Yakalandık translate Spanish
845 parallel translation
Takasaki'de uzun yağmurlara daha erken yakalandık.
Ya tuvimos lluvias larga antes, en Takasaki
Sonra buraya doğru döndü, şurada durdu ve suyu açtı. Ellerini yıkadı. Buradan bir havlu aldı, ve buraya doğru yürüdü, hala hava durumu hakkında konuşuyorduk, sadece hazırlıksız yakalandık.
Luego vino aquí, entró aquí adentro, abrió el grifo de esta manera... se lavó las manos, agarró una toallita, caminó hacia aquí... hablando del tiempo, como si nada.
Salaklar! Yakalandık!
- ¡ Malditos cretinos, nos han descubierto!
Lodosa yakalandık ve karaya oturduk.
El viento del sureste nos hizo encallar.
Yedeğimizle uygunsuz yakalandık.
Nos han capturado con la sustituta.
- Fırtınaya yakalandık.
- Nos atrapó una tormenta.
Bugün, feci bir fırtınaya yakalandık.
Hoy encontramos un feroz temporal.
Bir Japon devriyesine yakalandık. O öldürüldü.
Pero una patrulla japonesa le mató.
Habersiz yakalandık, Dördüncü ve Beşinci Kale yangında mahvoldu.
Los fuertes cuarto y quinto arden cogidos por sorpresa.
Senin yaşlarındayken tatile çıkmıştım. Genç bir çobana kaçmıştım. Aşıktım ama yakalandık!
Precisamente a tu edad, en unas vacaciones... me fugué con un pastorcito, un muchachito como tú...
Nişanlıma yakalandık.
Lo malo es que su prometida nos vió.
Bir sene sonra da bakkal dükkanına zorla girmen için meydan okudular sen de girdin tabii ve gene beni peşinden sürükledin ardından da yakalandık.
¡ A mí me hiciste seguirlos también! ¿ Que pasó, eh?
Bizi düğüne götürdü ve yakalandık çünkü silahlarımıza ulaşamadık!
Nos llevó a la boda, donde nos cogieron por no tener armas.
Hazırlıksız yakalandık, ama rahat etmeniz için elimizden geleni yaparız.
Nos ha pillado desprevenidos, pero intentaremos que esté como en casa.
Sanırım doluya yakalandık.
Me parece que tendremos un rato de música.
Şiddetli fırtınalara yakalandık, rotamızdan uzaklara sürüklendik.
Navegábamos entre tormentas, a muchas leguas de nuestra ruta.
Üçüncüsünde Kusunoki ordusu tarafından yakalandık.
La tercera vez, nos capturó el ejército de Kusunoki.
Öğleden sonra, uçaktayken, fırtınaya yakalandık.
Oye, esta mañana, en el avión, hemos tenido una tormenta... a la altura de Frankfurt.
Tuzağa yakalandık!
Han atrapado que en tirar esto a cabo.
- Tuzağa yakalandık gibi görünüyor.
Parece que estamos atrapados. Atrapados de alguna manera.
Bak, biz dışarda kar fırtınasına yakalandık.
Tenemos ventisca.
İmdat! Fırtınaya yakalandık!
¡ Tempestad en el Mar Negro!
Şiddetli bir iyon fırtınasına yakalandık.
Hemos atravesado una gran tormenta.
Yakalandık.
¡ Ingresamos!
Şiddetli bir iyon fırtınasına yakalandık.
Hemos atravesado una severa tormenta de iones.
Yakalandık!
¡ Nos cogieron!
Bunu zaten biliyorsun. Yakalandık. Dev bir skandaldı.
Hubo un gran escándalo...
Williton yolundan gidip Crowcombe'dan A358'de Taunton trafiğine yakalandık.
Luego, en la carretera de la costa, mucho tráfico de Tauton a la A358...
Alt tarafı yakalandık, Jack.
Me descubrieron, Jack, eso es todo.
Yakalandık zannettim.
Creí que nos iban a agarrar.
Kızın suç üstü yakalandığını. Kızın giysisi kanlar içindeydi. Ocak demiri ayaklarının yanındaydı.
Creo que lo mejor es escribir nuestras opiniones... para comparar cómo estamos.
Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için... özür dilerim. Ama Lord Ferncliffe bugün ağır şekilde nevrit hastalığına yakalandı.
Lamento decepcionarle, pero Lord Ferncliffe ha caído enfermo esta tarde con neuritis.
Çok kısa bir zaman zarfında uçmayı öğrendi, bir uçak çaldı, yakalandı... hapse atıldı, hapisten kaçtı.
