Yapacaksın translate Spanish
27,673 parallel translation
Bunu nasıl yapacaksın?
¿ Cómo coño vas a hacer eso?
- Bu kez benim dediklerimi yapacaksınız.
Esta vez, haga lo que yo diga.
Ne para ile ne yapacaksın?
¿ Que vas a hacer con tu dinero?
Yapacaksın, Baylor beni öldürmek zorundasın.
Tendras que matarme, Baylor.
Ona ne yemek yapacaksın?
¿ Y qué vas a cocinar para ella?
Ne yapacaksın?
Qué desastre.
Bir dakika. Ona ne yapacaksın?
Espera. ¿ Qué vas a hacer con ella?
Sadece basit bir açıklama yapacaksın, Bay Coates.
Una simple explicación es todo lo que toma, Sr. Coates.
Bu duvarların ardında ülkenin yas tuttuğunun ve tasarrufa gitmek zorunda kalındığının farkındayım. Ama ne yapacaksınız?
Soy consciente de que más allá de estos muros, el país está de luto, y debe lidiar con un plan de austeridad y racionamiento, pero ¿ qué podemos hacer?
Size yapmakta olduğum iyiliğe karşılık bana bu iyiliği yapacaksınız.
Usted me hará ese favor, a cambio del que yo le estoy haciendo a usted.
- Her zaman yaptığını yapacaksın Tommy.
- Lo mismo de siempre, Tommy.
- Clarke'la ne yapacaksın?
¿ Qué harás con Clarke?
- Öğretirsem ne yapacaksınız?
- ¿ Qué harás si lo hago?
Ne yapacaksın peki?
¿ Qué vas a hacer?
Ne yapacaksın?
¿ Dónde vais a ir?
Ne yapacaksınız?
¿ Y qué va a hacer?
Gayet iyi yapacaksınız efendim.
Todo irá bien, señora.
Sen ne yapacaksın?
¿ Que harás?
Şimdi ne yapacaksın Saru?
¿ Qué vas a hacer ahora, Saru?
Madem biliyorsun, ne yapacaksın?
Incluso si supieras, ¿ qué vas a hacer?
Aksi halde ne yapacaksın?
¿ Qué puedes hacer?
Ne yapacaksın?
¿ Qué vas a hacer?
Birbirinize karışık kaset, CD, mp3 falan mı yapacaksınız?
¿ Se van a hacer mezclas, CD's, MP3's?
- Yürüyüş'ü yapacaksın.
- Harás La Caminata.
Şimdi ne yapacaksın?
Pero gracias de todas formas. ¿ Qué vas a hacer ahora?
Ne yapacaksınız?
¿ Cuál es tu plan?
- Ne yapacaksın?
- ¿ Qué harás?
Neyi burada yapacaksın?
¿ Hacer qué?
Cidden böyle mi yapacaksın?
¿ Realmente vas a ser así?
Hastaneyi ne yapacaksın?
¿ Qué vas a hacer con el hospital?
- Kıskandıysam ne yapacaksın?
- ¿ Qué harás si estoy celoso?
Ne yapacaksın? Ne?
¿ Qué es lo que harás?
Bundan böyle ne dersem onu yapacaksın.
A partir de ahora, harás lo que yo diga.
İkinci kez sorarsam ne yapacaksın?
¿ Qué vas a hacer si te lo pregunto dos veces?
İki yıl bir gün kamu hizmeti yapacaksın ve bildiğin gibi işte.
Sí. Dos años y un día de servicio a la comunidad, y sabes.
Ve sen de bunu ücretsiz olarak yapacaksın.
Y usted está haciendo esto pro bono.
Claire ile ilgili ne yapacaksın?
¿ Qué vas a hacer con Claire?
Ama ne yapacaksınız ki tüm bu mumlarla?
¿ Pero qué haremos con todas esas velas?
.. ona ne yapacaksın?
¿ Qué le harás a ella?
Shelly bunu daha kaç kere yapacaksın?
Shelly, ¿ cuántas veces vas a hacer eso?
Ne yapacaksın?
¿ Que vas a hacer al respecto?
Hapishaneye gittiğin zaman orada ne yapacaksın, tatlım?
¿ Cómo cree que vas a hacer en la cárcel, la miel?
Bahane için ne yapacaksın?
¿ Qué harás para tener una coartada?
Duse, sen yüksek mertebedeki müşterilere dağıtım yapacaksın. Ayrıca yardımcının Shin, Cristobal ve Poncho'ya dağıtımını gözetleyeceksin.
Amigo, distribuirán a su clientela de alta gama al igual que supervisarán la distribución a Shin, Cristobal y Poncho.
Şimdi ne yapacaksın evlat?
¿ Qué vas a hacer, hijo?
Bir şeyler yapacaksın değil mi?
Que vas a hacer algo, ¿ no es así?
"Biz size, siz de seçmeler için onlara ödeme yapacaksınız" dediler.
Los chicos venían, me pagaban y yo les pagaba por audicionar.
- Çektiğin resimleri ne yapacaksın?
¿ Qué planeabas hacer con las fotos que tomaste?
- Şimdi ne yapacaksın?
¿ Qué harás ahora?
Peki onu bulunca ne yapacaksın?
¿ Y qué vas a hacer cuando lo encuentres?
Benim için ne yapacaksın?
¿ Qué harás por mí?