Yani bu translate Spanish
31,240 parallel translation
Fakat sen, yani bu senin bu versiyonun, sen buradan çok uzaktasın, evlat.
Pero tú, quiero decir esta... versión de ti, estás... muy lejos de aquí, niña.
Yani bu sefer de velayet mücadelesi vermek için tekrar mahkeme salonuna girmek zorunda olmanın.
Tener que volver a un juzgado, otra vez, ahora para pelear por la custodia.
Böyle durumlarda, yani bundan değişik durumlarda tarçın kelimesini kullandım, bu yüzden düşündüm ki...
En situaciones como esta... bueno, en diferentes situaciones a esta uso la palabra "canela" así que creía...
Sosuna bağlı olarak, yani bu...
Dependiendo del aliño, es...
Oranın adı Baba Crenn'in Atölyesiydi... yani bu ad doğal olarak aklıma geldi.
Se llamaba Atelier Papa Crenn así que fue natural elegir ese nombre.
Yani bu bir satış konuşması ve ağız olarak da kardeşimin insan halini seçtiniz.
Bien, ¿ así que esto es un argumento de ventas? ¿ Y habéis escogido la figura humana de mi hermana para que sea vuestra portavoz?
Yani bu kayıp kazara olmamış.
Así que las pérdidas no son accidentes.
Yani bu sanki geyik kusmuğu gibi.
Esto es palabrería técnica.
Yani bu doğum evi...
Así que esto fue un paritorio.
Yani bu cinayetler, gelir dengesizliği adına mesaj vermek için işlenen cinayetler değil.
Estos asesinatos no son una forma de hacer... un alegato sobre la desigualdad salarial.
Yani bu gezegen çok güzel. Tabi insanlar dışında.
Quiero decir, este planeta es tan hermoso, salvo por la gente.
Yani bu uzaktan kontrol edebildiği anlamına gelir. Yani buradan çok uzak olamayacağı anlamına gelir.
Lo que significa que puede hacerlo a distancia, lo que significa que no puede estar lejos de aquí.
Bütün hayatım boyunca New York'ta yaşamış olsam da böyle bir konsere hiç gitmedim yani bu bir deneyimdi.
Aunque viví en Nueva York toda mi vida, nunca fui a ningún concierto como ese, nada, así que fue toda una experiencia.
Hey, üçüzler, annenizi ne kadar çok sevdiğimi biliyor musunuz? Yani, hiç bir fikriniz - var mı bu konuda?
Oye, Big Three, ¿ vosotros tres sabéis cuánto quiero a vuestra madre?
Yani, nasıl bu duruma düştüm?
¿ Cómo coño he llegado hasta aquí?
Ne yani, bu kadar mı?
¿ Qué, qué pasa?
Yani, Maddux bu gece harikaydı.
Sí, quiero decir, Maddux estuvo increíble anoche.
Yani, bu onun planının bir parçası mı?
Quiero decir, ¿ es esto realmente una parte de su plan?
Bu hastanenin büyük bir kısmı bana ait. Yani patronun sayılırım.
En realidad, soy propietaria de una gran parte de este hospital, así que técnicamente, sí lo soy.
Ne yani, bu kadar mı?
Oye, ¿ qué, eso es todo?
Bu muydu yani?
¿ De eso iba todo esto?
Bu kadar yani, ha?
Eso es todo, ¿ eh?
Yani, bu demek ki...
Así que... Eso significa...
Beni sen, yani gelecekteki sen tüm bu öldürücü kaza olayını araştırmam için tuttu.
Tú me contrataste... Tu futuro tú, me contrató... para investigar todo esto... el incidente de "tu muerte".
Yani Lux'ın bu insanlardan biri olduğunu mu söylüyorsun?
Estás diciendo que Lux era una de estas personas.
Bu mu yani?
¿ Es aquí?
Yani o çok... Callas ile... Bu iyi.
Es tan inten... ¿ Está hablando con Callas...?
Hai Lai, yani, bu biraz...
Bueno, Hailai, quiero decir, es...
Yani bir çorba, bir salata, iki kızartma... ve bu da malzeme.