Aprendió a volar, robó un avión, le atraparon, le encarcelaron, escapó... en un período muy corto de tiempo.
Bu adam çalıntı bir atla yakalandı, ve bu mahkemece açık bir delildir.
Tenía un caballo robado y en este fuero, es prueba suficiente.
Eğer Max yakalandıysa,... kimsenin artık şansı yok demektir.
Si Max es capturado nadie tendra una oportunidad.
Geçen sefer, biri beni vizon mantoyla susturmak istemişti ama o gemi şirketinin başkanı hapse tıkılana dek asla vazgeçmemiştim hatta o kış zatürreeye bile yakalandım, bu yüzden.
La última vez que alguien intentó convencerme, lo hizo con un visón yo seguí adelante y no cejé hasta que el presidente de esa naviera acabó en la cárcel. Aunque cogí una pulmonía aquel invierno.
Fiske'yi kaçırdık, Blake'e yakalandık.
Estoy muerto.
Mendoza o! Yakalandı, ama artık serbest!
Miente, es Mendoza, me matará.
Kısa bir süre sonra, yirmi üçü yakalandı, ya da öldürüldü.
Poco después 23 de ellos fueron capturados o muertos.
Kısa süre önce haydutları yakaladıklarını işittim sonra ben de yakalandım ve onlarla aynı hücreye tıkıldım.
Apenas oí que tenían asaltantes me hice arrestar y meter en la celda con ellos.
Bay Stanger'ı çağırmıştık ki o bir hastalık nöbetine yakalandı ve onu özel uçağıyla geri gönderdiler.
Nos llamaron para decir que el Sr. Stanger tenía un ataque y lo llevaron de regreso en su avión privado.
Kızın peşinden ayrılmıyordu, o kadar strese girmişti ki ansızın zona hastalığına yakalandı.
Y comenzó a seguirla, y le ponía tan nervioso... como si llevara culebras en los pantalones.
Yol hakkı vermediği için kısa sürede yakalandı
Enseguida fue detenido... por no haber cedido el paso.
Sizden biri yakalandığında kızın profesyonel olduğuna yeminler edip adımlarına dikkat etmesini söylüyormuş.
Cuando uno de Uds. Era atrapado... juraban que la chica era profesional. Mejor se cuida por dónde va, si no le darán una paliza a culatazos.
Bir genç kızı baştan çıkartmakla suçlanan... Lord Gilbert'in topraklarındaki bir mahalle papazı, lordun askerleri tarafından yakalandı ve... derhal sivil mahkemeye çıkarıldı.
Un sacerdote de una parroquia en los dominios de Lord Gilbert, que está acusado de seducir a una joven, ha sido capturado por los soldados de Su Señoría... y arrastrado hasta los tribunales civiles.
- Biz yakalandık.
- Estamos fritos.
O zaman damızlık olarak yakalandın.
Entonces, le capturaron para la reproducción.
bazı güzel kitaplar, bir piyano, bazı baharatlar, malzemeler, bir matematikçi, kıbrısta yakalandı, Alman bıçakları, çeşitli tabancalar...
Un hermoso libro, un clavicordio, algunas especias, materiales, un matemático capturado en Chipre, cuchillos alemanes, variedad de pistolas...
Yakalandık.
- Incluso adelantados.
Aslında çığlıkları duyduk ama, yakalandığını sandık ve bu yüzden yukarı çıkmak istemedik.
Creímos oír gritos, pero pensamos que significaba que esas cosas iban tras ella.
Sayfa 105'de, Chillán hapishanesi raporuna göre, sanık Valenzuela'nın yakalandığında üzerinde bulunan şeyler :
A foja 105, que agregó parte de la prisión de Chillán, con que se puso a disposición del tribunal al reo Valenzuela, conjuntamente con las especies encontradas en su poder, que eran...
yakalandın 36
yakalayacağız 17
yakalandı 21
yakalayacağım 23
yakaladım 595
yakalandım 32
yakala 462
yakaladık 100
yakaladı 27
yakaladın 24
yakalayacağız 17
yakalandı 21
yakalayacağım 23
yakaladım 595
yakalandım 32
yakala 462
yakaladık 100
yakaladı 27
yakaladın 24
yakalayalım 28
yakalayın 546
yakaladım seni 179
yakaladılar 18
yakala beni 35
yakalanacağız 19
yakaladım sizi 16
yakala onu 288
yakalayacağım seni 20
yakaladım onu 60
yakalayın 546
yakaladım seni 179
yakaladılar 18
yakala beni 35
yakalanacağız 19
yakaladım sizi 16
yakala onu 288
yakalayacağım seni 20
yakaladım onu 60