lo de Laura y los niños.
Buna engel olabilir miydim yani? Hayır ama en azından ne hissettiğini bilirdik ve işleri senin için daha kolay bir hâle sokardık.
Bueno, no, pero al menos sabríamos cómo te sentías, y podríamos haberlo hecho más fácil para tí.
Bu yüzden arkadaşlarım ve ben buraya senin güvenliğini sağlamak için geldik.
Es por eso que mis amigos y yo... estamos aquí para llegar hasta ti... Para mantenerte a salvo.
Ben ve Thornton'un senin saha eğitimine başlaman konusunda hemfikir olduğumuzu duymak hoşuna gider herhalde.
Bueno, te alegrará saber que Thornton y yo hemos hablado de conseguirle un poco más de formación sobre el terreno.
Ve tanışmaya can attığım fetüsten bahsetmişken senin şu gecikmiş doğum öncesi kontrolün ne zaman?
Oye, y hablando del "feto no puedo esperar a conocernos", ¿ cuándo es tu chequeo prenatal retrasado?
Hangisi daha garip bilemiyorum U-Sosis'in iğrenç kokusu mu yoksa senin özel hayatımızı o manyak Collins'e anlatman ve peşinden sana kurduğu tuzağa düşmen mi?
No sé lo que es más grotesca, el hedor de T-Dog, o discutir nuestra vida personal con ese loco Collins, y luego caer por su pequeña trampa,
Yönetmenle ve stüdyo yöneticisiyle yeniden konustum ve görünüse göre herkes senin dizide rol almani istiyor.
He vuelto a hablar con el director y el ejecutivo del estudio, y parece que a todos les gusta la idea de que estés en la serie.
senin de yaralandığın Hiroshima ve Nagasaki'nin yıkılışını öğrendim.
En el otro mundo supe de la derrota de nuestro Imperio y de la destrucción de Hiroshima y Nagasaki, donde resultó herido.
Jake senin için endişeleniyoruz ve çok aptalca gözüküyorsun.
Jake, estamos preocupados por ti, y pareces muy estúpido.
Bu senin sen yapandır ve...
Y... Dios mío.
Ayrıca, kız senin ve benim kadar yetenekli öyle değil mi?
Además, es una agente competente igual que usted y que yo, ¿ no?
Senin ortağın artık benim Johan, ve muhtemel alıcılara A sınıfı silahların... hepsini söz verdim.
Yo soy tu socio ahora, Johan, y he estado prometiéndoles a potenciales compradores la dotación completa de armamento clase A.
Tandy, Todd'a eve gelip Pat'in hayatta olduğunu ve onu senin öldürdüğünü söyleyebilirdin.
Sabes, Tandy, podrías haberle dicho a Todd que volviste a la casa, viste a Pat vivo, y lo mataste tú.
Sen ve senin asi dostların beni tutsak aldı.
Tus rebeldes y tú me habéis hecho preso.
Bana söyle, ve ben senin için getireyim.
Dilo y te lo conseguiré.
Ben ne istersem o değil belli ki. Çünkü ben bu kararı senin vermeni istiyorum ve sen karşı çıkıyorsun.
Bueno, claramente, no es lo que yo quiera, porque lo que quiero es que tomes esta decisión, y te niegas a hacerlo.
Eminim süt annemin hep senin hikâyelerini anlattığını duysan şaşırmazsın. Batıya yaptığın yolculukları anlatırdı bana cesaretini, becerikliliğini ve şöhretini.
Estoy segura de que no le divertirá escuchar que mi nodriza me contó muchos cuentos sobre sus viajes al oeste y de su valentía, su ingenio y su fama.
Senin bir parçandı biliyorum ama en kötüsüydü ve onu çıkarıp atabildiğin için çok mutluyum.
Sé que formó parte de ti, pero era la peor parte... y me alegra mucho que pudieras librarte de ella.
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
seninle mi 82
senin adına çok sevindim 42
senin mi 196
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
seninle mi 82
senin adına çok sevindim 42
senin mi 196