Una sopa, una ensalada, dos fritos y este es el ingrediente.
Bu gece aralar oldukça açık, yani...
Está bastante repartido esta noche.
Yani, bu gece bir son değil, dostlarım.
Así que, esta noche, no es el final, amigos.
Emma ve Audrey'nin, bu ikinin cinneti sendromundan mustarip olabileceğini düşünüyorsun yani?
¿ Cree que Emma y Audrey podrían sufrir esta locura de a dos?
Yani, bunu bu soruyu kendine sormalısın.
Digo... - Es algo que debes responder tú.
Pervasızlığımı mazur gör, ihtiyacım olanı almalıyım. Yani, bu yüzden onları bir daha asla öldürmeye çalışmayacağından emin olmalıyım.
Siento ser rudo pero haré lo que sea necesario, así que... debo asegurarme que jamás vuelvas a intentar matarlos.
Yani ölülerden ya da her neyse, onlar hakkında pek konuşmak istemmiyorum ama bu hiç de kötü bir haber değil.
Digo, no es que quiera hablar mal de los muertos... o lo que sea, pero no es la peor noticia que he tenido.
Yani özümden dolayı ben bu şirin ve küçük kulübede yaşarken başkaları çok daha büyük evlerde yaşayabilir. Mesela şunun gibi.
Así que, supongo que por eso mi casa, por ejemplo, es esta casita adorable, mientras que otras personas podrían tener hogares, que son más grandes, al igual que ese.
Yani onu gülümser ve kafa sallarken görürseniz bu onun coşkudan yerinde duramadığı anlamına geliyor.
Por eso, cuando lo vean sonriendo y asintiendo con la cabeza, en realidad es su manera de dar de saltos de alegría.
Bu bitki Tahani ile aranızdaki ilişkiyi temsil ediyor. Yani sen ona kaba davrandıkça solmaya devam edecek.
Esta planta, representa tu relación con Tahani, así que, cuando eres mala con ella, comienza a marchitarse.
Baba ocağına. "Bizim Evimiz" e bu karmaşadan önce yaşadığımız yere, yani Savastano'nun yanına.
La de mi padre, la nuestra... y en la que algunos de vosotros estabais antes del lío con los Savastano.
Bu arada bir an evvel bir toplantı yapacağım, yani devamında da bilgilendireceğim sizi.
Mientras, te prepararé una visita rápida, así sabrás qué hacer para avanzar.
Yani sonunda bu sinir bozucu kurt kadının aslında kim olduğunu öğrenebileceğim.
Lo que significa que ya puedo descubrir quién es este exasperante lobezno en realidad.
Yani, bu gece olmak zorunda değil.
Quiero decir, no tiene que ser esta noche.
Bu arabaya sahip olan 164 kişinin listesini çıkardım, yani 164 potansiyel şüpheli.
Tengo una lista de 164 personas que tuvieron ese coche... 164 sospechosos en potencia.
Ne dediğinin çok bir önemi yok, yani patron uzun süredir bu işi yapıyor.
En realidad da igual lo que dijo. La jefa lleva décadas en esto.
Yani, bu cidden çok özel bir fantezi, dostum.
Es un fetiche muy especial, amigo.
- Hey hayır, bu... Yani gerçekten gerekli değildir.
Hey, no, eso es... eso no es realmente necesario.
"Amerikalı Çocuk Psikiyatrı Küçük Kızın Hayatını Kurtardı" bu mudur yani?
"El psicólogo infantil de Estados Unidos salva a una niña". ¿ Eso es todo?
Bu bir prova mıydı yani?
¿ Qué lo que hiciste fue una especie de audición?
Olay bu mu yani?
¿ Esa es tu historia?
Yani.. bu fikir aklına.. öylece mi geldi? Aniden?
¿ Y esa gran idea se te ha ocurrido así, de repente?
yani, enfeksiyon bulma şansımız yok Bu yüzden feverheads leri topluyoruz, ve... onları kasabadan uzaklaşmaya zorluyoruz.
Bueno, no podemos permitir ninguna oportunidad de infectarnos, así que cogemos a cualquier "cabeza caliente" que encontramos y...