Yaralanmış translate Spanish
1,708 parallel translation
Kargaşada yaralanmış olmalı.
Debía de tener alguna herida.
Yaralanmış olacağını sandım...
Creo que está herido y creí -
- Sağ omzundan silahla yaralanmış.
- Herida de bala en hombro derecho.
Yaralanmış, bizimle temasa geçememiş olabilir.
Es posible que esté herida y que no haya podido contactar con nosotros
Yaralanmış olabilirler.
Podrían estar heridos.
Kurbanımız keskin cisimle yaralanmış.
Esta víctima sufrió un trauma con un elemento filoso.
Uzun zamandır kayıptı ve görünüşe göre de yaralanmış.
Él ha estado perdido por algún tiempo y parece herido.
Evet, Jason steroid istediği sırada Kelly de kasığından yaralanmıştı. Gerisini siz tahmin edin.
Sí, su rendimiento mejoraba cada vez que Jason pedía las drogas, así que... haz las cuentas.
Beyaz balinalar çok zayıflar ve çoğu çok kötü şekilde yaralanmış.
Las belugas están extremadamente delgadas y la mayoría tiene cicatrices horribles.
Saldırganlardan birinin, ciddi şekilde yaralanmış bir dirseği ve kırık bir burnu var.
Uno de los agresores tiene un codo dislocado y la nariz rota.
1 ay önce kayak yaparken yaralanmış.
Ella se lastimó haciendo snowboard hace un mes.
Oldukça yaralanmış gözüküyordu ama kesinlikle 50 feetten düşmüş birine benzemiyordu.
Y bueno, estaba bastante maltrecho, pero no parecía un tipo que cayó desde 15 metros.
Yaralanmış- -
Ella fue herida- ¿ Herida?
- Yaralanmış mı? - Gururum.
- En mi orgullo.
O adam, yani "Bay" Carson'ın yaralanmış olması mümkün değil.
¿ La verdad? Ese hombre, el Sr. Carson...
Tatlım, korkarım Rupert yaralanmış.
Cariño, creo que Rupert sufrió una pequeña herida.
Becker yaralanmış... - Hadi! - Yaralanmış!
- Becker ha caído, está herido.
Yaralanmış...
Herido.
Çünkü, yani biliyorum ki şu anda gerçekten yaralanmış durumdasın, ama...
Porque quiero decir, sé que estás dolido ahora, pero- -
- Çok kötü mü yaralanmış?
¿ Está muy mal herido?
Biliyorsun Charles, Megan tutsak, ve vahim derecede yaralanmış olabilir.
Sabes, Charles Megan está secuestrada y tal vez está gravemente herida.
İlk duyduğumda sadece senin yaralanmış olabileceğinden dolayı endişelendim.
Cuando lo oí por primera vez, solo me preocupaba que te hubieras hecho daño.
Sanırım şüphelimiz soygun sırasında yaralanmış.
Creo que nuestro sospechoso se cortó durante las compras.
Yaralanmış ve oldukça yavaş hareket ediyor.
Está herida y se moverá lentamente.
Kötü yaralanmış ama yavruların yiyeceğe ihtiyacı var bu yüzden ornithomimusu bu kadar yol getirdi.
Ella está gravemente herida, pero los bebés necesitan comida. Es por eso que cargó con el Ornithomimus todo el camino hasta aquí.
Çok kötü yaralanmış, Ama onunla ilgileniyorlar, inanın bana!
- Fue herido de gravedad pero lo están atendiendo, se lo prometo.
Beş yaşında. Karnından yaralanmış.
Cinco años, lesiones por aplastamiento en abdomen.
Büyük babası da zincir testere ile yaralanmış. Getiriyorlar.
Traen al abuelo con heridas de motosierra.
Ağır yaralanmış.
Muy golpeado.
Vietnam'da yaralanmış.
Fue herido en Vietnam
Ya da ağzı kısa bir bıçakla yaralanmış.
O fue apuñalado con un arma corta.
Silahla yaralanmış bir kadın var, derhal sağlık ekibi gönderin.
Tengo una mujer herida de bala, necesita atención médica urgente.
Garza'yı öldürdüğünü söylüyorlar, o sırada yaralanmış.
Dicen que asesinó a Garza, y que recibió una bala en el proceso.
Ama fena halde yaralanmış, bu yüzden onu ameliyata almalıyız.
Pero tiene un golpe muy severo, así que debemos operarla.
Ama yerdeki kan miktarını açıklamıyor bu yaralar. Yani Ryan tekneye girmeden önce yaralanmış.
De acuerdo... ¿ Estás diciendo que Ryan fue herido antes de entrar al contenedor?
- İki denizci yıldızı. Demek ki savaşta üç kez yaralanmış.
Dos medallas de los marine, significa que lo hirieron tres veces en batalla.
- Nasıl yaralanmış?
- ¿ Cómo se hirió?
Saldırgan saldırı... sırasında Graham tarafından yaralanmış olmalı.
Graham debe haber herido al agresor durante el forcejeo.
Jack, yaralanmış!
Jack, está sangrando.
Kötü yaralanmış birisi var.
Alguien malherido.
Kimse yaralanmış mı?
- Ha habido bajas. - Oh, Dios.
Olamaz, tavşanım yaralanmış.
¡ Oh, No! Mi conejo está herido. Es daño colateral.
Candice Morgan, 16 yaşında. Göğsünden kötü yaralanmış.
Candace Morgan, 16 años, lesión torácica grave por aplastamiento.
Olson'un annesi bir haneye tecavüz olayında çok kötü yaralanmış.
La madre de Olson fue malherida en un robo de invasión de casa.
Bill yaralanmış.
Bill fue herido.
Yaralanmış...
- Está herido...
Kafasından yaralanmış.
Heridas en la cabeza, posible trauma abdominal.
Ciddi şekilde yaralanmış.
Tiene lesiones graves.
Üç kez yaralanmış.
Fue herido tres veces.
- Yaralanmış.
_ ¡ Está herido! .
Yaralanmış benlikli güzel bir melekte çekici bir şeyler vardır.
Hay pocas cosas tan atractivas...
yaralanmışsın 68
yaralı 56
yaralıyım 22
yaralandım 50
yaralandı 34
yaralısın 46
yaralı mısın 69
yaralı mı 20
yaralandın mı 166
yaralı mısınız 23
yaralı 56
yaralıyım 22
yaralandım 50
yaralandı 34
yaralısın 46
yaralı mısın 69
yaralı mı 20
yaralandın mı 166
yaralı mısınız 23