Yirmi dakika translate Spanish
763 parallel translation
Yemeğe yirmi dakika var.
Veinte minutos para comer. "
Tren yirmi dakika sonra hareket edecek.
El tren saldrá dentro de 20 minutos.
Bir saat yirmi dakika sonra orada olacağız.
Aún falta una hora y 20 minutos.
Araba yirmi dakika içinde orada olacak.
Estaré con el coche donde dijimos a menos veinte.
Yirmi dakika içinde hava vermeye başlayacağız.
El aire entrará en marcha en unos 20 minutos, doctor.
Kanı bulamasanız yirmi dakika içinde ölecek.
Sin él, morirás dentro de 20 minutos.
- Yirmi dakika, daha erken değil.
- Veinte minutos, no antes.
- Yirmi dakika.
- Veinte minutos.
Yirmi dakika.
Veinte minutos.
Yirmi dakika bile sürmez.
En menos de 20 minutos.
Bize yirmi dakika verin, vereceksiniz, değil mi?
- Dadnos 20 minutos. Hasta luego.
Bilmiyorum, yirmi dakika, belki de yarım saattir.
No lo sé. Veinte minutos.
Trenle yirmi dakika.
En Peredélkino.
Genç dostum, zaten öleceksem öleceğim andan on ya da yirmi dakika önce ya da sonra ölmemin ne önemi var ki?
Mi joven amigo, ¿ qué puede importar si muero... diez o veinte minutos más allá del momento... en el que debería morir de todos modos?
Son provaya sadece yirmi dakika kaldı.
¿ Sí? Sólo faltan veinte minutos.
Yirmi dakika önce, sizden 4279'u istedim.
Hace 20 minutos pedí el 4279.
En fazla yirmi dakika.
Quince minutos. Veinte como mucho.
Yirmi dakika kadar sonra oraya dönüp onu alırız.
Volveremos a recogerlo dentro de veinte minutos.
Bu arada ben de arka kapıdan çıkıp yirmi dakika sonra burada buluşuruz. Tamam mı?
- Nos encontraremos en 20 min., ¿ vale?
Dubrovka'ya gitti yirmi dakika önce.
Se fue para Dubrovka, hace unos 20 minutos.
Parma'ya gidecek tren yirmi dakika gecikecektir.
El tren para Parma llegará con veinte minutos de atraso.
Parma'ya gidecek tren yirmi dakika gecikecektir.
El tren para Parma llegará con treinta y cinco minutos de atraso.
Ben de yirmi dakika geç kaldım.
Yo también llegué 20 minutos tarde.
Yirmi dakika içinde beni % 100 iyileştirdin.
Veinte minutos con usted y me siento 100 % mejor.
Süvari birliği yirmi dakika içinde saldırıya geçecek.
La Caballería lo hará en 20 minutos.
Yirmi dakika sonra aynı telefondan.
- A los 20 minutos, el mismo teléfono.
Yirmi dakika önce meyve suyu istemiştim.
Mire, ordené ese jugo hace veinte minutos.
Üç saat yirmi dakika içinde bulut Mantiles'e ulaþacak.
En tres horas y 20 minutos, la nube alcanzará a Mantilles.
O işinizi evlendikten yirmi dakika sonra yapmalıydınız.
Según lo acordado, se supone que debes estar en el juzgado en 20 minutos.
Ve saat 06 : 20'de. Defonte konuşmasının sabahında, gece yarısından sonra altı saat yirmi dakika, bu konuşmayı yazıyor olduğunu iddia ettiğin zamandan yedi saat 20 dakika sonra ve dünyayı şoka sokarcasına,
Y a las 6 : 20 de la mañana... 6 horas y 20 minutos después de medianoche, 7 horas y 20 minutos... después de la hora en la que Ud. dice que estaba escribiendo el discurso... para sorpresa del mundo, los chinos se retiraron de los Juegos Olímpicos.
Her yirmi dakika çekmem gerekiyor.
¿ Sabe? Cada mes tengo que hacer veinte minutos de película como mínimo para cumplir con mi trabajo.
Bu saçmalığa yirmi dakika daha devam edin Hans.
Hans.
Yani yirmi dakika zamanın varsa, o liste altındakilere bakıyorsun... ve sana o sürede pişirebileceğin bütün yemekleri söylüyor.
Sabéis, si sólo tienes 20 minutos, sólo miras las de 20 minutos... y te dice todas las que puedes hacer en ese tiempo.
Sonra onu sudan çıkarır, kurular, şezlonga oturtursun... içeri geri gitmeden önce en az yirmi dakika dinlenmeli.
Después lo sacas, lo tapas y lo pones en una tumbona. y tiene que quedarse allí durante al menos 20 minutos antes de que pueda volver.
Motorla yirmi dakika, yarım saat falan sürer.
Tardamos 20 minutos o media hora en mi moto.
Üzgünüm. Sizin tarifinize uyan bir kazazede yirmi dakika önce öldü.
Lo siento... acaba de morir una víctima de accidente hace 2O minutos.
Yirmi dakika önce çocuklarla çıktı.
Salió con los chicos hace veinte minutos.
Spagettinin yirmi dakika daha zamanı varmış bence.
Los espaguetis necesitaban otros 20 minutos.
Dört buçuğu bir dakika, yirmi beş saniye geçiyor.
Un minuto y cuarto pasadas las cuatro y media.
- On dakika ve yirmi saniye.
- Diez minutos, diez segundos.
Kanını hareketlendirirsen iyi edersin, çünkü bu pislik yuvasından çıkıyoruz. Hem de bir dakika yirmi saniye içersinde.
Sera mejor que su sangre azul circule porque nos vamos de este agujero apestoso en exactamente 1 m 20s.
Yirmi dört dakika.
Quedan veinticuatro minutos.
Yirmi dört dakika.
Veinticuatro minutos.
- Yirmi beş dakika. Yetişebilecek miyiz? - Yetişebiliriz.
- Veinticinco minutos. ¿ Lo conseguiremos?
O zaman fırından alabilirsiniz, yirmi beş dakika.
Puede sacarlo ya.
- Yirmi, otuz dakika.
Veinte o treinta minutos.
Yirmi beş dakika içerisinde tüm uçak parçalarına ayrılacak.
En 25 minutos, se hará completamente pedazos.
- Yirmi bir dakika efendim.
Cuánto tiempo nos queda?
Mantilles'e uzaklık tam olarak yirmi altı dakika efendim.
Nada más.
Yirmi beş dakika.
Veinticinco minutos.
Ondört saat, dokuz dakika ve yirmi saniye kalmış.
Catorce horas, nueve minutos y veinte segundos.
dakika 21
yirmi 182
yirmi yedi 16
yirmi iki 34
yirmi altı 18
yirmi bir 29
yirmi dokuz 20
yirmi sekiz 22
yirmi dolar 22
yirmi üç 29
yirmi 182
yirmi yedi 16
yirmi iki 34
yirmi altı 18
yirmi bir 29
yirmi dokuz 20
yirmi sekiz 22
yirmi dolar 22
yirmi üç 29